Hititlerde de yazılı yasaların varlığı, Boğazköy’de bulunan yazılı belgeler arasında, kanun maddelerini içeren iki tablet ve bu tabletlerin çeşitli zamanlarda kopyaları yapılarak çoğaltılmış versiyonlarının ve Hitit imparatorluğu’nun son dönemlerinde yazılmış bir paralelinin ortaya çıkarılması sonucu anlaşılmıştır. Sözünü ettiğimiz bu iki tabletin birincisi “eğer bir adam”, ikincisi ise “eğer bir bağ” sözleriyle başlamakta ve toplam 200 kanun maddesini içermektedir. ilk tablet bireylerin hukukunu ve mülkiyetini koruyan konuları; ikincisi ise, arazi edinme ve tarım gereçlerine sahip olma ile ilgili konuları kapsamakta, bir şyat tarifesi içermekte ve cinsiyete ilişkin suçlara verilecek cezaları saymaktadır. Tabletin kendisi ele geçmemiş olmakla birlikte, arşiv dışında bulunmuş bir kitaplık etiketi üzerinde “üçüncü tablet: eğer bir adam” şeklindeki bir içerik özetinin varlığı, muhtemelen bulunan iki tablete ek olarak bir üçüncünün daha yazıldığını kanıtlamaktadır. Hitit toplumu gibi, oldukça gelişkin bir yapıya sahip bir insan topluluğunda, meydana gelebilecek bütün suçları ve düzene sokulması gerekli bütün sosyal ilişkileri, sadece 200 madde ile karşılamanın imkânsızlığı açıktır. Bu bakımdan kuşkusuz, başka tabletlerin de aynı konuları ele almış olması gerekir. Hitit kanunlarının genel olarak dört aşamadan geçtiği söylenebilir:
1- ilk önce geleneksel düzenlemeler toplanmıştır.
2- işkence cezaları (suçlunun ayrı yönlere sürülen öküzlere bağlanıp, parçalatı
lması gibi) yerine tazminat olarak hayvan kurbanları konmuştur.
3- Ölüm cezaları kısıtlanmış ve maddi cezalar arttırılmıştır.
4- Para cezalarının miktarlarında indirimlere gidilmiştir.
Hititlerin savaş açmayı dahi bir haklılık ve haksızlık sorunu olarak gördüklerini, bu bakımdan, haklı olan tarafın savaşı kazanması için, tanrıların bu konuda yargıya varmaları gerektiğine inandıklarını biliyoruz. Bundan da anlaşılacağı gibi, Hititlerin hukuka bakış açısı, bütünüyle dinseldi. Tanrılar, onlara göre, bütün varlıkları n hakkını koruyan, adil ve dürüst efendilerdi. ilkel toplumlarda ceza ile intikam eşit sayılır ve haksızlığa uğramış taraf, suçludan bunun acısını olabildiğince çıkarmak ister. Devlet, öncelikle toplum düzeninin sağlanması ile yükümlü olduğundan, bireysel intikamın en aza indirilmesini veya tamamen ortadan kaldırılmasını ister. Bu bakımdan kanunlarda rastlanan talion ilkesi (göze göz, dişe diş), zarara uğrayanın, suçluya, kendisine gelenden daha çok zarar vermesini önlediği için, belki de intikam hislerinin artarak devamını engellemek yönünde atılmış ilk adımlar olarak kabul edilebilir. Hitit kanunları bu açıdan Mezopotamya’ya nazaran, oldukça ileridir. Pek çok suçun karşılığında tazminat ödenirdi, ölüm cezaları kısıtlıydı ve bedeni sakatlama cezaları ise, sadece “köle”lere verilebilirdi. Kanunlarda ölüm cezası, ırza geçme, hayvanlarla cinsel ilişkide bulunma ve devlet otoritesine karşı gelme suçlarına verilmekteydi. Eğer suçlu bir “köle” ise, efendisinin emirlerine uymaması veya kara büyü yapması halinde de öldürülüyordu. Hitit yasalarının eski versiyonunda bazı maddelerde görülen ve mağdur tarafın suçludan tazminatı almasını garantileyen, günümüzdeki haciz ile karşılaştırılabilecek bir uygulama dikkati çeker. Bu hukukî durum, yasalarda parnaşşea şuwayezzi “bunun için onun evine bakar/evini gözaltında tutar” (yani suçlu tazminatı gereken sürede ödemezse, mağdur taraf onun evindeki mal varlığından zararını karşı lama hakkına sahiptir) ifadesiyle belirtilmiştir. Aynı uygulama Kültepe’de bulunan
Eski Assur Ticaret Kolonileri hukukî belgelerinde de aynı sözlerle BITAM DAGALU “evi gözaltında tutmak” olarak rastlanmaktadır. Mülkiyet korunması ile ilgili kanun maddelerinde tespit edilen cezalar, genellikle tahribe uğrayan, kaybolan veya kullanılmaz duruma gelen malın yerine yenisinin konması ve değerinin tazmin ettirilmesi ilkesine dayanmaktadır. Mülkiyete taşınamaz mallar, ekinler, hayvan varlığı yanında, köleler de dâhil edilmişti. Bu arada ilginç bir nokta, tazminat miktarı belirlenirken yanlışlık yapılmaması için, kaybolan veya çalınan malın değeri, özellikle sayılarak saptanıyordu. Hitit aile hukukuna ait bazı maddeler de kanunlarda yer almaktadır. Ancak bunlar daha çok özel durumları kapsamaktadır. Buna rağmen, evlilik ve boşanma ile ilgili bazı konularda kanun maddeleri bize yeterli bir şkir verebilmektedir. Ailenin ataerkil bir düzen taşıdığı belli olmaktadır. Aile reisi olan erkek, karısı ve çocukları üzerinde egemendir.