Kongo Ülkesinden Şiirler
AFRİKA’N IN YÜREĞİNDE SABAH – Patrice Emery Lumumba (1926-1961)
Binlerce yıl, Afrika’m, bir hayvan gibi acı çektin,
Çölü yalayıp geçen rüzgârda savruldu küllerin.
Gözalıcı, büyülü tapınaklar yaptı zalimler
Ruhunu acılardan kurtarmak için
Barbarların yumruğu, beyazların kırbacına karşı
Yalnız ölmekti senin hakkın bir de ağlamak,
Totemine bitip tükenmez açlık, tutsaklıklar oydular,
Ağaçların kabuğunda bile korkunç, zalim bir ölüm
Sinsice seni gözlüyor, sana doğru geliyordu
Ağaçların deliklerinden, ucundan çıkan dallar gibi
Ölüm vücudunu, tedirgin ruhunu sarıyordu.
Göğsünün üstüne kocaman hain bir engerek yılanı koydular:
Boynuna sert içkilerden bir boyunduruk geçirdiler,
Canın ciğerin karını aldılar elinden, ucuz incilerle göz boyayıp
Varını yoğunu inanılmaz, paha biçilemez.
Kulübenden tamtam sesleri karanlık geceye,
Yüce kara ırmaklara zalim seslenilen taşıdı;
Aldatılan kızların, gözyaşlarının, kanların,
Ve küçük adamların kaynaştığı, doların kral olduğu
Anavatan dedikleri o ilençli ülkelere giden
Gemilerin öyküsünü söyleyip.
İşte orada çocuğum, öğüttüler karını gece gündüz
Amansız, korkunç bir değirmende, yok oldu büyük acılar içinde,
Sen de ötekiler gibi birisin. İyi kalpli beyaz Tanrının
Sonunda bütün insanları uzlaştıracağına inanmanı istiyorlar.
Ateşler yakıp ağladın, içler acısı şarkılarını söyledin
El kapılarına çöken evsiz barksız dilencinin
Derken bir şeyler oldu, bir şeyler kımıldadı içinde
Kanın yanıp tutuştu geceleyin
Dans ettin, bağırdın babadan kalma tutkuyla.
Bir fırtına gibi azgın, ama insancıl bir tonda
Bir güç doğuverdi binlerce yıllık felaketten sonra.
Cazın madensel sesinde, önlenmesi güç bir bağırışla
Bir dev kıpırdanışıyla sarstın her yeri.
Şaşırdı herkes, duman oldu bütün dünya
Kanının çılgın ritmini, cazın delice ritmini duyup
Sapsarı kesildi beyazlar bu yeni şarkıyla
Mor meşaleyi karanlık geceye diken bir şarkıyla.
Sabah işte, kardeşim! Sabah! Yüzümüze bak,
Yeni sabahlar başlıyor eski Afrika’da.
Yalnız bizim olacak artık bu ülke, bu su, bu kutsal ırmaklar,
Binlerce yıl anası ağlayan zavallı Afrika.
Tüm gücüyle güneş bizim için parlayacak,
Gözümüzün yaşını, suratımızdaki tükürükleri kurtularak,
Zinciri kopardığın an, koca zinciri,
Kötülüklerin, işkencelerin köküne kibrit suyu,
Hür ve şen bir Kongo doğacak kara topraktan,
Hür ve şen bir Kongo—kara çiçek, kara tohumdan!
Türkçesi: Gürkal Aylan
DEBOUT – Tchicaya U’tamsi (d. 1931)
… İşte ırmak yine gökkuşağı altında
ellerimi saçlarımı alan ırmak
çakallar dişlerim gibi
sinsi yılanın kokusunda
belleğimdeki delikte gizlenen
baykuş gözlüyor atmamı
yıldızlarla sarhoş ilk adımlarımı
yaşamım öldürücü bir yaşam
al onu
bırakma ölüme
anlıyorum ki Kongom
hür yaşamak istiyor
özgürlük
dişlerim için
çakallar olmak
güzel kokulu
hangi elma olsa işe yarar
aşk üzüntülüyse
gece inecek ruhum hazır
Türkçesi: Gürkal Aylan
ÇALI ATEŞÎ
Ateş ırmak demek bu
deniz içmek ardından kumların
ayaklar eller
yürekte sevmeye
insanla dolduruyor beni içimde yaşayan bu ırmak
bir sana söyledim çevresinde ateşin
ırkım
akıyor orda burda bir ırmak
alevler bakışları
üstünde kuluçkalayanlarm
söyledim sana
ırkım
hatırlıyor
tadını tunç esrik sıcak öfkenin.
Türkçesi: Ali Küçüktavşanh
PORTRE – Antoine-Roger Bolamba
Benim var bir büyüm
büyüm
büyüm
sessiz birden uyanışım
sarılan dalgalı kollarına Kongo’nun
istemez bir fırtınalı geçit yüreğime
pırıldayan bayrakçıklarla bombalanmış
gümüş gerdanlığımı düşünüyorum
yüzlerce sessizlik adacığı ol
bayılıyorum inatçı sabrına
okapi’nin
açık gökleri döven mavi kuş
hangi batan gemi
Onu hiçlik körfezine düşürdü
gece yakarılarından yoksun hiçlik
Ah tutulmamış direnişler
ah! çiğlikli delikler
onları koruyanlara yönelsin kaderim
üç alçak adam
Üç diyorum sayarak 12 3
kim bulandırıyor atalardan kalma aynayı
senden başka kaçak görüntü
gözü kararmış öfkenin en yücesinde bulacağım seni
bekle takayım yüzüme kan maskemi
yakında göreceksin
bir bayrak gibi dalgalandığını dilimin
Türkçesi: Ali Küçüktavşanl