Liberya Şiirleri
AFRİKA’NIN YAKARIŞI – Roland Tombekai Dempster
Ben sen değilim
ama sen benim
fırsat vermiyorsun
ben olmama
“Ben senin yerinde olsaydım”—
ama biliyorsun ki
ben sen değilim
yine de bırakmıyorsun
ben ben olayım
Her işime burnunu sokuyorsun
sanki bunlar
senin işinmiş
sen de benmişsin gibi.
Duygusuzun, kafasızın birisin
aptallık olur düşünmek
benim sen olabileceğimi,
senin gibi konuşup
senin gibi davranacağımı.
Tanrı beni ben yapmış
seni de başka yaratmış
bırak Tanrı aşkına
ben ben olarak kalayım.
Türkçesi: Gürkal Aylan
Ataol Behramoğlu / Özdemir ince 55
MADAGASKAR Şiirleri
HANGİ GÖRÜNMEZ FARE – Jean-Joseph Rabearivelo (d. 1901-1937)
Hangi görünmez fare
gecenin duvarlarından inip
sütlü ay pastasını kemiren?
Yarın sabah,
ay çıkıp gidince,
kanayan diş izleri kalacak.
Yarın sabah
bütün gece içenler
kâğıtları düşürenler ellerinden
yan kapalı gözlerle aya bakıp
kekeleyecekler:
“Kimin şu para
yeşil masada yuvarlanıp giden?”
“Ah!” diyecek içlerinden biri,
“dostumuz her şeyini yitirdi de
öldürdü kendini!”
Hepsi yarım gülümseyecek
sendeleyip düşecekler.
Ay orda olmayacak artık:
fare alıp götürdü onu deliğine.
Türkçesi: Ali Küçüktavşanh
ANTSA – Jacques Rabemanatıjara (d. 1913)
Ada!
Alev heceli ada,
Adın hiçbir zaman
bundan pahalıya mal olmadı ruhuma!
Ada,
bu denli hoşuna gitmedi yüreğimin!
Alev heceli ada,
Madagaskar!
Ne yankı!
Sözcükler
eriyor ağzımda:
Ormanlarının gizeminde
aydınlık mevsimlerin güzelliği,
Madagaskar!
Bakir ve kırmızı etini dişliyorum
sönmekte olanın ışık dişli
doymak bilmez tutkusuyla,
Madagaskar!
Bir suçsuzluk dayanağı
açlık içindeki yüreğimde,
en ateşlisi âşıklarının,
en sadık olanın
coşkusuyla uzanacağım göğsünde,
Madagaskar!
Ne önemi var gece kuşlarının,
ve kundaklanmış evin çatısında
can sıkıcı ve alçak uçan baykuşların
ne önemi var! ah, tilkiler,
civciv kanı kokan,
telli turnaların kanıyla şereflenmiş
derilerini yalasınlar!
Biz diğerleri, gök sanrılılar,
bulut mavisinin sonsuzluğuna takılmışız çılgınca,
Madagaskar!
Türkçesi: Ferda Keskin
SIRADAN BİR ÂŞIĞIN TÜRKÜSÜ – Flavierı Ranaivo (d. 1914)
Beni sevme, tatlım,
gölgen gibi,
gölgeler silinir akşamlan,
güneş doğana kadar
uyanık kalmasını isteyemem,
karabiber gibi de sevme;
biber mideyi yakar,
acıkınca isteyemem,
yastığın gibi de sevme;
gündüz bir araya gelemeyiz,
buluşuruz ancak uyku saatlerinde
pirinç gibi de sevme’,
bir kere yendi mi
akla gelmez bir daha,
sessiz konuşmalar gibi de sevme;
tatlıdır bal ama
herkes bilir tadını,
beni güzel bir düş gibi sev;
sen gecede yaşarsın,
benim umudum günde,
beni sev,
birazcık para gibi
yanımda bulundurduğum,
yolculuğun boyunca
yanında giden bir yoldaş gibi
koca bir su kabağı gibi
içinde su biriktirilen,
çaldığım gitar gibi
müzik parçası gibi
beni sev.
Türkçesi; Eray Canberk
MALAWİ şiilkeri
BİR AFRİKA FIRTINASI – David Rubadiri (d. 1939)
Aceleci bulutlar belirdi
Batıdan
apansız ve kararlı
oraya buraya üşüşen çekirgeler gibi
döne döne
kuyruğu boyunca bir şeyler bırakarak
bir hiç peşinde koşan
deliler gibi
Gebe bulutlar
at sırtında gibi
birleşerek tepelere konan
kötü amaçlı kara kanatlar gibi;
rüzgâr ıslık çalıyor
ve geçsin diye o
ağaçlar eğiliyor.
Köylerde
coşku dolu çocukların çığlıkları
uçuşuyor
ve attıkları çığlıklar
rüzgâra karışıyor
sırtlarında bebeleri kadınlar
içeri dışarı
fırlayıp duruyor çılgınlar gibi
rüzgâr ıslık çalıyor
ve geçsin diye o
ağaçlar eğiliyor,
ipe dizili giysiler
pırtık bayraklar gibi sallanıyor
dalga dalga
uçup gidiyor
sallanan memeleri ortaya çıkararak
kör edici yıldırımlar gibi hava
gürlüyor, titriyor ve patlıyor
bunca ateş-duman tufanında
ve fırtınanın coşkusunda
rüzgâr ıslık çalıyor
ve geçsin diye o
ağaçlar eğiliyor.
Türkçesi-.Gürhan Uçkan