Ticaretin Organizasyonu
Assur Ticaret Kolonileri Çağı’nda yapılan ticaret son derece iyi organize edilmiş ve hem Assur Devleti’nin, hem de Anadolu’daki yerel beylerin/ kralların kâr elde ettiği bir ticaretti. Bu nedenle siyasi güçler tarafından da destek görmekteydi. Bahsi geçen bu kâr, yazılı belgelere, ödenen vergiler olarak yansımaktadır. Assur’dan yola çıkan bir kervan burada wasitum adını alan, bir çeşit çıkış vergisi, Anadolu’da ise “baş parası” anlamına gelen (qaqqad tum) bir vergi ödüyordu. Buna ilaveten ticaret yapma hakkını elde etmek için ticaret odasına (b t k rim), “bağış” ya da “üyelik vergisi” (d tum) veriyordu. Ayrıca şadd tum adını alan bir vergi daha vardı. Bunun yanı sıra bir de Anadolu Beyleri ile yapılan antlaşmalar doğrultusunda ödenen pay vardı. Örneğin bir antlaşmaya göre, kente getirilen kalaydan Anadolulu beye her eşek yükü (yaklaşık 67 kg) başına 2 kg, getirilen kumaşın % 5’i vergi olarak verilmekteydi. Bunların dışında kentin beyine “öncelikli seçme hakkı” tanınmıştı. Yani kent beyi, getirilen malların arasından istediğini % 10 indirimli olarak alabiliyordu. Sadece Assur tapınağından gelen mallardan vergi alınmıyordu.
Anadolu Beyleri için son derece kârlı olan bu ticaret, onlara doğal olarak bazı sorumlulukları da getiriyordu. Assurlu tüccarların inanç özgürlüklerini, oturma ve kişisel haklarını korumak, Anadolu Beyi’nin görevi idi. Ayrıca kendi bölgesindeki yol ve mal güvenliğini sağlamak zorunda idi. Çünkü soygun gibi tehlikeli durumlarda, malların tazmini Anadolu Beyi’ne aitti.Ticaretin sahipleri, yani sermayedarlar başta Assur olmak üzere Mezopotamya’daki kentlerde yaşıyorlardı. Anadolu’da ise, bunlara bağlı olan temsilcilikler bulunuyordu. Bu temsilciler arasında sermayedarları
n ortakları da olabiliyordu. Ticaretin üçüncü yetkilisi ise, nakliyeciler ya da kervan sahipleri idi. Ancak burada kesin bir iş bölümü söz konusu olsa bile, nakliyecilerin ya da temsilcilerin kendi hesaplarına ticaret yaptıkları da düşünülmelidir. Böylece onlar bir yandan ücretli olarak çalışırken, kendi kârlarını daha da arttırabiliyorlardı. Kaniş’te ticaret yapan tüccarların birçoğunun, yıllarca evlerinden uzak kaldıkları bilinmektedir. Bu süre zarfında Assur’da bulunan eşlerinden ayrı olan tüccarların, Kaniş’te Anadolulu kadınlar ile tekrar evlenmeleri
az görülen bir durum değildi. Bu nedenle Assurlu kadınların, kocalarının tekrar evlenmelerine engel olmak için, kontrat imzaladıkları bile belgelenmiştir. Bu açıdan Rouen Müzesi’nde bulunan bir mektup önem kazanmaktadır. Çünkü hem ticaret, hem de tüccarın özel hayatı hakkı nda duygusal bir şekilde bilgi vermektedir:
“şöyle konuşur Assur-taklaku, iştar-ummi’ye ve babası şa-Assur-madda’ya: iştarummi! Neden sık sık yolladığın haberleri yollamaz oldun? Senden başka kimim var benim? Burada mallarıma karşılık ve ayrıca borç olarak aldığım gümüşler, orada senin emrinde değil mi? Neden artık benim emrime girmiyorsun? Gökler gibi geniş işlerin mi benim yerimi aldı? Bunun için mi bana sık sık haber yollamaktan vazgeçtin? Sana 10 şekel ve 1/3 Mina gümüşü gönderdim. Artık yeter! Bu benim halis gümüşümdü. Babanın bana verdiği kumaş işi nereden çıktı? Sana önemle rica ediyorum,ilk seferle buraya gel, küçük oğlanı orada (Assur kentinde) bırakma, beraber getir. Sana fazladan ancak 1 veya 2 şekel gümüş verdirtebilirim, senin için başka bir şey yapamam. Gerçekten beni seviyorsan, buraya gel. Burada evlendiğim kadına gelince, gerektiği gibi, senin için kenara çekilecektir…. şimdi bana gelince, iyi cins bir çift ayakkabı getir. Vakit kaybetmeden hareket et…(yola) çıkmamazlık etme. Beni mahvetme. ilk seferle hemen gel!”(Kaynak: Darga 1998).
Birçok metinde olduğu gibi, burada da kadınların ticaret hayatına şilen katıldıkları görülmektedir. Bu kadınların tek başlarına ticaret yaptıkları, örneğin kendi adlarına dokuma sipariş ettikleri bilinmektedir. şimdiye kadar metinlerde 20-25 kadın tüccar belgelenmiştir. Bulunmuş metinlerin henüz küçük bir kısmının yayınlanmış olduğunu ve Kaniş’te kazıların hâlâ devam ettiğini düşünürsek, bu sayının daha da artacağına kuşku yoktur.
İncelemekte olduğumuz dönemin adı Assur Ticaret Kolonileri Çağı olsa bile, buradan ticaretin tamamıyla Assurluların elinde olduğu anlaşılmamalıdır. Yazılı kaynaklarda geçen bazı tüccar isimleri, bu tüccarların arasında yerli Anadolu insanları nın da olduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu Anadolulu tüccarların arası nda kadınların da olduğunu ve bu kadınların, genellikle köle ticareti ile uğraştıkları nı biliyoruz. Bunun yanı sıra Kaniş’te yabancı tüccarlar da mevcuttu; metinlerden bugünkü Suriye sınırları içinde yer alan Ebla ve Tadmor (Palmyra) kentlerinden gelen tüccarların varlığı tespit edilmiştir. Böylece Kaniş kenti, birçok farklı etnik kökene sahip insanların bir araya geldiği, kozmopolit bir merkez olarak karşımıza çıkmaktadır.