Anadolu’da Yazının Kullanılması
Yazı, ilk olarak Mezopotamya’da icat edilmiştir. Sümerlerin MÖ dördüncü binyılın sonlarına doğru icat ettiği yazı, önceleri resim özelliğine sahip iken biçimsel olarak değişerek, çivi ya da kama şeklini almıştır.
Çivi Yazısı olarak adlandırılan bu yazı, MÖ ikinci binyıla gelindiğinde içeriksel ve biçimsel değişimini tamamlamış ve her tür metin için (edebi, ticari, diplomatik) kullanılabilmekteydi. Mezopotamya’da yazının fiilen kullanıldığı MÖ üçüncü binyıl boyunca Anadolu henüz yazıdan habersizdi. Bu nedenle Anadolu’nun bu dönemi ve öncesi hakkında sadece maddi kültürüne (günlük eşyalar, mimari kalıntılar, heykelcikler gibi) bakarak yorum yapma olanağımız vardır. Buna karşın yaklaşık MÖ 1950 yıllarında Anadolu’da yayılan Assur Ticaret Kolonileri sayesinde Anadolu ilk defa yazı ile tanışmıştır. Farklı şekilde söyleyecek olursak, Assurlular kullanmış oldukları yazıyı Anadolu’da da kullanmışlar ve Anadolu insanı yazıyı bu şekilde tanımıştır. Kullanılan yazı ıslak kile, stylus adlı bir tür kalem ile bastırılarak uygulanıyordu. Çiviye benzeyen yazıya çivi yazısı, uygulandığı satha ise kil tableti denir. Anadolu’da bu dönemde yazılan çivi yazılı tabletlerde kullanılan dil Eski Assurca idi. Assurca, Sami Dil Ailesi’ne bağlıdır, yani günümüz Arapça ve İbranice ile aynı dil ailesinin bir parçasıdır. Assurlu tüccarların Anadolu’da bırakmış olduğu bu çivi yazılı tabletler sayesinde Anadolu tarihini anlamak için artık sadece maddi kültüre muhtaç değiliz. Anadolu artık tarihi çağlara geçmiş olduğundan, Anadolu’da yaşayan insanları ve toplumları anlamak için çok daha kesin ve ayrıntı veren bir bilgi kaynağımız vardır: Yazılı kaynaklar.