Home » Tarih » Antik Çağlar » Antik Mısır -Kısım 6 – Oyundaki Rol / Resmi Törenler / Kurbanlar

Antik Mısır -Kısım 6 – Oyundaki Rol / Resmi Törenler / Kurbanlar

049a
İkonografi.
Nüfusun % 95’inin okuma-yazma bilmediği Mısır’da çok önemli bir propaganda silahı olmuştur.
Antik dünyada krala tehdit nadiren kitlelerden kaynaklanmıştır. Kralın asıl dikkat etmesi gereken yakın çevresidir.
Mısır’ın usta propagandacıları, krala okur-yazar sınıf arasında destek sağlamanın zekice bir aracını icat ettiler. Zaman içinde krallık makamı gerçek bir dokunulmazlık konumuna yükselmiştir.

Çözüm tam anlamıyla ikonografide değil, hiyeroglifte yatmaktaydı. Hiyeroglif başlarda çok basit bir amaçla (kayıt tutmak, iktisadi denetimi olanaklı kılmak) geliştirilmişti. Sözcükler krallığın özünü kraliyet unvanları aracılığıyla aktarmak için kolaylıkla kullanılabilirdi.
Bütün kraliyet unvanlarından en eskisi Horus unvanıydı. Bu unvan Narmer’in zamanından bile önce olup, kralı, yüce göksel tanrının, şahin tanrı Horus’un yeryüzündeki vücut bulması olarak tanımlar. Narmer’in ardılının hükümdarlığı zamanında başka bir kraliyet unvanı seçildi. Bu unvan iki tanrıçayı simgeleyen akbaba ve kobra simgeleriyle yazılıyordu.

Akbaba Nekhbet – Nekhen’in karşısındaki Nekheb (günümüzde El Kab/el-Kab) ile ilişkiliydi. (Yukarı Mısır)

Kobra Vadjet – Delta kenti olan Per-Vadjet’i oluşturan (günümüzde Tell el-Fara’in) ikiz kasabalardan biri olan Dep’in tanrıçasıydı. (Aşağı Mısır)

Üçüncü krallık unvanı çifte taçtı. Unvan, düz olarak ‘kamıştan ve arıdan olan’ diye çevrilen iki Mısır sözcüğü ‘nesu bity’den oluşuyordu. Ülke Mısır krallığının merkezindeki en temel ikiliği, kutsal makam (nesu) ile dünyevi görev (bity) arasındaki karşıtlığı yansıttı. Nesu bity unvanı kralın izleyicilerine kralın devletin başı olduğu kadar yeryüzündeki tanrı olduğunu anımsattı.

Nekhen’de Narmer Paleti’nin yanında bulunan, özenle süslenmiş bir tören gürz başı, ilk krallardan birini (Akrep olarak bildiğimiz kralı) bir sulama töreni gerçekleştirirken gösterir. Kral ark açmak için sopa kullanırken, bir hizmetkâr karşısında sepet tutmaktadır.

Başka bir sahne: Bir sayvanın altındaki yüksek bir platforma konmuş bir tahta oturup töreni yöneten kral, kırmızı bir taç takan ve çobandeğneği benzeri bir gürz tutan Narmer’dir. Törenin askeri bir havası da vardı. Ele geçirilen ganimetin ve düşman esirlerin kraliyet tahtının önünde sergilenmesi, törenin başlıca öğesiydi.

Narmer ve Akrep gürz başlarına bakacak olursak; gürz yetkinin simgesi olarak kabul edilir ve saygı-itaat talep ederdi. Narmer Paleti’nden sahneler, Mısır krallığını destekleyen gaddarlığın bir başka anımsatıcısıdır. Paletin bir yüzünde kralın düşmanına bir gürzle vurmaya hazırlandığı görülmektedir. Diğer yüz ilginçtir.
Narmer burada yalnızca düşmanlarını yenmiyor, onlara aşağılayıcı davranıyor. Narmer, cinsel organları kesilerek onurları kırılan ve kafaları kesilmiş bedenleri incelerken gösterilmektedir.
Kurbanların başları ve penisleri ayaklarıyla yer değiştirmiştir; yalnız bir ölünün erkekliğini korumasına izin verilmiştir.
Narmer ve ardılları iktidarı şiddet araçları olarak kullanarak ele geçirmekte tereddüt etmediler. Dev akrep, acımasız kedibalığı, vahşi boğa ya da gürz kullanan kral görsel propagandalardı ve son derece seçkin ve acımasızdı. Bu, hem bir vaat hem de bir uyarıydı.

Hiyeroglif yazıda kız kuşu (Eski Mısır’da rekhyt) iktidardaki kraliyet ailesi üyelerinin oluşturduğu küçük çevrenin (pat) tam karşıtı demek olan halkı simgeler.

İlk piramidi yaptıran kral Neterihet (Coser / Zoser) heykelinin kaidesi (düşman anlamına gelen) yaylarve aynı zamanda kız kuşlarıyla süslüdür. Bu da kral düşmanlarını olduğu kadar tebaasını da ayaklarının altında ezebilir manasına gelir. Araştırmalar I. sülale krallarının tebaasıyla gömüldüklerini ortaya koymuştur. Fakat bu ölenlerin, kralla aynı zamanda gömüldüğü ya da ecelleriyle mi gömüldükleri bilinmez. Bilinen bir gerçek ise insan kurban etmenin gerçek olduğudur.

Nubt’daki yaklaşık 3500 tarihli bir seçkin mezarında beklenenden daha fazla mezar eşyası vardı. Mezarın duvarı çevresinde kazı yapanlar kendilerini insan bacağı kemikleri ve kafataslarından oluşan bir yığının içinde buldular. Çeşitli kişilerin parçalanmış bedenlerinin mezar sahibiyle beraber gömüldükleri açıktı.
Adaima’nın yakınında iki kişi başları kesilmeden önce kendi boğazlarını kesmiştir. Bu durum cesetleri bulan arkeologlara, krallarına tam bir bağlılık içinde mezarda hizmet etmek için kendilerine kıyan ilk sadık hizmetkârlar olduklarını düşündürmüştür.

I. sülalenin sonlarından bir başka kral mezarında, tek bir çatı kralın özel odasını ve aynı zamanda hizmetkârların mezarlarını örtmekteydi. Bütün bir maiyetin monarkıyla birlikte aynı anda ölmesi neredeyse imkânsız olacağı için hizmetkârların kurban edildiklerinin açık ve kesin delilini sunmaktadır.
Halktan biri olmak tabii kılınmış bir hayat anlamına geliyordu fakat kralın yakın çevresinin üyesi olmak korku dolu bir hayat anlamına geliyordu.

Hizmetkârların kurban edilmesi görece yakın bir dönemde doruğa ulaştı: I. sülalenin (2900 civarı) üçüncü kralı Cer’in mezarı 318 adet ek mezarla çevriliydi. Krala öbür dünyada hizmet etmesi için gömülen insanların arasında kralın köpekleri de bulunuyordu. Hizmetkâr kurban etme uygulaması I. sülalenin sonunda birdenbire sona ermeden önce Cer’in ve ardılı Uaci’nin hükümdarlıklarından sonra azaldı. Uygulamaya son verilmesinin nedeninin ideolojik olmaktan çok iktisadi bir tavır olup olmadığını kestirmek güç olabilir.
Her bir krallık döneminin sonunda bütün maiyetinin ortadan kaldırılması sonuç itibariyle yeteneğin muazzam biçimde boşa ziyan edilmesiydi ve Eski Mısırlılar işlerini bilen gerçekçilerdi.

Eski Mısır’ın doğuşuyla birlikte, devlet denetiminin acımasız uygun adım yürüyüşü azimle başlamıştı.

(Antik çağlarda yaşamış halkların kurban etme ritüelleri oldukça bilindik bir şeydir. Dünyanın neresine bakarsanız bakın o dönemlerde esir edilen düşmanların, saray çevresinden ya da bizzat sarayın içinden yakın birinin öldüğünü/öldürüldüğünü kaynaklardan bilmekteyiz. Savaş esirlerinin öldürülüş uygulaması/tarzı politik-askeri amaçlı olsa da krala yakın şahısların öldürülmesi tamamen din olgusuna dayanmaktadır.
Yazıda belirtildiği gibi kral kendi maiyetine, halkına ve çevresindeki düşmanlara kraldan çok tanrıyı oynamaktadır. Fakat belirtildiği üzere bir dönem sonra insan kurban etme uygulaması sona erecek ve yerine hepimizin bildiği gibi küçük heykelcikler olan ‘Shabtiler’ (ölen kişiye mezarda yardım eden küçük heykelcikler) devreye girecektir. Toplu insan kurban etmenin bir zaman sonra akıl dışı bir yöntem olduğunu düşünmüş olabilirler. Ya da iş gücünün düşeceğini, geride kalanlardan tam bir randıman alınamayacağını hesap etmiş olabilirler. Veya o devirde yaşayan işinde son derece önemli bir şahsın ölmekten ziyade yaşama bağlı kalarak ülkesi adına yararlı işlerde bulunabileceğini öngörmüş olabilirler. Biz seçenekleri artırmaya devam ederken uygarlık değişime ve gelişime gidecekti. Bu kaçınılmazdı.
Sevgilerle dostlarım.)

Kaynak: Eski Mısır – Toby WİLKİNSON

Tayfun KARNAKLI