Arnavutluk Şairleri
BİZ, BU YENİ ÇAĞIN ÇOCUKLARI – Migjetıi (1911-1938)
Biz, bu yeni çağın çocukları,
kopuyoruz babalarımızın boyunduruğundan,
savaşmak ve kazanmak için kaldırdık yumruklarımızı,
başlatmak için özgürce yaşamı.
Biz, bu yeni çağın çocukları,
bu öfkeli topraklarda yetişenler,
kırbaç ve boyunduruk altında çalışanlar,
bize artık zincirlerle boğulmak yok.
Biz, bu yeni çağın çocukları,
acılar içinde doğmuş kardeşler,
yöneldik haklı, doğru bir amaca,
babalarımızın yasalarından daha soylu.
Bu kanlı dünya savaşında
Zafer ezilenlerden yana,
güçlü, sımsıcak zafer,
özgür yürek, özgür kafa.
Gençlik kızgın, güçlü, atılgan,
köle gibi yaşayamaz bundan böyle,
hıçkırığa, gözyaşına, didinmeye paydos,
paydos bu toprağın çocuklarına.
Biz, bu yeni çağın çocukları,
atılacağız yeni kavgalara,
sevgiyle yeşeren yaşamımızla
ödeyeceğiz bedelini özgürlüğün.
Türkçesi: A. Kadir-Gülen Fındıklı
ARTIK BANA KIZMA – FatosArapi (d. 1930)
Eskiden biz ikimiz
Gökle deniz gibiydik:
— Birimizin üstüne bulut çökse— öbürümüz kararırdı
Birimize hava azıcık açsa— Her şey mavileşirdi öbürümüze.
Eskiden biz ikimiz
Ocakta iki odun gibiydik:
Birbirinden ayrılınca sönüveren
Birbiriyle birleşince tutuşan.
Ama sevi
ne de çabuk kine dönüşüverdi…
Artık bana kızma, hadi.
Türkçesi: Tahsin Saraç
GÖMÜT ÜZERİNE BİR AVUÇ TOPRAK
Herkes bir avuç toprak atıyor
Bense, onun üzerine
Birkaç parça gökyüzü atıyorum
Birkaç güney Arnavut türküsü
Zeytin dalları altında o bunaltıcı sıcaklardaki
Birkaç ağustosböceği.
İyi yürekli babacığım
Bunları çok severdi.
Türkçesi: Tahsin Saraç
1 .
ARNAVUTLUK ÖZLEMİ – İsmail Kadere (d. 1936)
İçimi bir Arnavutluk özlemi kapladı
Bu akşam troleybüsle dönerken
İçilen o partizan cıgarasmın dumanı
Mavi mavi kıvrılıyor, halkalar yapıyor
Yurttaşlarım arnavutların dilinden gizlice
Kulağıma bir şeyler söylemek istercesine.
Bu akşam Tirana sokaklarında dolaşmak istiyor canım
Kimi kez yaramazlık yaptığım, eskiden
kimi kez uslu uslu geçtiğim sokaklarda.
Tanır beni o tahta kapılar
Ve görünce dişlerini gıcırdatıp
“seni gidi seni” diye bana kafa sallayacaklar.
Ama kötüye almayacağım ben bunu
Çünkü içim özlem dolu.
Ve kuru yapraklarla, sonbahar yapraklarıyla
Örtülü dar sokaklarda yürümek istiyorum
Ne ucuz benzetmeler yapılabilir bu yapraklarla…
Yürümek istiyorum
Önyargılar gibi karanlık
Çapsız bir adam gibi
Kısa ve dolambaçlı bir sokakta,
Bir cigara yakmak
Bir gülmeceye gülmek
Ve bir anıyı, yerdeki yapraklar gibi
Çiğneyip geçmek istiyorum.
2 .
Bizim Arnavutluk’un özlemi kapladı içimi
Özledim, o büyük, o geniş, o derin göğünü
Adriyatik dalgalarının o mavi dörtnalını
Gün batımında tutuşmuş kaleler gibi bulutlarını
Ak saçlı, yeşil sakallı Alp dağlarını
Meltem titreşen o ipek gecelerini
Ala tanda kızılderililerini andıran sislerini.
Özledim, lokomotiflerini, atlarını
Teri içinde, soluyan ve kişneyen atlarını
Servilerini, davar sürülerini, gömütlerini
Özledim, özledim
Arnavut kardeşlerimi.
3.
Özledim, artık hemen oraya döneceğim
İsteklerin, sislerin üzerinden uçarak.
Uzaklığında daha bir cana yakınsın yurdum.
Vınlamalarla, uğultularla titreyecek havaalanı
Uçurumlar üstünde tüy tüy bulut öbekleri.
Bu tepkili uçak hızım bulgulamış olanlar
Yurtlarından zaman zaman ayrı düşmüş olmalılar.
Türkçesi: Tahsin Saraç
BATI
Ve işte Batı
Anamalcı dünya
Güzel hostesleri
Renk renk ışıklarıyla
Uçuyorum üstünden Ba tının
Okumuyorum ışıklı reklamları
Ama okuyorum fabrika dumanlarını
Ve fabrikaların kara saçlarını.
Dev bacalar altında
İşçiler çelik dökerken
Saçları diken diken oluyor
Fabrika, öfkeden.
İyi akşamlar, Batı
her şey gün gibi ortada
Aşağıda parlak reklamlar
Kapkara dumanlar yukarıda.
Türkçesi: Tahsin Saraç