Home » Eğitim » Bir Öğretmen Masalı

Bir Öğretmen Masalı

ogretmen-olmak-artik-zorlasiyor

Bir varmış, bir yokmuş…

Evvel zaman içinde, civar kentlerin birinde iyi kalpli ve akıllı bir öğretmen yaşarmış.

Kendini tümüyle öğrencilerine adayan, öğrencilerine öğrenmeleri gerekeni öğrenebilecekleri biçimde öğretmeye özen gösteren genç öğretmen; zamanla şehrin en sevilen en saygı duyulan insanı olmuş.

Öğretmen öğrencilerinin tümüyle gurur duyarmış duymasına da, ama içlerinden ikisini başka bir sevgiyle anarmış. Sıkı sık onları düşünür, geçirdikleri doyumsuz ders saatlerini hatırlarmış. “Gün gelecek onları çok başka mevkilerde, yeni öğrencilere ışık verirken göreceğim” dermiş kendi kendine…

Zamanla öğretmenin çocukları, torunları olmuş; kocaman ailesinin biricik dedesi olmuş. Ama yaşlandıkça iki öğrencisinin anısı daha da canlanır gibiymiş. Bir gün oğluna demiş ki: “O çocuklar benim en iyi öğrencilerimdi. Şimdi ne yaptıklarını merak ediyorum. Gel, birlikte onları bulalım.”

Baba, oğul yola çıkmışlar. Sora sora eski öğrenci yeni öğretmenin ders verdiği okula varmışlar. Ama o da ne? Her yer sessiz, çıt çıkmıyor… Sınıfa girince bunun nedenini anlamışlar. Öğrenciler; saygıyla, sessizce dersi anlatan öğretmenlerini dinliyormuş. Hatta birazcık ondan çekindiklerini bile söyleyebiliriz.

Öğretmen emektar hocasını görünce heyecanla yerinden kalkmış, yaklaşmış.

“Sevgili öğretmenim, size öğrencilerimin nasıl yetiştiklerini göstermek isterim.” Diyerek çocuklara sorular sormuş ve hepsinden harika cevaplar almış.

Yaşlı öğretmen: “Bravo! Seni tebrik ediyorum. Bu kentteki en iyi çocukları yetiştirmişsin. Bunu nasıl başardın?” diye sormuş.

Eski öğrenci yeni öğretmen:

“Sevgili hocam, ben yalnızca bana öğrettiklerinizi uyguladım. Sonucunu da gördünüz.” diyerek tevazu göstermiş. Yaşlı öğretmen öğrencisini kucaklamış, uzun bir sohbetin ardından oradan ayrılmışlar.

Baba, oğul ertesi gün başka bir şehirde öğretmenlik yapan diğer genci bulmuşlar ama ne buluş! Gürültü… Patırtı… Dersin verildiği yerden envai çeşit ses ve hatta müzik geliyormuş. Yani az buz gürültü değilmiş! İçeri girince bunun nedenini anlamışlar. Öğretmen öğrencileri ile oturmuş, onlarla neşeli, mutlu bir şekilde konuşuyor, hatta gayri ciddi denebilecek bir şekilde dersi öğretiyormuş.

Bu genç öğretmen de yaşlı öğretmeninin görünce hemen ayağa kalkmış, onu kucaklamış. O da öğrencilerinin nasıl çocuklar olduğunu öğretmenine göstermek istemiş, sorular sormuş. Çocuklar neşeyle bir ağızdan cevaplar vermişler. Biraz düzensiz de olsalar, öğrenciler gerçekten mükemmel bir şekilde yanıtlamış soruları… Yaşlı öğretmen hayretler içinde kalmış ve…

“Öğrenciler bu kentin en iyileri, bunu nasıl başardın?” diyerek aynı soruyu yinelemiş.

“Sevgili hocam, ben sizin sözlerinizi öğrettikleriniz can kulağı ile dinleyip, o şekilde uyguladım ve işte sonucu” diye cevaplamış genç öğretmen.

Yaşlı adam, bu öğrencisini de kucaklamış, uzun bir sohbetin ardından oradan ayrılmış. Yaşlı adamın oğlu yolda babasına sormuş.

“Baba, sanırım bu adamlardan biri yanılıyor. İkisine de aynı şeyleri öğrettiğiniz halde, nasıl bu kadar farklı bir şekilde uygulayabiliyorlar? Acaba yanılan hangisi? Saygıdeğer babacığım, neden siz ikisini de öpüp kutladınız?”

Yaşlı öğretmen:

“Her ikisi de haklı. Onlara öğrettiklerimi farklı şekillerde yorumlayıp, kendi karakter ve kişiliğine göre uyguluyor ve olumlu sonuçlar alıyorlar. Bir sınıfa ders verdiğinizde bu her zaman böyledir. Her öğrenci öğrendiğini kendilerince doğru olan şekilde yorumlar ve uygularlar. Önemli olan sonuçların, doğru ve olumlu olması.” diyerek yanıtlamış.

 

Anlatan: Miriam Raymond

Uyarlayan: Handan Saatçıoğlu

Bu Toprağın Masalları

(Anadolu Halklarından Masallar)

Hazırlayan: Recep S. Tatar

Su Yayınları