Bu bölümde internetten İngilizce öğrenme yolları anlatılmaktadır.Saat 7 gibi zil çaldı ve Hasan Hoca geldi. Annesi akşam misafir gelecek diye yine ortalığı telaşa vermiş, tertemiz salonu yeniden temizlemişti. Hasan Hoca İlker’in annesiyle tanıştı ve yaklaşık yarım saat konuştular. Annesinin yüzünde memnun bir ifade vardı.
– Hasan Bey, gerçekten size teşekkür ederim. Yani nasıl desem? Her akşam böyle zahmet ediyorsunuz. İnşallah bizimki sizi dinler de bir işe yarar.
– İlker çok zeki bir çocuk efendim. Mutlaka işe yarayacaktır. Hem benim de işime yarıyor. Dediğim gibi üniversitedeki çalışmam için zaten bunları birisine anlatmam gerekiyordu.
– Bizim çocuk nasıl oldu da gazeteye gelip sizinle tanıştı hala inanamıyorum. Normalde böyle girişken bir tip değildir. Demek ki olacağı varmış.
İlker, rahatsız bir şekilde yerinde kıpırdanmaya başlamıştı. Annesi bir türlü kalkmıyordu.
– Neyse anne, biz artık başlayalım.
– Ben de otursam oğlum? Dinlerim bir yandan.
– Anne, kayıt cihazı falan var, olmaz şimdi. Ben anlatırım sana
Annesi durumdan hiç memnun olmadı ama boş bardakları alıp çıktı. Çayları tazeledikten sonra da salonun kapısını kapatıp içeri geçti. Hasan Hoca ve İlker salonda nihayet baş başa kaldılar.
– Baban nerede İlker?
– Hocam, babam bu aralar epeyi geç geliyor. İşleri yoğun.
– Onunla da tanışsak iyi olurdu, neyse. Senin bilgisayarın odanda mı?
– Odamda hocam.
– İnternet kullanıyorsun, değil mi?
– Kullanıyorum tabi.
– Bugün İngilizce öğrenmek için interneti ve sosyal medyayı kullanma konusuna eğileceğiz. Yani Facebook, Twitter, Linkedin, Google gibi siteleri İngilizce öğrenmek için nasıl kullanırız, onu konuşacağız. O yüzden sordum.
– Facebook, twitter falan anladım da hocam, Google’da ne yapacağız, onu anlayamadım.
– Öğrendiğin İngilizce kelimeleri veya tümceleri Google’da test edebilir miyim diye hiç kendine sordun mu?
– Yok hocam. Google’la hiç böyle bir ilişkimiz olmadı. Yani adı arama motoru olduğu için hep bir şeyler aramak için kullandım.
– Bir arama motoru elbette web sitelerinin bulunması için dizayn edilmiştir ama biraz uyanıklık yaparak kendi amacımıza uygun hale getirebiliriz. Mesela ben bazen yeni öğrendiğim bir kelimenin cümleler içinde nasıl kullanıldığını görmek istiyorum ve defalarca o kelimeyi farklı cümlelerde okuyunca kelimeyi hem unutmuyorum hem de başka bir sürü kelimeyi beynimde yenilemiş oluyorum.
– Hocam bir dakika ya! Siz hala kelime çalışması mı yapıyorsunuz?
– Nasıl yani? Herhalde İlker.
– Ne bileyim? Birden şaşırdım. Yani artık çalışmadığınızı düşünüyordum.
– İngilizceden bahsediyoruz ama. Anadilimizde bile zaman zaman yeni kelimeler öğreniyoruz. Şaşırmana şaşırdım doğrusu.
– Hocam, benim aklımda hep İngilizceyi bir şekilde hallettikten sonra bir daha hiç çalışmayacağım gibi bir düşünce var. Aslında rahatlatıcı bir düşünce… Yani ne bileyim, yıllar sonra bile hala kelime öğrenmek için bir şeyler yapmak biraz garip geldi.
– Garip gelmesin. Ben bu işten zevk alıyorum. Kimse beni zorlamıyor. Yeni kelime öğrenmesem de bana bir zararı yok. Ama sonuçta her geçen gün dili biraz daha keşfediyorum ve bundan keyif alıyorum. Ya, sen niye ikide bir bölüyorsun konuyu?
– Pardon hocam. Devam edin, dinliyorum.
– Mesela dün lacuna kelimesini öğrendim. Sonra da şöyle bir bakiyim nedir, nasıl kullanılmıştır, kimler kullanmıştır merakıyla Google’a girdim kelimemi. 130 bin küsur sayfa buldu kelimeyi içeren.
– Ne demekmiş hocam?
– Kanundaki boşluk anlamına geliyormuş. Başka anlamları da var tabi. Kemikler arasındaki boşluk için de kullanılıyor mesela. Google hepsini söylüyor sana.
– Evet, bu açıdan bakınca müthiş bir imkân gerçekten…
– Benim en çok hoşuma giden şeylerden bir tanesi de, öğrendiğim bir kelimenin bir filmde nasıl kullanıldığını görmek. Bunun için www.imdb.com sitesine giriyorum. O sitede herhangi bir kelimeyi arattığım zaman, hangi filmde, hangi cümlenin içinde geçmiş bana buluyor.
– Bu fikir acayip hoşuma gitti yalnız hocam. Bir filmi seyrettikten sonra bütün metnini bulup bazı sahnelerinde tam olarak ne söylendiğini okumak da inanılmaz keyifli olabilir.
– Evet. Dediğim gibi, imdb.com süper bir site. Burada film gaflarından tut, unutulmaz repliklere kadar bir sürü bölüm var. Mesela unutulmaz replikler bölümünde şahane cümleler var. Belki de benim sinemaya merakım olduğu içindir bilemiyorum ama ben orada okuduğum cümleleri asla unutmuyorum.
– Ben internette sadece gramer veya kelime öğretmen sitelere de giriyorum bazen. Ama bu sizin dediğiniz dil öğrenmeyle alakalı olmadığı için daha eğlenceli geliyor.
– Zaten doğrudan dil öğreten web sitelerinin sayısı milyon tanedir herhalde. Ama bu siteler arasında da seçici olmak, en kaliteli olanları bulmak lazım. Yoksa internet labirentinde yolunu bir kaybedersen bulana kadar bayağı bir vakit kaybedersin.
– Gramer öğrenmek için aklınıza gelen bir site var mı mesela?
– Aklıma hemen www.esl.about.com sitesi geldi. Örneğin düzensiz fiiller konusuna çalışmak istiyorsun. Bağlanıyorsun bu siteye, arama satırına yazıyorsun konuyu ve site sizin için kaynakları ve interaktif quizleri buluyor. Ayrıca yan taraftaki ana menüyü incelemeyi unutma. Bunun gibi daha yüzlerce kaynak var orada. Hem de her seviyeye göre. Aklıma gelmişken hiç BBC’nin web sitesinden haberleri dinledin mi? Dur onun adresini yazayım: http://www.bbc.co.uk/worldservice/learningenglish/ Bu bölüme girdikten sonra mutlaka dinleme bölümünü incele. Bu sayfaların ücretsiz olması inanılmaz.
– Bu sayfalarda çalışma yaparken insan kelime de öğreniyor tabi.
– Evet, ama kelime öğrenmek için özel siteler de var. Mesela benim çok sevdiğim bir gazete var. http://www.bangkokpost.com/education/index.htm Bu adamlar ya çıldırmışlar, ya da benim bilmediğim bir şekilde acayip para kazanıyorlar. Sen hem tut haberleri yaz sonra da onları aktiviteye dönüştür. Kelimelerin anlamlarını çıkar falan filan. Bir de bütün bunları ücretsiz yapıyor. Bizim memlekette kıytırık kitaplar, CDler ateş pahasına giderken bunlar nasıl oluyor da böyle şeyler yapıyorlar, anlamıyorum! Neyse Intermediate veya üzeri İngilizcesi olanlar bu siteden azami ölçüde yararlanabilir. Devamlı okunduğu takdirde faydası daha çok oluyor çünkü kelimeler tekrar edilmiş oluyor diğer makalelerde.
– Özellikle TOEFL veya KPDS gibi sınavlara hazırlananlara genelde gazete okumaları tavsiye ediliyor. Herhalde kelime bilgisini zenginleştirmek için en iyi yol gazete okumak, değil mi?
– Evet, ama böyle bir sınava girmeyecek de olsan yukarıda söylediğim siteyi takip edersen hem İngilizce kelime bilgisi olarak günceli yakalamış olursun, hem de bir sürü kelime ve yapı öğrenirsin. Sözlük desen zebil. İngilizce-Türkçe sözlük olarak tavsiye edeceğim www.seslisozluk.com ve www.tureng.com var. İngilizce-İngilizce sözlük kategorisinde çok ilginç sözlükler var doğrusu. Mesela www.dictionary.com. Hareketli bir sözlük görmek istiyorsan da www.visualthesaurus.com adresine mutlaka bakman lazım.
Hasan Hoca konuşurken, bir web sitesi ismini söylediğinde önündeki kâğıda web sitesinin adresini yazıyordu.
– Bu sözlük gerçekten enteresan… Neyse, bu işin sonu gelmez. Sana sadece şunu söylemek istedim. Eğer öğrenmek istiyorsan mutlaka öğrenebilirsin. Sen kendince başka ne mesajlar aldın bu konuşmadan?
– Mutlaka meraklı bir araştırmacı olmalıyız. Ayrıca yabancı dil öğrenmek için harcama yaparken bilincimizi denetlemeliyiz. Hobilerimiz veya ilgi alanlarımız doğrultusunda seçeceğimiz bir konu üzerinde aylık araştırmalar yapabiliriz ve bilgisayarımızda bu konuyla ilgili bir arşiv oluşturabiliriz. Örneğin eğer en büyük hobimiz maket uçak yapmaksa, bu konuyla ilgili bir ay boyunca internette İngilizce sitelerde araştırma yapın ve bir arşiv oluşturabiliriz.
– Süper! Anlattıklarımı iyi özetledin. Gelelim Twitter’a. O tamamen ayrı bir konu olduğu için diğer konuların içine hiç katmadım. Senin Twitter hesabın var mı?
– Yok.
– Niçin?
– Bilmem, mantığını anlayamadım. Yani ben şuradayım, buradayım, şimdi su içtim falan demek çok mantıklı gelmiyor. Geçenlerde Japonya’da bir deprem olmuş. Kadın evden kaçarken, bir yandan da Twitter’a “deprem oluyor” yazmış. Saçma!
– Yani! Ama o abartı bir örnek.
– Bir de karakter meselesi var hocam. O kadar az karakterle mesaj yazınca, yazdıkların biraz karaktersiz oluyor. Nasıl anlatayım derdimi ben birkaç cümleyle? Ben twittera karşıyım hocam. Faydasına inanmıyorum.
– Öyleyse fena halde yanılıyorsun. Önce genel olarak Twitter’dan bahsedelim. Sonra dil öğrenmekle ilgili kısma geleceğiz. 18-35 yaş arasındaki gençlere bir anket uygulanmış ve bu insanlara haberleri nerelerden takip ettikleri sorulmuş. Bil bakalım bu insanların % 82’si ne demiş?
– Twitter demiştir kesin.
– Evet, öyle demişler. Bak, çok enteresan bir sonuç, çünkü Twitter bir haber sitesi değil.
– Peki, bu insanlar haberleri takip etmek için niye Twitter’ı kullanıyorlar?
– Çünkü artık gazetelerde birbirine benzeyen metinlerden haber okumaktan sıkılmışlar. İnternet üzerinde hem anında bütün gelişmeleri öğrenebiliyorlar, hem de sevdikleri kişilerin yorumlarıyla okuma fırsatı buluyorlar. Aslında Twitter platformunun İngilizce öğrenmek için nasıl kullanılabileceği gayet açık. İngilizce konuşan birilerini takip edeceksin, o kadar.
– İyi de hocam, alırım elime bir kitap okurum. Sonuçta orada karakter sınırlaması var, diğerinde yok. Ne farkı var?
– Ben de aynı senin gibi düşünüyordum ama bir kere karakter sınırlaması olduğu için metinler seni boğmuyor. Her konuda bir-iki cümlelik fikirler alıyorsun. Özellikle yabancı dil öğrenenler için bu çok önemli bir özellik. Adamlar istese de çok uzun, ağdalı cümleler yazamıyorlar. İfade etmek istediklerini en kısa ve en pratik şekilde yazmak zorundalar ve bu dil öğrenen bir insan için bulunmaz fırsat. Hem yeni kalıplar, kelimeler öğrenirsin, hem de tam konuşma veya halk diline vakıf oluyorsun. Atıştırmalık İngilizce yani…
– Benim bir şey yazmama gerek yok o zaman?
– Yok, ama istersen yazarsın. İşlerini beğendiğin, hayran olduğun birkaç kişiyi bul, hesabına ekle ve düzenli olarak takip et. Bakalım nelerden bahsediyorlar? Belki İngilizce öğretmeninin dün akşam ne yaptığı pek umurunda olmaz ve bu yüzden de sınıfta dinlemezsin. Ama hayranı olduğun bir aktör dün akşam neler yaptığını yazarsa büyük bir heyecanla okursun. İşte fark bu…
– Hocam, söylediklerinizi hepsini yapacağım. Ama elinizde bir liste yok mu? İnternetteki en iyi yabancı dil eğitim sitelerini tanıtan falan bir liste? Şu not aldığınız kâğıdı alayım diyeceğim ama okuyabilir miyim pek emin değilim.
– Sağ ol İlker. Arada iyi laf çarpıyorsun!
– Ya hocam! Alınmayın hemen. Hızlı yazdınız, o yüzden şey dedim.
– Tamam tamam. Sana bir liste gönderirim ama sen kendin araştırsan daha iyi olur. Google Amcaya sor, cevabını alırsın.
– Ne soracağım peki Google’a?
– Mesela “English online, learn english, best ESL web sites” falan yazabilirsin.
– Hocam, bunları yazabilir misiniz?
– Yazarım. İlla bir şeyler yazacağız yani.
– Eh, fena olmaz hocam. Ona göre aratırım ben de.
Hasan Hoca önlerindeki kâğıda aranacak kelimeleri ve cümleleri yazdı. Biraz daha konuştular. Hasan Hoca çıkmak için izin istedi. İlker annesine haber vermek içeri gitti. Annesi televizyonun karşısında uyuyakalmıştı. Annesini uyandırmamak için hemen oturma odasından çıktı, Hasan Hocayı uğurladı. Annesi uyanırsa en az yarım saat daha ilginç diyaloglar yaşayacakları kesindi.
İlker sitelere bir göz atayım diye düşündü önce. Sonra vazgeçti. Çok uykusu vardı. Kalkıp pijamalarını giydi. Banyoya doğru giderken koridorda annesiyle karşılaştı.
– Hasan Hocan nerede?
– Gitti anne.
– Oğlum, niye uyandırmadın, çok ayıp oldu ya!
İlker ayıp olmadığını açıkladıktan sonra annesine sarıldı. Annesini uykuluyken daha çok seviyordu. Fazla tepki veremiyor, az konuşuyor ve çocuk gibi oluyordu.
– Anne, seni çok seviyorum, biliyor musun?
– Ne isteyeceksen söyle İlker. Uykum var.
– Bir şey istemeyeceğim. Vallahi çok seviyorum.
Ana oğul koridorda birbirine sarılıp dakikalarca durdular.
İlker yabancı dille ilgili düşüncelerini bir kenara bırakmış, kendisini anadilde yaşanan bu ılık coşkuya bırakmıştı.Not: Bu yazı Salih Uyan’ın “Anlıyorum Ama Konuşamıyorum” kitabından alınmıştır. Kitabı beğendiyseniz, aşağıdaki linkten sipariş verebilirsiniz.http://www.bkymarket.com/Anliyorum-Ama-Konusamiyorum,PR-146.html