25. Ocak 2005
Bazı medeniyetler sadece kendileriyle anılan özellikleriyle ün yapmışlardır. Mesela Yunan Medeniyeti mitoloji ve felsefe ile mısır medeniyeti bilimlerin temeli ve mimarisiyle, doğu medeniyetleri ise metafizik yönleriyle anılırlar. Ama Endülüs denilince insanın içine yayılan o tatlı duygunun yanında birçok duygunun adeta bedene bürünerek karşımıza çıktığını hissederiz. Sevgi, nefret, kıskançlık, hoşgörü, merhamet, acımasızlık, kin… Hepsi Endülüs’ün göze çarpan özellikleridir. Ve her şeyin ötesinde ve üzerinde Endülüs bir AŞK medeniyetidir.
Bir film gibidir Endülüs Medeniyeti. Sekizinci yüzyıl başlarında Târık bin Ziyad’ın ordu geri dönmesin diye yaktırdığı gemilere (bu, gerçek değildir LŞ) bakan askerlerle açılan perde 15. yy. sonlarında Gırnata’dan hüzün içinde ayrılırken şehri çevreleyen tepeden geri bakan Ebu Abdullah’ın yaşlı gözleriyle kapanır. Zaten bu tepenin ismi de Suspiro del Moro, yani mağriplinin ızdırabı, mağriplinin gözyaşı… 8. Yüzyıldan itibaren başlayan İslam hâkimiyetiyle ortaya çıkan hoşgörü-sevgi-ilim, 15. yy.dan sonra İslam hâkimiyetinin bitmesiyle yerini acımasızlık, kin, nefret ve yıkıma bırakır.
Bir aşk medeniyetidir Endülüs… İbn-i Hazm bize dünyevi aşkı tüm yönleriyle anlatırken, M. İbn Arabî bizi ilâhî aşk’ın sonsuzluğuna yolculuğa çıkarır.
Bir ilim medeniyetidir Endülüs… Astronomiden edebiyata, matematikten felsefeye birçok ilim Endülüs’te kendini bulmuştur. Öyle ki bu gelişmeler Avrupalı bir fizikçiye: “Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, şimdilik aya gittik, eğer bütün kitaplar kalmış olsaydı şimdi galaksiler arasında dolaşıyorduk” itirafını yaptırmıştır. Endülüs medeniyetinin bitimiyle, İstanbul’un Müslümanların eline geçmiş olmasının da etkisiyle dönemin kralları milyonlarca eseri meydanlarda ateşe vermişlerdir.
Bir sanat medeniyetidir Endülüs… Şu an hala tüm ihtişamıyla ayakta duran Kurtuba Ulu Camii, el-Hamra Sarayı o sanat medeniyetinin canlı örnekleridir. Bu eserlerin işlemelerindeki incelik dünyada hiçbir eserde bulunmamaktadır.
Bütün yıkımlara, yok edilmeye karşın hala Endülüs sokakları bir “Osmanlı sokağı” izlenimini verir insana.
Ve Endülüs diriliyor… İslam tüm güzelliğiyle yine yeşeriyor o şehitler diyarında. Son 25 yılda sadece Gırnata‘da 25.000 kişi Müslüman olmuş. Büyüme büyük bir hızla devam ediyor. Londra’da yaşayan Cezayirli yönetmen Bensalem Bouabdallah işte bu dirilişi konu etmiş Endülüs Buluşması isimli belgeselinde. Daha geçtiğimiz yıllarda açılan Gırnata Camii’nin açılışıyla başlıyor belgesel.. Dünyanın dört bir yanından Gırnata’da, Endülüs’te buluşan Müslümanların hikâyeleriyle devam ediyor.
Son olarak, sözü o medeniyetin günümüzde ki yaşayan en büyük mirası El-Hamra sarayına bırakıyoruz. O binbirgece masallarına konu olan ihtişamıyla bütün duvarlarına işlenmiş bu Ayet-i Kerime’yi tüm dünyaya haykırıyor: