İlk yerleşik topluluklar M.Ö. beşinci bin yılın başlarında taşkın yatağının kıyılarında tarih sahnesine çıkmışlardır.
Bu topluluklar Nabta Playa’daki anıt taşları diken halklarla aşağı yukarı çağdaştılar. Sığır çobanları gibi vadi sakinleri de tarım yapmaktaydı. Düzenli yağış önemli bir faktördü. Nil’in yağış düzeni buna olanak sağlayınca tarım daha elverişli hale geldi. Böylece vadi sakinleri köylerini daha kalıcı bir biçimde geliştirmeye başladılar.
Vadi sakinlerine Mısır bilimciler tarafından ilk defa el-Badari sit alanında rastlanılmıştır. Bunun için Badari yaşam tarzı diye adlandırdıkları bir yaşam tarzını geliştirmişlerdir.
Gelişmekte olan tarım, süs eşyalarına olan aşırı düşkünlük ve bu eşyaların temini için yapılan ticaretler toplumsal oluşum sürecine ivme kazandırmıştır.
3600 yılları civarında yeşil alanların kuruyup çölleşmeye başlaması süreci hızlandırdı. Nüfus artışı, etrafı çevrili duvarların yapılmasını ve sınırlı kaynaklar için büyük bir rekabete girilmesine neden olmuş olabilir.
Hanedanlık öncesine Mısır’da 3 büyük önemli kent vardı.
Tjeni – Günümüzde Girga / Gerga
Nubt – Adı altın anlamına gelen kent bugün Nagada’da bulunur
Nekhen – Günümüzde Kom el-Ahmar
Bu üç ülkenin ya da şehrin kralları hırslı liderlerdi.
Badari yaşam tarzından kalma mezar geleneği ve süs eşyalarına olan özel ilgi ticareti geliştirmekle beraber vahalara açılan ve güneye Nübye’ye giden ticaret yolları üzerinde hâkimiyet kurma kavgasına dönüşmüştü.
Aralarındaki savaş kaçınılmazdı.
Fakat içlerinden sadece birisi lider olacaktı.
Bu üç büyük bölgedeki mezarların büyüklük ve etkileyiciliklerini hesaba katarsak bir sonuç çıkarabiliriz.
Nekhen ve Abdju’daki (Tjeni kasabasına hizmet eden klasik/ modern Abidos Nekropolü) mezarlar Nubt’a göre daha büyük ve gösterişliydi.
İki ülkeyi birleştiren kral Narmer ve peşinden gelen ardılları Nubt’a ilgisiz kalarak Nekhen ve Abdju’ya yani Abidos’a büyük ilgi göstermişlerdir.
Tjeni krallığı çöl yollarının denetimi konusunda da Nubt’a üstünlük sağlamıştı. Aynı dönemde bir Tjeni hükümdarının Abdju yakınındaki seçkinler mezarlığında Mısır’da o zamana dek görülen en büyük mezarı inşa ettirmesi de bir rastlantı değildi. Mezarda birkaç hiyeroglif işaretle yazılı olduğu anlaşılan küçük kemik etiketler bulundu. Bu bulgular Mısırlıların daha o dönemde kayıt tutma tutkularının varlığını ispatlar. Bu kayıtlar bizlere mezarın içinde olanların çeşidini, miktarını ve mülkiyetini söyler.
Keşfedilenler arasında sadece bu küçük etiketler yoktur. Cebaut (Günümüzde Tell el-Fara’in) mabedi ve Abdju’nun (Abidos) yüzlerce kilometre kuzeyinde Nil Deltası’nda Bast kasabası (Günümüzde Tell Basta) dâhil olmak üzere malların kaynağı olarak belirttikleri yerlerdir.
Bu etkileyici mezarı inşa ettiren Tjeni kralı tüm Mısır’ın hükümdarı olma yolundaydı.
Artık sahnede iki kişi kalmıştı.
Deltayı elinde tutan ve Tjeni’den hükmeden bir kral ve Sahra ticaretinde ulaşımı elinde tutan Nekhen hükümdarı.
Dönemden kalma tören nesnelerindeki savaş motiflerinin çokluğu ve Nubt ile Nekhen’de büyük kasaba duvarları inşa edilmesi güçlü bir biçimde işe askeri çatışmanın karıştığını göstermektedir.
Nekhen’in sülale öncesi döneminin sonlarında nüfusta görülen kafatası zedelenmelerinin oranı aynı şekilde düşündürücüdür.
Ortalık yatıştığında zafer ilan eden Tjeni krallığı olmuştu.
Tjeni krallarının ülkenin üçte ikisine sahip olması, limanlar ve Yakın Doğu’yla ticaretleri ülkenin geleceğini belirledi.
Yaklaşık 200 yıl süren çatışma ve rekabetin ardından 2950 yılı civarlarında bir Tjeni hükümdarı, bizim Narmer olarak bildiğimiz kişi birleşik Mısır’ın krallığını üstlendi.
Narmer, Delta’yı fethini, muhtemelen birleştirme savaşındaki sonuncu muharebeyi simgeleştirmek için zafer sahneleri ile bezenmiş görkemli bir tören levhası yaptırdı.
Narmer, eski rakiplerine saygı göstermek için (ya da yaralarına tuz basmak diyelim) levhayı höyükten 4900 yıl sonra çıkarılana kadar yattığı Nekhen’deki tapınağa verdi.
(Gelişen tarım ve ticaret, genişleyen sınırlar aynı topraklar üzerinde yaşayan halkları hiç olmazsa kralları birbirine düşman etmiştir. Bu gelişme ve genişleme krallıkları birbirine komşu yapmış ve anlaşmazlıklar çıkmasında ise savaşları başlatmıştır. Nehrin verimliliği sayesinde halk kıyı boyunca yerleşim kurmuş ve tüm gelişmeler vadi coğrafyasında şekillenmiştir. Yerleşim yerlerinin seçimi gelenek/göreneklere bağlı kalınarak din olgusu üzerinde yoğunlaşması dikkati çeker.
Sonuç itibariyle yeşillik alanların kuruması, yağışların azalması insanları nehir kenarında yaşamaya mecbur bırakmış ve tarihsel süreç içerisinde Antik Mısır kendi içinden ilk birleştirici kralını çıkarmıştır. Gelecek yazıda yaşamın kaynağı Nil Nehri’ne değineceğiz. Sevgiyle kalın.)
Kaynak: Eski Mısır – Toby WİLKİNSON
Tayfun KARNAKLI