Dünyanın en iyi düşünürlerinden bazıları mimarlardır. Yeni fikirler olmadan toplum ilerleyemez ve gelişemez. Onlar sınırları aşmak ve yeni kavramları test etmek için (bazen işe yarar) buradadırlar. Ancak sıklıkla, mimarların projeleri parasal kısıtlamalar nedeniyle durur, ya da onlar kadar gelişmiş olmayan hükümetler ve planlama komiteleri tarafından durdurulur. Bunun anlamı; binalar, şehirler ve kasabalar için çok sayıda yenilikçi fikir çekmecelerde kâğıt planlar ve polistiren modeller biçiminde tozlanmaya itilir. Burada hiç bir zaman inşa edilememiş beş muhteşem projeye değineceğiz – onların ne olduğundan ziyade ne olabileceğine bakacağız.
Motopia
Görsel kaynağı: http://www.thingsmagazine.net/projects/023/003.htm
1960 ve 1970’lerde Britanya, Pilkington şirketinin yeni bulduğu büyük cam levha üretim yöntemi ile çalkalanıyordu. Şirket Cam Devri Geliştirme Komitesi isimli yeni bir grup oluşturmuş ve camın bir inşaat malzemesi olarak kullanılmasını teşvik etmeye başlamıştı. Komitenin ödüllendirilmiş planlarından biri de Motopia idi, Geoffrey Alan Jellicoe tarafından tasarlanmış bir araba şehri. Arabalar ve bütün yollar büyük camdan yapılmış büyük binaların üstünde konumlandırılmıştı, toprak ise gevşeme, yeşil bitkiler ve yayalaştırılmış park alanlarına ayrılmıştı. Günümüzle büyük bir karşıtlık içindeymiş gibi görünebilir, çünkü toprak üstünde yollar var. Ancak bu proje hiç bir zaman inşaat aşamasına geçmedi ve geriye kalan tek şey çizimler oldu.
LAX’in Dev Kubbesi
Görsel kaynağı: http://fabrik.la/never-built-los-angeles-at-ad/
LAX’in zaten benzersiz bir mimarisi vardı; yapmış olduğu Theme Building binası göğe doğru çıkan dev bir uzay gemisi gibi görünüyor. Ancak Los Angeles havalimanı için Pereira & Luckman’ın orijinal 1952 yılı planlarına bakınca, düşünülen şeyin epey tuhaf olduğu görünüyor. Mimarlar havalimanını dev bir cam ev içine koymayı ve palmiye ağaçlarının dairesel merkezi binanın tepesine kadar uzanmasını hayal etmişler ve tepeden terminalleri dağıtmayı düşünmüşler.
Hotel Atraccion, New York
Görsel kaynağı: Wikimedia Commons
Edward Carlton, bir otel yöneticisi olarak Antoni Gaudi’nin benzersiz mimari tasarımlarına hayran biri. 1908 yılında, Carlton Alt Manhattan’daki çok zenginler için yeni bir otel yapmak istediğinde, İspanya’ya seyahat etmiş ve adı geçen mimar ve sanatçı ile tanışarak binayı tasarlamasını istemiş. Hotel Atraccion, Gaudi bir yıl sonra projeyi bırakmasaydı, New York’ta yaklaşık 305 metre uzunluğunda bir yapı olarak duracaktı.
Manhattan Kubbesi
Görsel kaynağı: http://gothamist.com/
Günümüzde bile, koruyucu bir kabarcık altında yaşamanın cezbedici hissi kuvvetli – kesinlikle 1960 yılında da öyleydi, Buckminster Fuller ve Shoji Sadao, Manhattan’ı 3,3 km genişliğinde dağılmaz ve tek taraflı camdan yapılmış bir hazne içine almayı önermişti. Günümüzde bu fikrin düşünülmesi bile tuhaf gelebilir, ancak 1960’larda vaatler ve potansiyel daha özgür idi.
Yeşil Kuş, Londra
Görsel kaynağı: http://forum.skyscraperpage.com/showthread.php?t=148829
Londra halkı, Yeşil Kuş kulesine ait proje 1990 yılında çöpe atıldığında yüz kızartıcı bir hatadan kıl payı kurtulmuş oldu. Future Systems mimarları 83 katlı ve 442 metre yüksekliğindeki bu binayı Londra’nın Battersea mevkiine inşa etmeyi teklif etti. Tek sorun, bitmek bilmeyen bir alay konusu olacak talihsiz şekliydi…
Kaynak: mentalfloss.com