Home » Dinler Tarihi » Hinduizm’de Kast Sistemi

Hinduizm’de Kast Sistemi

Hinduizm’de Kast Sistemi

Sınıf farklılıkları gözetme, ayrımcılık sebebiyle anayasada yasak olmasına rağmen, Hindistan’da yaşayan Hindular arasında belli sosyal tabakalara ayrılma (Kast Sistemi), toplumda hala görülmektedir. Kast sisteminin temel ilkesi; doğumdan itibaren tüm insanlar arasında görevlerin, hakların, sorumlulukların ve gücün kesin çizgilerle ayrılmış olmasıdır, yani sosyal sınıflar arasında bir uçurum yaratmaktadır. Ayrı bir sınıf olan Varna’lar için, yaşamlarının her alanında uyguladıkları çok farklı dini kurallar ve ibadet kuralları vardır. Tüm kastların, kendi özel yaşamlarında, yapmakla yükümlü oldukları sorumlulukları, yerine getirmeleri mutlak (zorunlu) yükümlülükleri (Dharma) vardır. Bu sorumlulukların ihmal edilip, uygulanmaması ahlaka uygunsuz ve kötü olarak (Adharma) görülür. Kişilerden beklenen; ait olduğu kastın gerektirdiği görevleri yerine getirmesi, hayatından memnun olması ve kast içindeki herkesle iyi geçinmesidir. Toplum 4 sınıfa ayrılmıştır. Bu sınıfların nitelikleri ve görevleri şunlardır:

314744a1-2206-4abb-bb9f-49a9b1a316fb

Brahman’lar: Kutsal yazıları olan Veda’ları incelerler. Dini eğitim verirler ve dini ayinler düzenlerler.

Kshatriya’lar (Kşatriya): Savaşçı sınıftır. Güçsüzleri korur, krallar gibi adil davranır, Brahman’ları korurlar ve onların dini eğitimlerini destekler, dini çalışmalarına halkı teşvik ederler.

Vaishya’lar (Vaikya): Çobanlar ve tüccarlardan oluşan kasttır (sınıftır.) Ticaret ve tarımla ilgilenerek ülkenin zenginliğini arttırırlar.

Shudra’lar (Sudra): Hizmetçi kasttır. Aryan olmayan halktan oluşur ve diğer üç sınıfa (Brahman, Kshatriya ve Vaishya’lara) hizmet ederler.

Bu dört ana kast dışındakiler ise Dalit (“Dokunulmazlar”) olarak adlandırılır ve tuvalet temizliği, sokak temizliği gibi işlerden de sorumludurlar. Dalit’lerin durumunu daha da düzeltmek için, yönetim, kamusal alanda birçok sektörde iş alanı yaratmış ve onların haklarını koruma altına almıştır. (Lonely Planet, 11th Edition, S. 58)

Kastlar, “jati” denilen, binlerce aile grupları veya sosyal topluluklardan oluşur. Bir birey olarak bir kasta bağlı şekilde doğarlar ama bazen de mesleki faaliyetlerine, yeteneklerine göre sınıflandırılırlar.

Tanrı’nın görüntüsü

Çeşitli Hindu gelenekleri ve felsefeleri Tanrıları farklı şekillerde resmeder. Başlıca mezhepler Shivaismus (“Şaivizm“), Vishnuismus (“Vişnaizm”) ve Shaktismus’da (“Şaktizm”) tapılan Tanrılar, kadın biçimindedir. Brahma, Şiva ve Vişnu’lar Trimurti üçlüsü olarak tanımlanır.

Şiva ve Vişnu’nun çok farklı biçimleri ve sayısız isimleri vardır ve bunlara ibadet etmek çok yaygındır. Brahma ise şu anda sadece mitolojide geçer, ona ibadet edilmez, onun yerini alan Şakti ve Tanrıça Saraswati’ye ibadet edilir. Bunların dışında, Şiva ve Parvati’nin oğulları sayılan fil başı görünümlü Ganesha ve ayrıca Vişnu tanrısının yeryüzündeki bedenleşmiş hali, “Avatar” olarak Ramas’ın kölesi olan Hanuman gibi çok farklı sayıda görüntüleri vardır.

Aynı zamanda “Büyük Tanrıça” olarak anılan, bağımsız olan Mahadevi ve Durga gibi ya da erkek tanrı olarak anılan Saraswati ve Lakshmi gibi, tanrıların kadın eşleri, tarafları olarak anılan çok sayıda Tanrıça vardır. İnananların çoğu herhangi bir tanrıya ibadet etmekle tüm tanrılara ibadet edildiğini, çünkü tüm görüntülerin tek olduğunu varsayarlar. Krişna’nın inanları gibi en yüksek onurlu tek tanrıya ibadet edenler ise, diğer Tanrıları onun yardımcısı olan Deva olarak kabul ederler. Hinduizm’de Tanrılara resimlerle ve heykellerle ibadet etmek çok yaygındır; fakat buna rağmen Hindu’ların çoğu bu biçimlere tapıldığını reddeder.

Hinduizm türleri

iuuq_NV_00cjmhjcbol_SL_ul0xpseqsftt0xq_NK_dpoufou0vqmpbet031220190btupnj_NK_ijoevj_AP_n_SL_kqh

Hindolog Axel Michaels, Hindu dinlerini üçe ayırmıştır. “Brahman Sanskrit Hinduizm”, “Hindu Halk veya Kabile Dinleri” ve “Tarikat-Cemaatlerin Dinleri” olarak ayrılan bu türlerin her biri genel kabul görmemektedir.

Brahman Sanskrit Hinduizm’i

Bir kısmı çok Tanrılı, bir kısmı tek Tanrılı olan, yoğun ibadet merasimleri yapan Brahman Rahiplerinin dinidir. Veda’lar, otorite olarak kabul edilmektedir. Bu din, Hinduizm ile ilgili yapılan tüm araştırmalarda ön plandadır ve halk arasında en çok saygı gören dindir.

Hindu halk ve Kabile dinleri

Yerel ve genel sınıflandırmayı aşan bayramları ve çeşitleri ibadet türleri olan, ayrıca sözlü gelenekleri, halk diliyle yazılmış eserleri bulunan, çok Tanrılı ve kısmen Animistik (tüm varlıkların, doğal nesnelerin canlı bir ruhu olduğuna inanılan düşünce) dinlerdir. Bu dinlerin kendi rahipleri ve taptıkları yerel Tanrıları, insanları etkisi altına aldığına inandıkları ve tanrılaştırdıkları ruhları ve kahramanları vardır. İbadet türleri Brahman Sanskrit Hinduizm’inden karışıktır.

Tarikat ve cemaatlerin dinleri

Vishnuitisch: Srivaishnava, Pancharatra, Ramanandi, Naga, Tyagi vb…

Shivaitisch: Dashanami, Natha, Pashupata, Aghori.

Synkretistisch: Smarta, Arya Samaj, Brahmo Samaj, Ramakrishna ve Vivekananda vb…

Misyoner Guru Dinleri: Sathya Sai Baba, Mata Amritanandamayi, Maharishi Mahesh Yogi vb.

Hint Teolojisi

Bazı Hindu akımları en yüce Tanrı anlamına gelen Işvara’ya inanırlar. Bazıları da onu Deva olarak adlandırır. Onlar ayrıca bu kavramı Işvara ve insan arasında bulunan Tanrı, yarı Tanrı, Melek, göksel varlıklar veya Ruh olarak da kullanırlar. En üstün evrensel ruh anlamına gelen Brahman Hinduizm’deki en önemli kavramlardan biridir.

Brahman, tasvir edilemeyen, her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, bedensiz, cisimsiz, her yerde olan, ilk, sonsuz ve asıl olan, mutlak tükenmez güçtür. Başlangıcı ve sonu olmayan, tüm evrende var olduğu bilinen tüm kaynakları ve maddeleri; akla mantığa sığmayan ya da mantıklı olan her şeyi, sebepleriyle kapsayan güçtür. Upanişad’lar onu; evrenin bölünemez sonsuz özü, her şeyin içinde ve herkeste var olan güç olarak tanımlarlar. Bu insani tasviri olmayan Tanrı, Bhagavad Gita örneğinde olduğu gibi kişisel bir tanrı şeklinde tasvir edilerek tamamlanır ve görüntüyle kişiselleştirilerek bu Tanrı’yı temsil eder. Burada kişiselleştirilen tanrı Işvara ya da yüce Pruşa, görünen dünyanın üstündeki hareketsiz duran Brahman’ı betimler.

Advaita Vedanta’ya göre insanın varoluş özü Brahman’la aynıdır. Bu öze ise Atman denir. Bu özdeşliği esasında her insan fark edebilir. Advaita Vedanta M.S 788-820 yıllarında Şankara öğretisiyle bu doktrini bütünleştirmeyi amaçlar ve dünyanın görüntüsünü, (bir hayal, bir aldanmadan ibaret olduğunu dile getiren kavram) Maya olarak tanımlar. Var olan her şey Tanrının bir parçasıdır düşüncesinin tersine, Ramanuja’nın Vishishtadvaita öğretisine göre, kişisel ruh ve Tanrı arasında niteliksel bir fark vardır.

Bir diğer tarafta ise, Madhva’nın (Düalizm) dualistik Vedanta felsefesindeki ruh ve Tanrı arsındaki keskin farklılıklar vardır.

Kaynak

Hindu aile yapısı

Normalde, geleneksel aile yapsında, aile reisi babadır. Para işleri, evlilik gibi tüm önemli konularda baba karar verir. Geleneksel hint aile yapısında, anne – erkek çocuk bağı çok sıkıdır. Çoğu zaman, erkek çocuk evlendiğinde, -evde kalacak yer olduğu takdirde- eşi ile ebeveynlerinin evinde yaşar. Kız çocuklarında ise durum farklıdır ve onlar evlendikleri erkekle yaşamak üzere evden ayrılır. Bu durum genç eş için kolay değildir; çünkü evlenip gittiği ailede çocuğu olana kadar, çok az hakka sahiptir. Özellikle de erkek çocuğu olduğu zaman, ailedeki konumu düzelir. Büyük kadınlar adıyla anılan kaynanaların çok ciddi konumları ve belli otoriteleri vardır. Evlenmemiş kadınların Hindu geleneklerinde sosyal yeri yoktur. Bekâr kadınlar, Hindistan’da genelde tek başlarına kalmazlar, ebeveynlerinin evinde yaşarlar. Eşler arasındaki ilişki ilk olarak yararcı, faydacı, bir yaklaşımdır. Görücü usulü evliliklerde, aile, eğitim ve konum gibi özelliklerin uygunluğu doğrultusunda eş aranmaktadır. Hindistan’da “Aşk sonra gelir” denir. Bu şu benzetmeyle de somutlaştırılır: bir tencere su gibi, tencereyi önce ocağa koyarsın, daha sonra pişer. Aşk evlilikleri de günümüzde gittikçe artmaktadır. Dört adımda yaşam modeli ise ideal olandır; buna göre okul yaşamından sonra bir aile kurmak, ilk çocuğun doğumunun öncesinde kendi hayatlarını yaşamak, içinden gelen dini vecibeleri yerine getirmek ve son olarak kendini kurtuluşa, huzura adamak en ideal yaşam biçimidir.

Hinduizm’de kadının yeri ve önemi

Hinduizm’de kadının rolü, yüzyıllardır, hatta binlerce yıldır sürekli bir gelişme göstermektedir. Farklı Hindu kültürleri ve değişen yaşam koşullarıyla birlikte, kadının önemi de artmaktadır. Bazı kanun koyucular tarafından, kadınların kutsal Veda’ları okuması yasaklanmasına karşın; Rigveda’da yer alan bazı ilahiler kadınlar tarafından yazılmıştır. “Brhadaranyaka Upanishad”da Vachaknu Gargi ve Yajnavalkya tarafından eğitilen kızlarla ilgili bir diyalog da mevcuttur. Svayamvara geleneği, kelime anlamı “kendi kendine seçme”, bu zamanlarda başlamıştır. Yani, kraliyet sarayındaki kadınlar, sıradan biriyle değil, damat adaylığı söz konusu olan birini kendileri seçerek evlenmişlerdir.

Ana törenlerinden biri olan Upanayana, (ergenliğe adım atan gence yapılan dini tören) önceleri sadece erkek tarafında ya da üst sınıf kastlarda yapılırdı. Dvijati’ler tarafından yapılan dini tören, “ikinci kez doğum”u simgeler. Doğal doğumdan sonraki, Upanayana töreni kültürel geleneğe göre, yeniden doğumu temsil eder.

Hint mitolojisinde büyük önem taşıyan bir destan Ramayana’da, Vişnu’nun avatar’larından biri olan Rama’nın eşi Sita, Hindu’lar için çok önemli bir kadın örneğidir. Fedakâr eş Sita, günümüzde de hala ideal eş değerini taşır. Modern hint edebiyatında ve hint feminizminde Sita önemli bir kadın modelidir.

Bir taraftan bugünün modern kadını bakış açısıyla değerlendildiğinde, Hindu geleneklerinin, kadınlarına tüm hakları verdiği pek söylenemezken; diğer taraftan Profesör H. H. Wilson’a göre kadınlar daha önce hiçbir zaman, eski çağdan kalan uluslar gibi örneğin Hindu’ların kadınlara verdiği değer gibi, bir kıymet görmemiştir.

Annelik

Hinduizm’de kadının en önemli görevi anneliktir. Hamilelikten doğuma kadar, her aşamada çocuğun ve annenin bedensel ve ruhsal sağlığının korunması için kutsama seremonileri yapılır. Önceleri kadınlar daha çok erkek çocuk istemiştir; çünkü erkek çocuk tüm ailenin devamlılığının güvencesi, garantisidir. Hindu’lar genelde kız çocuğu sahibi olmak istemezler, günümüzde de bazı ailelerde kız çocuğu bir yük, yükümlülük gibi görülmektedir. Çünkü kızların evlenmelerinde çeyiz hazırlığı yapmak zorundadırlar ve birden çok kızı olan aileler için çeyiz masraflarının aileyi fakirleştirdiğini düşünürler. Bu sorunla birlikte, kız çocuk cenininin kürtajla alınması artmıştır. Buna rağmen, özellikle şehirde yaşayan birçok modern Hindu’lar arasında, kız çocuklarının, ebeveynleri yaşlandığı zaman onlara bakacağı düşüncesi, gittikçe artmaktadır