Hitit ekonomisinin temelinde toprağa bağlı üretim, yani tarım ve hayvancılık vardı r. Hitit devletinde toprak üçe ayrılır: en büyük grubu, saraya ait olanlar oluşturmaktadır. Bu topraklara, devlet için bazı görevleri yerine getirerek sahip olunması mümkündü. ikinci toprak grubu tapınağa ait olanlar oluşturmaktadır. Üçüncü grup ise, şahsa ait topraklardır. Bu toprakların oldukça az olduğu, yine yazılı kaynaklardan bilinmektedir. Görüldüğü gibi, devlet, kamu arazisine hâkimdi, onu düzenleyebilir ve satabilirdi. Halkın büyük bir kısmı çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşırdı. Çiftçiler, aslında tam anlamıyla bağımsız hareket edememekte ve devlet için bazı angaryaları yerine getirmektedir. Bir bağımsız çiftçi dört gün kendisi için, dört gün kendi tarlasına yakın olan bir tımar arazisi için çalışırdı. Bu bağımsız çiftçilerin yanı sıra bir de tapınak ve saray arazisinde sürekli çalışan işçiler vardı. Hayvancılık sayesinde et, süt, deri ve yün üretiminin gerçekleşmesi sağlanıyordu. Ülkedeki hayvan varlığının çokluğu, bir zenginlik kaynağı sayılıyordu. Bu bakımdan kralların yaptığı başarılı askeri seferler sonunda elde edilen ganimet içinde sığır ve koyunların sayısı da bildiriliyordu. Hititler bundan başka özellikle askeri alanda kullanmak üzere at yetiştiriyorlardı.
Tapınaklar, sahip olduğu büyük tarım arazisinin yanı sıra çalıştırdığı çeşitli becerileri olan işçi ve zanaatkârlar sayesinde önemli bir ekonomik güce ulaşmıştı. Bunun da en iyi göstergesi, Hattuşa’da Büyük Tapınak olarak adlandırılan yapının çevresinde yer alan, ekonomik faaliyetler için ayrılmış mekânlardır. Büyük Tapınağı oluşturan yapı kompleksi, asıl kutsal yapı ve bunu çevreleyen seksenden fazla dar ve uzun odalar halinde depo ve atölye mekânlarından meydana gelir. Bu yapılarda ortaya çıkartılmış maden ve başka küçük buluntular ile yazılı belgelerin içeriği, bu mekânlarda zanaatkâr ve esnaşarın konumlandığını gösterir.
1906 yılından beri Hattuşa’da yürütülen kazılar sonucunda on binlerce çiviyazı lı tablet gün ışığına çıkarılmıştır. Yazılı belgelerin bolluğuna rağmen, ekonomi ve ticaret hakkında pek az yazılı kaynak bulunmuştur. Özellikle ticarete ilişkin metinlerin az olması, araştırmacıların ilgisini çekmiş ve bu soruna bir neden aramalarına yol açmıştır. En sık önerilen nedenlerinden biri, ticaretin devletin tekelinde olmasıdır. Hititler döneminde uzun mesafeli ticaret oldukça canlı, tüm Akdeniz ve çevre bölgelerini kapsayan bir ticarettir. Bu ticaret ağı içinde, özellikle coğraş konumlarından dolayı, bazı merkezler öne çıkmış ve zenginleşmişti. Bu kentler arasında öncelikli olarak Ugarit (Ras şamra), Ura (Mersin-Kızkalesi), Halep, Alaşiya (Kıbrıs), Alalah, Troia ve Mikenai sayılabilir.