İslam ve Yahudilik
Müslümanların hakimiyeti altındaki Yahudilerin tarihi ile İslam ve antisemitizm
İslam ve Yahudilik arasında karmaşık bir ilişki bulunmaktadır. Geleneksel olarak, İslam topraklarında zımmi statüsünde yaşayan Yahudilerin dinlerini uygulamalarına ve kendi iç meselelerini yönetmelerine, çeşitli koşullar çerçevesinde izin veriliyordu. Müslümanlara cizye (her özgür yetişkin gayrımüslüm erkekten alınan vergi) ödemek zorundaydılar. İslami yönetim altında, zımmiler düşük bir statüye sahiptiler. Silah taşımalarının ve Müslümanları ilgilendiren davalarda şahitlik etmelerinin yasaklanması gibi çok sayıda sosyal ve yasal engelleri vardı. Ancak bu engellerin büyük bölümü sembolikti. En onur kırıcı olanı ise, Kuran’a ya da hadislere dayanmayan ancak Ortaçağ başlarında Bağdat’ta ortaya çıkan ve son derece düzensiz bir şekilde uygulanan ayırt edici kıyafet giyme zorunluluğuydu. Yahudiler dinleri yüzünden öldürülme ya da sürülme veya zorla din değiştirmeleri yönünde baskı ile nadiren karşılaşmışlar, çoğunlukla da ikamet ve meslek tercihlerinde serbest olmuşlardır.Nitekim, Emeviler ve Abbasilerin yönetimi altında 712-1066 yılları arası dönem İspanya’daki Yahudi kültürünün altın çağı olarak adlandırılır. Yahudilere yönelik katliamların en önemli örneklerinden biri, 12. yüzyıl Endülüs’ünde Muvahhid hanedanının hükümdarları tarafından Yahudilerin öldürülmesi ya da din değiştirmeye zorlanmasıdır. İkamet ettikleri yeri seçme özgürlüklerinin ellerinden alındığı örneklerin başında ise, Yahudilerin 15. yüzyıldan başlayarak, özellikle de 19. yüzyıl başlarından itibaren Fas’ta mellah adı verilen duvarlarla çevirili mahallelerde yaşamaya zorlanmasıdır.
Hizbullah ve Hamas gibi Arap-İslami hareketlerin propragandasında, İran İslam Cumhuriyeti’nin çeşitli kurumları tarafından yapılan çeşitli açıklamalarda ve Refah Partisi’ne yakın gazete ve diğer yayınlarda standart antisemitik temalar yaygın olarak kullanılmaktadır.
Yahudiliği içine alan sinkretik hareketler
Yahudilikten unsurları diğer dinlerinkilerle birleştiren bazı örgütlenmeler de bulunmaktadır. Bunların en tanınmışı, çoğunlukla Yahudi olmayanların yanı sıra bazı etnik Yahudilerin de üyeleri arasında bulunduğu, Yahudileri Hıristiyanlığa çekmek amacıyla başlatılan, Mesihçi Yahudilik adlı Hıristiyan hareketidir. Mesihçi Yahudilik, tarihi olarak neredeyse tamamen İsa’nın ikinci defa gelmesi için Yahudilerin İsa’yı mesih olarak kabul etmesi gerektiği inancını savunan Hıristiyan Evanjelist örgütler tarafından maddi olarak desteklenmiştir. Bu gruplar, tipik olarak Hıristiyan teolojisini ve Kristoloji’yi Yahudi dini uygulamalarından oluşan ince bir cila ile bir araya getirirler. Bu gruplar arasından en tartışmalı olanı, ABD’nin büyük şehirlerinde sayısız misyonerlik kampanyaları ile etnik Yahudileri aktif şekilde Hıristiyanlığa çekmeye çalışan, İsa için Yahudiler’dir.
Sinkretizmin diğer örnekleri arasında, Mesihçi Yahudilik gibi, pagan veya Vika inançlarını Yahudiliğin bazı uygulamaları ile bir araya getiren gevşek örgütlenmiş az sayıda Yahudinin oluşturduğu Judeo-Paganlar da vardır. Bir diğer gevşek örgütlü grup olan Yahudi Budistler ise, inançlarında Asya ruhaniliğine de yer verirler; bazı Yenilenmeci Yahudiler ise rahatça ve açık bir şekilde Budizm, Sufizm, Kızılderili dini ve diğer dinlerden de unsurları almaktadır.
Yahudilikteki mistik Kabbala uygulaması, Kabbala Merkezi’nin temsil ettiği bir hareket doğurmuştur. Merkezde, çeşitli dinlerden öğretmenler görev almaktadır.
T.C. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi Öğretim Programında Musevilik
Yahudilik’te ahiret inancı tarihi bir gelişme izlemiştir. Tevrat’ın bazı bölümlerinde ahiret inancına dair ipuçları bulunmaktadır. Bazı dinler tarihçilerine göre, yeniden dirilme ile ilgili metinler günümüze kadar ulaşmadığı için Yahudiler bu tür inançları Babil Sürgünü sırasında İran’dan almışlardır.
Babil Sürgünü öncesi Yahudilik’te iyi, kötü, ölen bütün insanlar “Şeol” adı verilen bir yere gidecekler, orada üzüntülü bir şekilde varlıklarını sürdürecekler, ruhları da mezarda kalacaktır. Yahudilik’te ahiret inancı konusunda, daha sonraki dönemlerde birtakım gelişmeler olmuş, yeniden dirilme, yargılanma, sonsuz yaşam, cennet, cehennem gibi inançlar ortaya çıkmıştır. Yahudilik’teki cennet (Gan Eden), cehennem (Geinam), hüküm günü vb. ilgili emirleri Talmud açıklamıştır. Yahudilerin, Müslümanlık ve Hıristiyanlık’ta olduğu gibi belli başlı iman esaslarına kavuşmaları filozof Rabbi Moşe ben Maymon (Maymonides, 1135-1204)’le mümkün olabilmiştir. O’nun meydana getirdiği günümüze ulaşan 13 Maddelik İnanç Esasları şudur;
Tanrı var olan her şeyi yaratıcısıdır.
Tanrı birdir.
Tanrının bedeni yoktur, hiçbir şekilde tasvir edilemez.
Tanrının başlangıcı ve sonu yoktur.
Yalnız Tanrı’ya dua edilmelidir.
Peygamberlerin bütün sözleri doğrudur.
Musa, bütün peygamberlerin en büyüğüdür.
Elimizdeki Tora, Tanrı tarafından Musa’ya verilen ve günümüze kadar değiştirilmeden gelen kitabın aynıdır.
Dinimiz ilahî bir dindir.
Tanrı, insanların bütün hareket ve düşüncelerini bilir.
Tanrı, emirlerine uyanları mükafatlandırır, uymayanları eğer tövbe etmezlerse cezalandırır.
Tanrı gecikmiş olsa da Mesih’i gönderecektir.
Ruhumuz ölümsüzdür. Tanrı dilediğinde ölüleri diriltecektir.
Yahudiler ibadetlerini sinagoglarda (Bet Kneset) yaparlar. Sinagoglar’da rulo halinde el yazması Tevrat tomarlarının konulduğu, Ehal HaKodeş adı verilen, Doğu’ya (Mizrah) yönelik kutsal bir bölme vardır. Sinagoglarda Yedi Kollu Şamdan (Menora) da bulunur. Bundan ayrı olarak Kral Davud’un mührü kabul edilen iki üçgenden meydana gelmiş Magen David denilen altı köşeli bir yıldız da vardır.
Yahudiler sinagoglarda Tevrat’tan bazı parçaları sesli bir şeklide okurken bazı bölümler ise sessiz okunur. Tevrat rulolarının kılıfından çıkarılarak hazan tarafından okunması, ibadetin en önemli anıdır. Yahudilkte sinagog dışında evlerde de ibadet edilebilir ancak cemaat ile ibadet daha makbul sayılır.
Musevi evlerinin giriş kapılarının ve tuvalet banyo hariç her kapısının sağ pervazında “Mezuza” denilen, rulo haline getirilmiş Tevrat’tan cümlelerinin yazılı olduğu kutucuklar çakılıdır. Eve giriş çıkışta Yahudiler bu kutucuğa dokunarak parmaklarını öperler. İbadet, Doğu yönüne yönelerek yapılır. Başa Kipa, adı verilen takke takılır, erkekler her sabah sırtlarına beyaz renkte ve mavi çizgileri olan dua şalı Tallit giyerler. Kadınların ibadete katılma mecburiyeti yoktur, ancak başları örtülü olarak ibadete katılabilirler.
Yahudi dininde ibadet esasını ilâhiler oluşturur. İbadet sırasında okunan bazı kalıplaşmış dua ve ilâhiler vardır. Dua, dindar Yahudinin yaşamında önemli bir yer işgal eder. Yahudilikte ibadet günlük ve haftalık olmak üzere ikiye ayrılır. Günlük ibadet sabah, öğle ve akşam yapılır. Haftalık ibadet ise Cumartesi (Şabat) günü havra (sinagog)’da yapılır.
Yahudiler sabah ayininde bir dua şalı (Tallit) kuşanırlar. Bayram ve Cumartesi günleri dışında sabah ayininde, sol pazu (Solaklar sağ pazuya) ile alına içinde Tora’dan bölümlerin bulunduğu küçük kutucukların takılı olduğu birer dua kayışı Tefilin bağlanır. Dualar ayakta, oturarak vücudu sallayarak ve bazen öne hafifçe eğilerek okunur. Toplu dualar 13 yaşına girmiş en az 10 erkeğin (Minyan) iştirakiyle yapılır.
Cumartesi ibadeti, cuma akşamı güneşin batmasıyla başlar, cumartesi akşamı güneşin batışından sonra sona erer. Bu ibadet sinagogda yapılır. Bu maksatla cumartesi günü ateş yakmak, çalışmak, taşıt kullanmak vb. yasaktır.
Musevîlik’te Tanrının adını telaffuz etmek günah sayıldığından YHWH ismi yerine Elohim, Şaday, Adonay gibi isimler kullanılır hatta bunların da yerine Haşem yani “İsim” kullanılır. Yehova, Musevîlerin millî ve hâkim bir Tanrısı’dır. İnsan da O’nun kulu durumundadır. İnançlarına göre Yehova sadece İsrâiloğulları’na şefaat eden, kıskanç bir Tanrı’dır. İsrâiloğulları yabancı bir ülkede de O’nun tarafından korunacaktır. O, İbrahim, İshak ve Yakub’un Tanrısı’dır.