Robert A. Day
Bir meramı veya havadisi bir başkasına aktarmak, ilk bakışta çok basit ve özel bir eğitim Gerektirmeden yapılabilecek bir iş gibi gözükür. Bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu, ben en çarpıcı bir şekilde, beş yaşındaki oğlum babaannesiyle telefonda konuşurken gördüm: Parmağıyla duvarda birbirinin üstünde duran Bremen mızıkacılarının resmini göstererek “Bak, Babaanne, onlar var ya, artık Bremen’e gitmeyecekler, ormanda buldukları evde oturacaklar, çünkü hırsızlar kaçtı” diyordu. Bunu yaparken, telefon hattının öbür ucunda olan babaannesinin duvardaki resmi görmesine imkan olmadığını, kendisinin hangi konudan bahsettiğini bu söylediklerinden çıkarmasının zor olacağını, hırsızlarla evin ne ilişkisi olduğundan habersiz olduğunu düşünemiyordu, Babaannesine bu konuda hazırlayıcı temel bilgi vermediği gibi, takdim şekli de babaannesinin onun neyi gösterdiğini bilmesine engel teşkil ediyordu. Bu meram ve havadis tebliğindeki güçlüğün bir başka tezahürünü üniversitede yaptığım yazılı imtihanlarda her yıl görüyorum. İmtihan kağıdı sahibinin yazdığı bazı cümle ve kelimelerden, sorunun cevabını belki bilebileceğini, ancak bunu yazdıklarından çıkarmanın mümkün olmadığını tesbit ettikten sonra, kendisini çağırıp konuştuğumda; bazan cevabı bildiği halde, ifadede güçlük çekmiş olduğunu görüyoruın. Nihayet, muhtelif düzeylerde jeolog, coğrafyacı veya jeofizikçi olarak araştırma yapan meslektaşlarıma yaptıkları araştırmaları uluslararası düzeyde niçin duyurmadıklarını sorduğumda, aldığım en yaygın cevap, “biz işte bunu yazamıyoruz” oluyor. “Niçin yazamıyorsunuz?” sorusuna ise hiç tatminkar bir cevap alabildiğimi hatırlamıyorum.
Bilimsel araştırmanın gayesi yayındır
Yazarın Önsözü
Görünen o ki, bilim adamı, tam şimdi söyleyecek bir şeyi olan ve bunu nasıl söyleyeceğini de bilmeyen yegane kişidir. Sir James Barrie
Bilimsel araştırmanın gayesi yayındır. Doktora öğrencisi olarak başlayan bilim adamları esas olarak, ne laboratuvar işlerindeki akıl ve çabukluklarıyla ne de genel veya özel bilimsel konulardaki yetenekleriyle ölçülürler. Sempatiklikleri veya zekalarıyla hiç değil. Onlar, yayınlarıyla değerlendirilir ve bilinirler; veya bilinmeden kalırlar. Böylece, bilimsel araştırmacı sadece bilim yapmakla kalmamalı, aynı zamanda bilimi yazmalıdır. Kötü yazım, iyi bilimin yayımlanmasını engelleyebilir veya geciktirebilir. Çoğunlukla da böyle olur. Maalesef, bilim adamının eğitimi çoğu zaman bilimin teknik yönlerine öylesine ağırlık vermektedir ki iletişim sanatı ihmal edilir veya görmezden gelinir.
Kısaca,
Birçok iyi bilim adamı kötü “yazar”dır. Hatta, kesin birşey vardır ki, bilim adamı yazmayı sevmez. Charles Darwin’in dediği gibi “Doğa bilimcinin yaşamı, o sadece gözlemek zorunda olup asla yazmak zorunda kalmasaydı, mutlu bir yaşam olurdu” (Trelease’den aktarma ).
Çift yayın suçlusu olmak veya başkalarından bahsetmeden çalışmalarını kullanmak; bilimsel ahlakın, kişinin meslektaşlarınca affedilmez olarak kabul eden bir bozulma türüdür. Bu nedenle, bilimsel makaleye neyin girip neyin girmeyeceğinin kesin tanımı büyük önem taşır.
Yazarın Teşekkürü
İnsanların çoğu için teşekkür, sadece daha büyük yardımlar için gizli bir umuttur.
Duc de La Rochefoucauld
Bölüm 1
Bilimsel Yazım Nedir?
Stilin, uyumun, zerafetin ve iyi ritmin güzelliği, basit oluşuna bağlıdır. Plato
AÇIKLIK GEREKSİNİMİ
Bilimsel yazım nedir? Bilimsel yazımın anahtarının açıklık olduğuna inanıyorum. Başarılı bir bilimsel deneyim, açık bir zihnin açıkça ortaya konmuş bir problemi ele alarak, açıkça belirtilmiş sonuçlar üretmesinin bir neticesidir. İdeal olarak, açıklığın her çeşit iletişimin bir karakteristiği olması gerekir. Fakat, herhangi bir şey ilk defa söylendiği zaman, açıklık esastır.
SİNYALLERİ ALMAK
Kuşkusuz çok kişi şu soruyu duymuştur. Eğer ormanda bir ağaç devrilirse ve orada bu devrilmeyi duyacak hiç kimse yoksa, bir ses yapar mı? Doğru cevap “hayır”dır. Benzer olarak, bilimsel iletişim de iki yönlü bir işlemdir. Tıpkı, algılanmadıkça faydasız olan herhangi bir sinyal gibi, yayımlanmış bir bilimsel makale de (sinyal) amaçlanan okuyucu kitlesi tarafından hem okunup hem de anlaşılmadıkça faydasızdır. Eğer “ses” analojisini ses olarak kabul edersek, bilim aksiyomunu tekrar şöyle ortaya koyabiliriz: Bilimsel bir deney, sonuçlar yayımlanıp anlaşılmadıkça tamamlanmış değildir. Yayımlanan makale anlaşılmadıkça “basınç dalgalarından” başka bir şey değildir. Ne yazık ki, pek çok bilimsel makale ormanda sessizce devrilmektedir.
SİNYALLERİ ANLAMAK
Bilimsel yazım, alıcıya açık bir sinyalin iletilmesidir. Sinyalin kelimeleri, mümkün olduğu kadar açık, basit ve iyi sıralanmış olmalıdır. Bilimsel yazımda süslemeye yer de gerek de yoktur. Bilim en basit şekliyle, belli anlamları olan kelimelerden başka herhangi birşeyle iletişim kurulamayacak kadar çok önemlidir. Ve açık belli anlamlar sadece yazarın meslektaşlarına değil, fakat aynı zamanda mesleğe yeni girmekte olan öğrencilere, kendi dar konuları dışında okuyan bilim adamlarına ve özellikle de ana dili İngilizce’den başka olan okurlara (bugünkü okurların çoğu) hitabetmelidir. Birçok yazı türü eğlenmek için yapılanmıştır. Bilimsel yazımın değişik bir amacı vardır: yeni bilimsel buluşları iletmek. Bilimsel yazı mümkün olduğunca açık ve basit olmalıdır.
BİLİMSEL MAKALENİN DİLİ
Eğer bilimsel bilgi, hiç değilse herhangi bir bilgi kadar önemliyse; etkin, açık ve belli anlamı olan kelimelerle ifade edilmelidir. Bu nedenle bilim adamı, bu çabada başarılı olmak için kültürlü olmalıdır.
Bölüm 2
Bilimsel Yazımın Kökeni
Bilimin ayıklamaya çalıştığını, sanat kışkırtma yolunu arar- biri için ölümcül olan gizem, diğeri için yaşamsaldır. John Fowles
1455 yılında 42 satırlık İncili’ni matbaada basan Gutenberg’e verir. Gutenberg’in buluşu hemen etkin bir şekilde bütün Avrupa’da kullanıma koyuldu. 1500 yılına kadar binlerce kitabın binlerce kopyası (“incunabula” denen) basıldı. O zaman, metodoloji önemli hale geldi. Çoğu, anında üretmeye fanatik biçimde inanan eleştirmenlerini susturmak için Pasteur, deneylerini en ince ayrıntısına kadar anlatmayı gerekli gördü. Mantıklı ölçüde sorumluluk duygusu olan meslektaşları Pasteur’ün deneylerini tekrarlayabildiklerinden deneylerin tekrarlanabilirliği, bilim felsefesinin temel doktrini oldu ve ayrık bir yöntemler kısmı, önemli ölçüde yapılanmış IMRAD formatına yol açtı (IMRAD, Introduction-Giriş, Methods-Yöntemler, Results-Sonuçlar and Discussion-Tartışma’nın baş harflerinden oluşan akronimdir).
Koch ve Pasteur’ün çalışmalarını, 1900’lerin ilk yıllarında Paul Ehrlich’in çalışması ve 1930’larda Gerhard Domagh’ın (sulfa ilaçlar) çalışması izledi. II. Dünya savaşı, penisilin’in gelişmesini ortaya çıkardı (ilk olarak Alexander Fleming tarafından 1929’da tanıtılmıştır). Streptomisin 1944’te tanıtıldı ve II. Dünya savaşından hemen sonra, “mucize ilaçlar” için delice fakat harika araştırmalar, tetrasiklinler ve düzinelerle diğer antibiyotikleri yarattı. Böylece bu gelişmeler; verem, difteri, sıtma, tifo ve (aşı yoluyla) çocuk felci gibi salgınların yok olmasıyla sonuçlandı. Para, bilim üretti. Ve bilim, makaleler. Dağlarcasını! Sonuç, mevcut dergiler (ve birçok yenisi) üzerinde güçlü bir baskıydı. Dergi editörleri, başka nedenle olmasa bile kendilerini savunmak için metinlerin iyi düzenlenmiş ve sıkıştırılarak yazılmış olmasını talebetmeye başladılar. Dergideki sayfalar, tekrar ve lafla harcanamayacak kadar değerli oldu. 19. Yüzyılın sonlarından beri ağır ağır ilerlemekte olan IMRAD formatı, araştırma dergilerinde hemen hemen evrensel bir kullanım alanı buldu.
Hangi problem incelendi? Cevap: Introduction=Giriş.
Problem nasıl incelendi? Cevap: Methods= Yöntemler. Neler bulundu? Cevap:
Results=Sonuçlar. Bunlar ne anlam taşır? Cevap: Discussion=Tartışma.
Bölüm 3
Bilimsel Makale Nedir?
Yayınsız bilim ölüdür. Gerard Piel
BİLİMSEL MAKALENİN TANIMI
Bilimsel makale, özgün araştırma sonuçlarını tanımlayan, yazılmış ve basılmış rapordur. Fakat bu kısa tanım; bilimsel makalenin belli bir biçimde yazılmış olması ve üç yüzyıl boyunca geliştirilmiş gelenekler, editör uygulamaları, bilimsel ahlak ve basım-yayım etkileşimiyle tanımlanan belli bir biçimde yayımlanması gereğine dikkat çekilerek nitelenmelidir. öğrenciler, yazarlar, editörler ve bütün ilgililer için bilimsel makale “nedir? ne değildir?” çok önemlidir. Bu tanımın, gerçekten ne anlama geldiğini görmek için bütünüyle incelemekte yarar vardır. temel yayın (i) özgün araştırma sonuçlarının ilk yayını olan (ii) yazarın meslektaşlarının deneyleri tekrarlayabilecekleri ve sonuçları irdeleyebilecekleri forma sahip ve (iii) dergide veya başka bir kaynak belgesinde bilimsel toplum içinde hemen ulaşılabilir olan yayındır. Bu tanımı anlamak için yine de, önemli bir ihtar ilave etmeliyiz. Tanımın, yazarın “meslektaşlarına” atfedilen kısmı, yayın öncesi meslektaş değerlendirmesi anlamında kabul edilir. Böylece tanım olarak bilimsel makaleler, meslektaş değerlendirmesi yapılan yayın organlarında yayımlananlardır. İlk olarak; yazarlar, editörler ve yayımcıların temel yayını tanımlamadaki isteksizlikleri nedeniyle veya yapamadıkları için, bilim topluluğunun tümü uzun süre, etkin olmayan pahalı bir bilimsel iletişim sistemi ile çalıştı. Sonuçta yayınların çoğu toplantı özetlerinde, anlaşılmaz konferans bildirilerinde, devlet belgelerinde kaldı veya dağıtımı çok az olan kitap ve dergilere gömüldü. Eğer öğrenci veya yetişmekte olan bilim adamı (ve hatta, halen çok sayıda makale yayımlamış bilim adamlarının bazıları) bu tanımın önemini tam anlamıyla kavrarsa, yazma işinin önemli ölçüde kolaylaşması gerekir. Karışıklık, şekillenmemiş işlerin sonucudur. Kolay iş, tanı olarak ne yapılması ve hangi sırada yapılması gerektiğini bildiğiniz iştir.
BİLİMSEL MAKALENİN DÜZENLENMESİ
Geçerli yayının gereklerini karşılayacak şekilde düzenlenmiş makale, bilimsel makaledir. O, önemli ölçüde şekillendirilmiş, ayrık ve açıkça belirli, birleşen parçalardan oluşur veya oluşmalıdır. Birleşen kısımların, temel bilimlerde en yaygın isimlendirilmesi:
Introduction-Giriş,
Methods-Yöntemler,
Results-Sonuçlar and
Discussion-Tartışma
(ve böylece akronim IMRAD)’dır.
Bölüm 4
Başlık Nasıl Hazırlanır?
İlk izlenimler güçlü izlenimlerdir; bu nedenle, bir başlığın iyi tasarlanması ve sınırlar izin verdiği ölçüde, ne gelmekte olduğunun tam ve kesin göstergesi olması gerekir. T. Clifford Allbutt
BAŞLIĞIN ÖNEMİ
Bir makale için başlık hazırlarken, yazar çok basit bir gerçeği hatırlarsa iyi eder: Bu başlık binlerce kişi tarafından okunacaktır. Eğer olursa, belki çok az kişi makalenin tümünü okuyacak, fakat pek çoğu ya özgün dergide veya ikincil servislerden (özetlemeler veya dizinler) başlığı okuyacaklardır. Bu nedenle, başlıktaki bütün kelimeler çok dikkatli seçilmeli ve birbiri ile ilişkileri dikkatli kurulmalıdır. Yanlış başlıklardaki belki de en yaygın hata ve anlam bakımından kesinlikle en zarar verici olanı, kelimelerin hatalı sıralanmasıdır. İyi bir başlık nasıl olur? Ben bunu, makalenin içeriğini yeterli ölçüde en az sayıda kelimeler dizisi olarak tanımlıyorum. Hatırlayınız ki, özetleme ve dizin servisleri önemli ölçüde başlığın tam oluşuna dayanırlar. Uygun olmayan şekilde başlık verilmiş bir makale, amaçladığı okuyucu kitlesine asla ulaşamaz ve tamamen kaybolabilir.
BAŞLIK UZUNLUĞU
Bazen başlıklar çok kısadır. Bir makale, Journal of Bacteriology’ye “Brucella Üzerine Çalışmalar” başlığı ile gönderilmişti. Açıktır ki, böyle bir başlık okuyucuya pek yardımcı olamazdı. Çalışma “taxonomic” mi “genetic” mi, “biochemical” mı veya “medical” mıdır? Hiç olmazsa bu kadarını bilmek isterdik. Daha da sık karşılaşılan durumlarda, başlıklar çok uzundur. Tuhaftır ki uzun başlıklar kısalarından daha az anlamlıdır. Bir kuşak öncesinde, bilimde daha az uzmanlaşma olduğu zamanlarda, başlıklar uzun ve özellik belirtmeyen türde olma eğilimindeydi. örneğin, “Bir Obje ile Ortamı veya Objenin Belli Parçaları Arasında Renk-Zıtlığı Üreten Yeni Bir Yolla
Mikroskopik Araştırmaya İlaveler Üzerine” (J.Rheinberg, J.R. Microsc. Soc. 1896: 373). Bu kesinlikle kötü bir başlık izlenimi veriyor. Belki, iyi bir özet olabilir. Daha kabul edilebilir başlık örnekleri:
“Streptomycin’in Mycobacterium Tuberculosis Üzerine Etkisi”
“Streptomycin, Neomycin ve Tetracycline’in Gram-Positive Bacteria Üzerine Etkisi”
“Polyene Antibiotics’in Plant-Pathogenic Bacteria Üzerine Etkisi”
“Mantara Karşı Kullanılan Çeşitli Antibiyotiklerin Candida albicans ve Aspergillus
Fumigatus Üzerine Etkisi”
ETİKET OLARAK BAŞLIK
Makalenin başlığı bir etikettir. Bir cümle değildir. Her zamanki özne, nesne, fiil, düzenlemesiyle oluşan bir cümle olmadığından cümleden daha basittir (veya hiç değilse genellikle daha kısadır), fakat kelimelerin sırası daha da önemli hale gelir. Yine de şimdiye kadar yazarlar (ve editörler) için en iyi kural, başlıklarda kısaltmalardan kaçınmaktır.
Bölüm 5
Yazarlar ve Adresleri Nasıl Sıralanır?
İdar” ve meslek” kıskançlık, imparatorluk kurma ve “yayınla-veya-yok ol!” kuramını kabulleniş, cennetteki yılanların sadece birkaçıdır. Bunlar; endüstri, kontrat, kurumsallık, kuruluş gelenekleri ve düzenlemelerinin zehirli yılanlarıyla birleşerek, profesyonel yazım dünyasının yılan deliğini oluştururlar.
John H. Mitchell
İSİMLERİN SIRASI
Bilimsel makale hazırlamanın en kolay kısmı, ikincil satırların girilmesidir: yazarlar ve adresleri. Bazen! Yazar isimlerinin sırası üzerine her gün yeni bir düello duymadım ama, başka koşullarda aklı başında görünen meslektaşların, sırf kimin isminin hangi sırada olması gerektiği konusunda anlaşamadıkları için birbirinin can düşmanı olduğu olaylar biliyorum.
Bölüm 6
Kısa Özet Nasıl Hazırlanır?
Tanıtıcı bir özet (Abstract-Kısa Özet), metnin içeriğinin paragraf formunda olan şeklidir; okurlar için genel bir haritadır. Michael Alley
TANIM
Kısa Özet’e, makalenin küçültülmüş bir biçimi olarak bakılmalıdır. Kısa Özet (Abstract) makalenin ana kısımlarının (Giriş, Malzeme ve Yöntemler, Sonuçlar, Tartışma) herbirinin kısa bir özetini vermelidir. Houghton’un (25) söylediği gibi “Kısa Özet, dokümandaki bilginin bir özeti olarak tanımlanabilir”. “İyi hazırlanmış bir Kısa Özet, okuyucunun, dokümanın içeriğini kısa zamanda ve hassasiyetle belirlemesine, kendi ilgi alanlarıyla ilişkisini saptamasına ve böylece dokümanı bütünüyle okumaya ihtiyaç duyup duymayacağına karar vermesine imkan verir”
Bölüm 7
Giriş Nasıl Yazılır?
Kötü bir başlangıç, kötü bir son yaratır. Euripides
ÖNERİLEN KURALLAR
Şimdi ön hazırlıklar yolumuzdan çıkmış olarak makalenin kendisine geliyoruz. Başlık ve kısa özetin yeri en başta gelmesine karşın, deneyimli yazarların bunları makaleyi yazdıktan sonra hazırladıklarını söylemeliyim. Fakat siz, yazmayı önerdiğiniz makalenin ana hatlarını ve yaklaşık bir başlığını aklınızda (kağıtta değilse bile) bulundurmalısınız. Ayrıca, makaleyi yazdığınız okurların düzeyini de gözönüne almalısınız. Böylece, hangi terimler ve işlemlerin tanım ve açıklama gerektirdiğini, hangilerinin gerektirmediğini belirlemede bir temeliniz olacaktır. Aksi takdirde, aklınızda açık bir amaç yoksa, bir anda altı değişik doğrultuda yazabilirsiniz.
İyi bir Giriş için önerilen kurallar şöyledir: (i) İlk olarak, araştırılan problemin niteliğini ve kapsamını mümkün olan bütün açıklıkla sunmalıdır. (ii) Okuyucuyu yönlendirmek için ilgili yayınları değerlendirmelidir. (iii) Araştırma yöntemini belirtmelidir. Eğer gerekli görülürse, o yöntemin seçilme nedenleri de açıklanmalıdır. (iv) Araştırmanın ana bulgularını belirtmelidir. (v) Bulguların ortaya çıkardığı ana sonuçları ortaya koymalıdır. Okuyucuyu merak içinde bırakmayın, kanıtların gelişimini izlesin. O. Henry tipi bir sürpriz sonuç iyi bir edebiyat olabilir, fakat bilimsel yöntemin kalıbına uymaz. Son noktayı genişletmeme izin verin. Birçok yazar, özellikle yeni başlamakta olan yazarlar, en önemli buluşlarını makalenin sonuna kadar saklama yanlışını (ve yanlıştır) yaparlar. Aşırı durumlarda, yazarlar bazen önemli buluşlarına, muhtemelen iyi gizlenmiş dramatik bir zirve noktasına ilerlerken gerilim yaratmak umuduyla, Kısa Özet’te yer vermezler. Ancak, deneyimli bilim adamları arasında bu, boş bir hamle olarak nitelendirilir. Aslında, sürpriz sonucu olan problem, okuyucuların sıkıldığı ve daha esası bulamadan çok önce okumaktan vazgeçtiği problemdir. “Bilimsel bir makaleyi okumak, detektif hikayesi okumak gibi değildir. Başlangıçtan itibaren onu uşağın yaptığını bilmek isteriz” (40).
KURALLARIN NEDENLERİ
İyi bir Giriş için ilk üç kuralın, pek çok bilim adamı ve hatta yeni başlayanlar tarafından bile oldukça kabul görmüş olarak, çok az geliştirilmeye ihtiyacı vardır. Bununla beraber, Giriş’in amacının (makaleyi) tanıtmak olduğunu akılda tutmak önemlidir. Bu nedenle, ilk kural (problemin tanımı) en önemlisidir. Ve açıktır ki, eğer problem mantıklı, anlaşılır bir şekilde belirtilmezse okuyucu sizin çözümünüze ilgi duymaz. Okuyucu, makalenizle uğraşsa bile-ki siz problemi anlamlı bir şekilde sunmamışsanız ilgi ihtimali azdır- çözümünüzün parlaklığından etkilenmeyecektir. Bir anlamda, bilimsel makale diğer türdeki yayınlar gibidir. Giriş’te okuyucunun dikkatini çekmek için bir “kanca”nızın olması gerekir. Bu konuyu niçin seçtiniz ve neden önemlidir’?
İkinci ve üçüncü kurallar ilki ile bağlantılıdır. Yapılmış çalışmalar ve yöntemin seçimi öyle bir şekilde sunulmalıdır ki okuyucu problemin ne olduğunu ve sizin çözmek için nasıl hareket ettiğinizi anlamalıdır. Bu üç kural, daha sonra doğal olarak dördüncüye, Giriş’in kapanış noktası olan temel bulgu ve sonuçların belirtilmesine götürür. Problemden çözüme kadar olan bu yol haritası o kadar önemlidir ki, Kısa Özet’te bir miktar tekrarı çoğu zaman istenir.
ATIF VE KISALTMALAR
Eğer çalışmanın Kısa Özet’ini veya ön notunu daha önce yayımladıysanız, Giriş’te bundan (atıf ile) bahsetmeniz gerekir. Eğer çok yakından ilgili makaleler başka bir yerde yayımlanmışsa veya yayımlanmak üzere ise bunu yine Giriş’te, geleneksel olarak son kısmında veya sona doğru söylemelisiniz. Böyle kaynaklar, konuyu araştırmak zorunda olanlar için ilgili literatürü derli toplu tutmaya yardım eder.
Bölüm 8
Malzeme ve Yöntemler Bölümü Nasıl Yazılır?
Bu delilikte belli bir yöntem var. Horace
BÖLÜMÜN AMACI
Makalenin ilk bölümü olan Giriş’te, çalışmada kullanılan yöntemi belirttiniz veya belirtmiş olmanız gerekirdi. Eğer ihtiyaç varsa ayrıca, belli bir yöntemi diğer yöntemlere tercih etme nedenlerinizi savundunuz.
Bölüm 9
Sonuçlar Nasıl Yazılır?
Bilimin büyük trajedisi O güzelim bir hipotezin çirkin bir gerçek tarafından öldürülmesi.T. H. Huxley
SONUÇLARIN İÇERİĞİ
Şimdi makalenin en can alıcı noktasına geldik: Veriler. Makalenin bu kısmına Sonuçlar bölümü denir.
Tahmin edilenin tersine, Sonuçlar bölümüne Malzeme ve Yöntemler bölümünden dikkatsizce çıkardığınız yöntemlerden bahsederek başlamamalısınız.
“Aptal, gerçekleri toplar; akıllı kişi seçer.”
Carl Sagan (43) bunu iyi ifade etmiş: “……… kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir.”
Bölüm 10
Tartışma Nasıl Yazılır?
Bilimsel merak, araştırmacıların, kanıtların geçerliliğini ve ilgili yorumları sorgulamalarını gerektirir ve araştırma böylece ortaya çıkar. Wayne G.Watson
TARTIŞMANIN BİLEŞENLERİ
İyi bir Tartışma’nın temel karakteristikleri nelerdir? Aşağıdaki kurallara dikkat edilirse, ana bileşenlerin kolaylıkla belirleneceğini zannediyorum:
1. Sonuçların gösterdiği ilkeleri, genelleştirmeleri ve ilişkileri sunmaya çalışın. Aklınızda olsun; iyi bir tartışma’da Tartışırsınız Sonuçları tekrarlamazsınız.
2. İstisnalara veya ilgi kurmadıklarınıza, uzlaşma olmayan noktalara işaret edin. Asla, pek uyumlu olmayan verileri çok riskli bir alternatif olan, örtmeye çalışma veya eritme yollarına gitmeyin.
3. Sonuçlarınızın ve yorumlarınızın, evvelce yayımlanmış çalışmalarla nasıl uyum içinde olduğunu (veya zıt olduğunu) gösterin.
4. Utangaç olmayın. Çalışmanızın teorik yönleri yanında, olası pratik uygulamalarını da tartışın.
5. Vardığınız neticeleri mümkün olduğunca açık ifade edin.
6. Kanıtlarınızı her sonuç için özetleyin. Veya, bilge bir bilim adamının söyleyeceği gibi, “Bir %6’lık dışında, asla hiçbir şeyi varsaymayın”.
Tartışma’da, fiilin zamanı geçmiş ve geniş zaman arasında gidip gelmelidir. Başkalarının çalışmaları (yerleşmiş bilgiler) geniş zamanda, fakat sizin kendi sonuçlarınız geçmiş zamanda anlatılmalıdır
Bölüm 11
Teşekkür Nasıl İfade Edilir?
Hayat o kadar kısa değildir ve nezaket için daima yeterli zaman vardır. Ralph Waldo Emerson
Bölüm 12
Kaynaklara Nasıl Atıf Yapılır?
Sayılamayacak kadar çok kaynak içeren metinler, bilimselliğin işareti olmaktan ziyade güvensizliğin göstergesidir. William C. Roberts
İZLENECEK KURALLAR
Kaynaklar kısmında, tıpkı Teşekkür kısmında olduğu gibi izlenecek iki kural vardır. İlki; sadece yayımlanmış olan önemli kaynakları sıralamalısınız. Yayımlanmamış verilere, basındaki makalelere, Kısa Özet’lere, tezlere ve diğer ikincil malzemeye atıflar Kaynaklar’ı veya Atıf Yapılmış Literatür kısmını boşuna doldurmamalıdır. Eğer böyle bir kaynak mutlaka gerekliyse, metne parantez içinde veya dipnotu olarak ilave edilebilir. İkincisi; metni sunmadan önce ve belki tekrar düzeltme sırasında her kaynağı, özgün yayının bütün kısımlarıyla kontrol edin. Eski bir kütüphaneciye göre: Kaynaklar bölümünde başka yerlerde olduğundan çok daha fazla hata yapılır.
Bölüm 13
Etkin Bir Tablo Nasıl Tasarlanır?
Verileri tablo halinde sunmak, bilimsel makalenin kalbi, daha da ötesi, beynidir. Peter Morgan
TABLOLAR NE ZAMAN KULLANILIR?
Tabloların “nasıl”ına geçmeden önce ilk olarak “kullanıp kullanmama” sorununu inceleyelim. Kural olarak, tekrarlı veriler sunmak zorunda kalmadıkça tablo yapmayın. Bu genel kural için iki neden vardır. İlki; en basit şekliyle, sayfalarla veriyi sırf sizin laboratuvar defterinizde bulunduğu için vermek iyi bilim değildir. Sadece örneklerin veya kritik değer niteliğindekilerin verilmesi gerekir. İkincisi, metin ile karşılaştırıldığında tabloların yayınlanma maliyeti çok yüksektir. Bilimsel literatür üretmek ve yayımlamakla uğraşan bizler, maliyeti düşünmek zorundayız.
Bölüm 14
Etkin Gösterilimler Nasıl Hazırlanır?
Bir kitabın yüz sayfada ortaya koyabildiğini, bir resim anında verebilir. Ivan Sergeyevich Turgenev
Bölüm 15
Metin Daktiloda Nasıl Yazılır?
Parlak siyah, uyumlu çalışan
Fırçalanmış, yağlanmış şirin daktilo
Darbeler için hazır bekleyen mürekkep çeşidiyle
Türlü yazılar hazır, kağıt üzerine dökmeye
John Masefield
İYİ HAZIRLANMIŞ BİR METNİN ÖNEMİ
Deneyleri bitirip çalışmayı yazdığınız zaman, metnin son olarak daktiloda yazılması önemli değildir. Çünkü eğer çalışmanız iyi ise, bilimsel ise, yayım için kabul edilecektir. Doğru mu? Bu yanlıştır. Kötü daktilo edilmiş veya kelime-işlemden geçmiş metin, sadece yayım için kabul edilmemekle kalmayacak, aynı zamanda birçok dergi işletmesinde yarım yamalak hazırlanmış olduğu için dikkate bile alınmayacaktır.
Bölüm 16
Yazılı Metin Nereye ve Nasıl Sunulur?
Büyük dergiler editörlerin elinde doğar, iş adamlarının elinde ölür. Bernard DeVoto
Bölüm 17
Değerlendirme İşlemi
(Editörlerle Nasıl iletişim Kurulur?)
Bütün bu uğraşı ve yardımlarla, verdiğimiz kararların belli ölçüde bir keyfiyet içerdiğinin farkındayız. Fakat böyle bir sisteme sahip olmasaydık, onu keşfetmemiz gerekirdi. Zira aksi halde, teyit edilmemiş, eksik, olgunlaşmamış ve yarı pişmiş çalışmalar denizinde boğulurduk.
Arnold S. Relman
Bölüm 18
Yayımlama Süreci (Düzeltmelerle Nasıl Başedilir?)
Proofread carefully to see if you any words out. Anonim
DÜZELTME İŞLEMİ
Aşağıda verilenler, metninizin yayım için kabulünden sonra geçireceği işlemlerin kısa bir açıklamasıdır. Metin çoğunlukla, dilbilgisi ve kelimelerin doğru yazılışlarının kontrol edilip düzeltildiği bir düzenleme işleminden geçer. Ayrıca kopya editörü; bütün kısaltmaları, ölçü birimlerini, noktalama işaretlerini ve kelimeleri, metninizin yayımlanacağı derginin stiline göre standart hale getirecektir. Kopya editörü, sunduğunuz yazının herhangi bir kısmı net değilse veya ilave bilgi gerektiriyorsa size soru yöneltebilir. Bunlar, “yazara sorular” olarak, yazara gönderilen provaların marjlarında gözükecektir (Bazı dergiler, düzenlenmiş metni dizgiye sokmadan önce onay için yazara gönderirler).m
Bölüm 19
Tekil Kopyalar Nasıl Ismarlanır ve Kullanılır?
Yazarların çoğu, yayımladıkları her makaleden “meslek” reklam” amacıyla istendiğinde meslektaşlarına dağıtmak üzere 100 ila 300 tekil kopya alırlar. John K. Crum
Bölüm 20
Bir Tarama / Değerlendirme Makalesi Nasıl Yazılır?
Değerlendirme ve eleştiriyi yapan, yazarı hayatının en acımasız alayına alan kişidir. Anonim
SONUÇLARIN ÖNEMİ
Tarama/değerlendirme makalesi, geniş bir konuyu geniş bir kitle için incelediğinden, bir “Sonuçlar” bölümü, ele almak ve yazma zahmeti göstermek için iyi bir bölümdür. Bu, özellikle son derece teknik, ileri ve karışık konular için önemlidir. Eğer, kişi hem uzman hem de amatörler için konuları özetlemeye çalışırsa, bazen çok can sıkıcı ödünler vermek zorunda kalabilir. Fakat, iyi özetlemeler ve basitleştirmeler zamanla kitaplarda kendilerine yer bulur ve öğrenciler için bu, çok büyük anlam ifade eder.
Bölüm 21
Bir Konferans Raporu Nasıl Yazılır?
Konferans; tek başına hiç birşey yapamayan, fakat hiç birşey yapılamayacağına birlikte karar
veren önemli insanların toplantısıdır. Fred Allen
Herşey kuşkusuz, bildiri kitabı yayımlanacak olan bir konferansa (kongre, sempozyum, çalışma grubu, açık oturum, seminer, kolokyum) davet edildiğiniz zaman başlar. Bu erken dönemde, durup, kendinize ve konferans yürütücüsü veya editörüne, yayının tam olarak neler içereceğini sormalısınız. En önemli soru ve genellikle de net olmayan, bildiri kitabının temel yayın olup olmayacağıdır. Siz veya diğer katılanlar, yayımlanmamış veriler sunuyorsanız; bildiri kitabının, burada yayımlanan verilerin daha sonra temel bir dergide yeniden yayımlanmasını engelleyecek, geçerli bir yayın olup olmadığı sorunu ortaya çıkar. Giderek daha fazla bilim adamı ve onların dernekleri, yayınlarını tanımlama ihtiyacının farkına vardıkları için daha az problem olmaktadır. Son yıllarda konferanslar o kadar popüler oldu ki, konferans raporları literatürü bilimin birçok alanındaki toplam literatürün önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Konferanslar, en yeni fikirlerin sunulması için bir ortamın yaratılması amacını güttükleri için heyecan verici olabilirler. Eğer fikirler tam anlamıyla yeni ise henüz tam olarak denenmemişlerdir. Su tutamayabilirler. Bu nedenle, tipik bir bilimsel konferans bir ses verme yeri olarak düzenlenmeli ve bildiri kitabı bu havayı yansıtmalıdır. Zorlu editörlerin sıkı kontrolu ve diğer bilim adamlarının düşünceleri temel bir dergi için iyidir, fakat konferans yayınları için yerinde olmaz
Bölüm 22
Kitap Değerlendirmesi Nasıl Yazılır?
Kitap yoksa; tarih sessiz, edebiyat boş, bilim felce uğramış, düşünce ve fikir üretimi durmuştur.
Barbara W. Tuchman
BİLİMSEL KİTAPLAR
Kitaplar bütün mesleklerde önemlidir. Fakat bilimde özellikle önemlidir. Çünkü, bilimsel iletişimin ana birimi olan temel araştırma makalesi, kısa (birçok alanda tipik olarak, beş veya sekiz basılı sayfa) ve dar bir konudadır. Bu nedenle; bilimin önemli bir dalına genel bir bakış vermek için bilimsel kitapların yazarları, bir alanda açıklanan bilgileri sentezle yeniden düzenliyerek daha anlamlı ve daha geniş bir paket haline getirirler. Diğer bir deyimle, yeni bilimsel bilgiler daha geniş bir kapsam vermek için, ayıklanıp parçaları elenerek anlamlı bir hale getirilir. Böylece tekil bitki ve çiçekler, hatta tohumlar, bilim doğasını oluşturmuş olur.
Bölüm 23
Tez Nasıl Yazılır?
Ortalama bir doktora tezi, kemiklerin bir mezardan diğerine taşınmasından başka bir şey değildir. J. Frank Dobie
TEZİN AMACI
Bir doktora tezinden, adayın özgün araştırmasını sunması beklenir. Bunun amacı, adayın özgün araştırma yapma yeteneğini kazandığını göstermektir. Bu nedenle uygun bir tez, aynı amacı güden bir bilimsel makale gibi olmalıdır. Bir tezin, dergi yayınından beklenen disiplinli yazma formunun aynısını sergilemesi gerekir. Bilimsel makaleden farklı olarak tez, birden fazla konuyu ve bazı konulara da birden fazla yaklaşımı anlatabilir. Tez, öğrencinin teziyle ilgili araştırmada elde ettiği verilerin tümünü veya büyük bir kısmını sunabilir. Bunun için tez, genellikle bilimsel makaleden daha geniş ve daha uzun olabilir. Fakat bir tezin 200 sayfalık bir kitap olması gerektiği fikri yanlış, çok yanlıştır. Gördüğüm birçok 200 sayfalık tez, belki de toplam 50 sayfalık iyi bir bilimsel çalışma içermekteydi. Diğer 150 sayfa, birtakım ayrıntıların şişirilerek anlatılmasından ibaretti.
TEZ NE ZAMAN YAZILIR?
Tezinizi, bitmeden çok önce yazmaya başlamanız akıllıca olur. Aslında, belli bir deney serisi veya çalışmanızın önemli bir yönü tamamlandıktan sonra, bunlar kafamızda hala tazeyken yazmanız gerekir. Her şeyi son ana kadar bekletirseniz, önemli ayrıntıları unutmuş olduğunuzu farkedebilirsiniz. Daha da kötüsü, iyi yazabilmek için hiç zamanınız olmadığını farkedebilirsiniz. Önceden pek yazı yazmadıysanız, ne kadar zor ve zaman alıcı bir iş olduğunu görüp şaşıracaksınız. Tezi yazmak için, oldukça tam zaman çalışarak, yaklaşık 3 ay’a ihtiyacınız vardır. Fakat, ne tam zamanınız olacaktır, ne de tez danışmanınızın ve daktiloyu yazan kişinin her an hazır olacağını varsayabilirsiniz. En az 6 ay ayırmalısınız.
Bölüm 24
Bir Makale Sözlü Olarak Nasıl Sunulur?
Özet olarak, sözlü bir sunuş yazılı makaleden farklı bir ele alış gerektirir. Çünkü en olgun bir teknik konuşma bile, çoğu zaman “anlat ve göster”in büyükler için olan biçimidir. Herbert B. Michaelson
MAKALENİN DÜZENLENMESİ
Bir makaleyi sözlü anlatım için düzenlemenin en iyi yolu (benim görüşüme göre), makale yazarken kullandığınız aynı mantık sırasında; yani, “Problem neydi?” ile başlayıp “Çözüm nedir?” ile bitirme yolunda ilerlemektir. Bununla beraber, sözlü sunuşun bir yayın oluşturmadığını ve bu nedenle farklı kuralların işlediğini hatırlamak önemlidir. En büyük fark, deneylerin tekrarlanabilmesi için, yayımlanmış makalenin deney yönteminin tümünü içermesi gerektiğidir. Oysaki sözlü sunuşun, uykusuzlar toplantısında uyku getirme yolu göstermeniz istenmedikçe, bütün deney ayrıntılarını içermesine ihtiyaç da gerek de yoktur. Ayrıca sözlü sunuşta, yayınlara geniş ölçüde atıf da istenmez.
MAKALENİN SUNULUŞU
Sözlü sunuşların çoğu kısadır (birçok toplantıda 10 dakika sınırı içinde). Böyle olunca, kuramsal içerik bile yazılı makaleye göre azaltılmalıdır. Ne kadar iyi düzenlenirse düzenlensin, çabuk sunulan çok sayıda fikir kafa karıştırır. En önemli noktaya veya sonuçlara bağlı kalıp, bunun üzerinde durmanız gerekir. Bütün diğer düşüncelerinizi sunmak için vaktiniz olmayacaktır. Kuşkusuz, daha uzun olan sözlü sunuşlar vardır. Sempozyum sunuşları için ayrılan tipik süre 20 dakikadır. Çok azı daha uzundur. Bir seminer normal olarak bir saattir. Açıktır ki, zamanınız daha fazlaysa daha çok malzeme sunabilirsiniz. Fakat öyle bile olsa, birkaç ana nokta ve konuyu dikkatlice sunarak yavaş ilerlemelisiniz. Özellikle başlangıçta hızlı giderseniz, dinleyicileriniz izinizi kaybedecek; hayal kurmalar başlayacak ve mesajınız kaybolacaktır.
SAYDAMLAR
Küçük, resmi olmayan toplantılarda çeşitli görsel araçlar kullanılabilir. İşte önemli olan birkaç nokta: İlk olarak, saydamlar özel olarak ve sözlü sunuşta kullanılmak üzere hazırlanmalıdır. Dergi yayını için hazırlanmış grafiklerden hazırlanan saydamlar, nadiren etkin olur; hatta kolayca okunabilecek nitelikte bile değildir. Daktilo edilmiş metinden veya basılı dergi veya kitaptan hazırlanan saydamlar hemen hemen hiçbir zaman etkin olmaz. Hatırlanmalıdır ki basılı gösterilimler için istenen boyutların tam aksi olarak saydamlar, yüksek olmaktan ziyade geniş olmalıdır. saydamlar kalabalık olmamalıdır. Her saydam özel bir noktayı göstermek, belki de birkaçını özetlemek için tasarlanmalıdır. Eğer bir saydam 4 saniyede anlaşılamazsa, kötü bir saydamdır. odaya dinleyicilerden önce gelin. Projektörü, ilerleme mekanizmasını, ışıkları kontrol edin. Saydamlarınızın doğru yönde ve doğru sırada yerleştirildiğinden emin olun. Sırasız ortaya çıkan, ters veya net olmayan saydamlara hiçbir sebep de ihtiyaç da yoktur
Normal olarak, her saydam basit ve kolayca anlaşılan bir görüntü vermelidir. Saydam, görüntüdeyken söylediklerinizi tamamlamalı, tekrarlamamalıdır. Ve saydamda yazılanları dinleyiciye asla okumamalısınız. Böyle yapmak, okuma-yazma bilmeyen bir gruba hitabediyor olmadıkça dinleyiciye hakaret olacaktır. Düşünceli bir şekilde tasarlanmış ve iyi hazırlanmış saydamlar bilimsel sunuşun değerini önemli ölçüde arttıracaktır. Kötü saydamlar Cicero’yu da mahvederdi.
DİNLEYİCİLER
Bir makalenin bilimsel bir toplantıda sunuluşu iki yönlüdür. Bilimsel konferansta sunulmakta olan malzeme, o alanda mevcut en yeni bilgiler olduğu için, hem konuşmacı hem de dinleyici belli zorlukları kabul etmelidir. Yukarıda belirtildiği gibi, konuşmacılar anlatacaklarını, dinleyicinin anlayacağı ve anlatılan bilgiden öğreneceği şekilde açık ve etkin olarak sunmalıdırlar. Hemen hemen kesin olarak, sözlü sunuşların dinleyicisi bilimsel yazı okuyucusundan çok daha çeşitlidir. Bu nedenle sözlü sunuş, yazılı makalede olduğundan daha genel düzeyde verilmelidir. Teknik ayrıntılardan kaçının. Terimleri tanımlayın. Zor kavramları açıklayın. Biraz tekrar, çok yararlı olabilir. İletişimin etkin olması için, dinleyicilerin de çeşitli sorumlulukları vardır. Bu, basit nezaketle başlar. Dinleyiciler sessiz ve dikkatli olmalıdır. Konuşmacılar; ilgili, dikkatli bir dinleyici grubuna iyi karşılık verirler. Oysaki dinleyici gürültücü olur veya daha da kötüsü, uyursa, iletişim hemen tamamen ortadan kalkar. Sözlü sunuşun en iyi kısmı, soru ve cevap bölümüdür. Bu sürede dinleyicilerin, görev olmasa da, konuşmacı tarafından söz edilmeyen konularda veya kısaca, konuşmacı tarafından sunulanlara uyan veya aksi veri veya fikirleri ortaya koyan soruları yöneltme seçeneği vardır. Bu süre, kendi yaptıklarını sonsuz bir ayrıntıyla anlatma veya öfke gösterme (hepimiz bunu görmüş olmamıza karşın) zamanı değildir. Aynı fikirde olmayabilirsiniz, fakat uzlaşılamaz olmayın. Kısaca, konuşmacının dinleyiciye karşı düşünceli olma ve dinleyicinin de konuşmacıya karşı düşünceli olma görevi vardır.
Bölüm 25
Poster Nasıl Hazırlanır?
Bir güvercin gibi, başınızın üstünde olmadığı sürece hayran olunacak birşey! Anonim
Son yıllarda poster sergileri, hem ulusal hem de uluslararası toplantılarda giderek daha olağan hale geldi (Posterler, bilim adamlarının verilerini astıkları, deneylerini tanımladıkları sergi panolarıdır). Toplantılara katılım arttıkça ve program komiteleri üzerinde daha fazla makale sunma baskısı yoğunlaştıkça, birşey değişmeliydi. Deneysel Biyolojide Amerikan Dernekleri Birliği’ninkiler gibi büyük senelik toplantılar, mevcut toplantı odalarını tükenme noktasına getirdi. Ve ayrıca, yeterli sayıda toplantı odası olsa bile sonuçta ortaya çıkan çok sayıdaki eş zamanlı oturumlar, katılan bilim adamlarının, meslektaşları tarafından sunulmakta olan makaleleri izlemelerini zorlaştırdı ve hatta imkansız hale getirdi. İlk başta program komiteleri, toplantı odası kapasitesi içinde kalmak zorunda olan sayının çok üstünde gönderilen, birçok kısa özeti reddettiler. Sonra poster oturumları geliştirildikçe, program komiteleri reddedilmişlere, çalışmalarını poster olarak sunmayı düşünebileceklerini söyleyerek reddedilme sorununu hafifletebildiler. İlk zamanlarda, posterler gerçekten toplantı otelleri veya konferans merkezlerinin koridorlarına konulurdu. Hala birçok yazar, özellikle ilk makalelerini sunmaya teşebbüs eden doktora öğrencileri, çalışmalarının programdan tamamen çıkarılmasındansa poster oturumunda kabul edilmesinden memnundurlar. Ayrıca genç bilim adamları nesli, bilim fuarı döneminden gelmişler ve bunu sevmişlerdi. Bugünlerde kuşkusuz, poster oturumları birçok toplantının kabul görmüş ve anlamlı parçalarıdır. Büyük toplantılar, poster sunuşları için önemli yerler ayırırlar. Amerikan Mikrobiyoloji Derneği’nin 1987’deki yıllık toplantısında, 2500 kadar poster sunulmuştu. Hatta küçük toplantılar bile poster sunuşlarını destekliyorlar. Çünkü birçok kişi şimdi, bazı malzemenin poster grafiklerinde, geleneksel 10 dakikalık sözlü sunuş sınırlarından çok daha etkin sunulabileceğine inanmış durumdadır.
POSTERİ HAZIRLAMA
Toplantının programına uymak için posterinizi numaralamalısınız. Başlık kısa ve dikkat çekici (mümkünse) olmalıdır. Poster içinde bol miktarda beyaz alan önemlidir. Rahatsız edici karışıklık insanları uzaklaştıracaktır. İlk, ikinci v.b. bakılması düşünülenleri çok açık olarak belirtmeye çalışın (birçok kişi yine de tersten okuyacak olmasına karşın). Posterler, gelip geçenleri acaba ilgi çekici mi diyerek kolayca ilgilendirecek çarpıcılıklar içermelidir. Eğer ilgilenirlerse, ayrıntılar hakkında soru sormak için zaman çok olacaktır. Ayrıca, daha ayrıntılı bilgi içeren yazılı metinler hazırlamak iyi fikirdir. Benzer ilgi alanları olan meslektaşlar tarafından takdirle karşılanacaktır.
Bölüm 26
Ahlak, Haklar ve İzinler
Bilim, özellikle dürüst kişileri seçmez ya da içine almaz. Onları sadece, aldatmanın ödüllendirilmediği bir ortama koyar….. Bütün bildiğim, bilim adamları da vergi memurlarına veya eşlerine, tıpkı herkes kadar çok veya az yalan söyleyebilir. S. E. Luria
ÖZGÜRLÜĞÜN ÖNEMİ
Her türlü yayın yapmada, çeşitli yasal ve ahlak” ilkeler gözönüne alınmalıdır. Çoğu zaman birbiri ile ilgili olan ana hususlar, özgünlük ve sahiplik (yayım hakkı) sorununu içerir. Başka birinin fikrini çalma veya yayım hakkını bozma suçlamalarından kaçınmak için, eğer bir başkasının çalışması veya hatta bazen kendi çalışmanız yeniden yayımlanacaksa, belli bazı izinlerin alınması zorunludur. Bilimsel yayınlarda, sorunun ahlak” yönü daha da öne çıkar. Çünkü bilimde özgünlüğün, başka sahalarda olduğundan daha derin bir anlamı vardır. Örneğin, kısa bir hikaye ahlak” ilkeleri bozmaksızın defalarca basılabilir. Oysa ki temel bir araştırma makalesi, temel bir dergide sadece bir kez yayımlanabilir.
YAYIM HAKKI SORUNLARI
Bir başkasının çalışmasını yeniden yayımlarken uygun izinler alınmasının yasal nedeni, yayım hakkı yasasıdır. Eğer bir dergiye yayım hakkı verilmişse (hemen hepsi öyledir), yayımlanmış makalelerin yasal sahipliği, yayım hakkını elinde tutan kişiye verilmiş olur. Bu nedenle, yayım hakkı alınmış malzemeyi yeniden yayımlamak isterseniz, yayım hakkını elinde tutan kişinin onayını veya bu hakkı bozmaktan dolayı mahkemeye verilme riskini göze almalısınız.
Bölüm 27
İngilizce’ nin Doğru ve Yanlış Kullanımı
Büyük kelimelerden asla korkmayın. Uzun kelimeler küçük şeyler ifade eder. Bütün büyük şeylerin küçük isimleri vardır; Yaşam ve ölüm, Savaş ve barış veya şafak, gün, gece, aşk, ev gibi. Küçük kelimeleri büyük bir anlamla kullanmayı öğrenin. Yapması zordur, fakat demek istediğinizi anlatırlar. Ne diyeceğinizi bilmiyorsanız büyük kelimeler kullanın: Bunlar ekseriya küçük insanları aldatır.
SSC BOOKNEWS, Temmuz 1981
BASİT OLSUN
Bu kitabın önceki bölümlerinde, bilimsel makalede olabilecek veya olması gereken çeşitli bölümlerin anahatlarını sundum. Belki, sadece bu anahatlarla, makale pek de kendi kendini oluşturmayacaktır. Ancak bu anahatlar, bu düzenleme şeması izlenirse, yazma işleminin hiç olmazsa daha kolay olacağına inanıyorum. Kuşkusuz, hala İngilizceyi kullanmanız gerekir. Bazılarınız için bu zor olabilir. Özellikle anadiliniz İngilizce değilse. Fakat basit tutmayı öğrenirseniz, bu büyük bir sorun olmaz. Ayrıca, Barnes’ın, Communication Skills for the Fereign-Born Professional (10) kitabından yararlanabilirsiniz. Anadiliniz İngilizce olsa bile, okurlarınızın çoğunun anadili İngilizce olmadığı için yine probleminiz olacaktır.
Birçok yönetici editörün öğrendiği gibi, basit ve açık cümlenin şeffaf güzelliğini takdir etmeyi öğrenin. Ancak o zaman, en ciddi gramatik problemlerden kaçınabilirsiniz.
İYİ YAZMANIN ON EMRİ
1. Each pronoun should agree with their antecedent.
2. Just between you and I, case is important.
3. A preposition is a poor word to end a sentence with.
(Incidentally, did you hear about the streetwalker who violated a grammatical rule? She unwittingly approached a plainclothesman, and her proposition ended with a sentence).
4. Verbs has to agree with their subject.
5. Don’t use no double negatives.
6. Remember to never split an infinitive.
7. When dangling, don’t use participles.
8. Join clauses good, like a conjunction should.
9. Don’t write a run-on sentence it is difficult when you got to punctuate it so it makes sense when the reader reads what you wrote.
10. About sentence fragments.
Bu bana, dünyanın uzak bir ülkesinden buraya gelmiş bir doktora öğrencisi hakkındaki hikayeyi hatırlattı. Yıllarboyu zor ve ısrarlı bir çalışmanın sonucunda oluşmuş müthiş bir ingilizce kelime bilgisi vardı. Maalesef, dili konuşmak için çok az şansı olmuştu. Bu ülkeye gelişinden çok kısa bir süre sonra, okulun dekanı, birkaç öğrenci ve öğretim üyesini öğleden sonra çayına davet etmişti. Öğretim üyelerinden bazıları hemen yeni yabancı öğrenci ile konuşmaya başladılar. İlk sorulan sorulardan biri “Evli misiniz?” idi. Öğrenci, “Oh, yes, I am most entrancingly married to one of most exquisite belles of my country, who will soon be arriving here in the United States, ending our temporary bifurcation” dedi. Öğretim üyeleri, birbirlerine soru soran bakışlar gönderdiler ve hemen bir sonraki soru geldi: “Çocuğunuz var mı?”. Öğrenci “hayır” dedi. Bir süre düşündükten sonra, cevabın geliştirilmesi gerektiğine karar verdi ve “You see, my wife is inconceivable” dedi. Bunun üzerine, soruyu soranlar gülümseyişlerini saklayamadılar ve öğrenci sosyal bir “gaf” yaptığını farkederek, yeniden denemeye karar verdi. “Perhaps, I should have said that my wife is impregnable” dedi. Bu şekil ise açık bir kahkaha ile karşılaşınca, öğrenci bir defa daha denedi: “I guess I should have said my wife is unbearable”.
BİLİMSEL YAZIMDA ZAMANLAR
Bilimsel makale yazmanın özel bir yönü vardır ki çok aldatıcı olabilir. Bu zamanla ilgilidir ve doğru kullanımı bilimsel ahlak’tan kaynaklandığı için önemlidir. Bilimsel bir makale temel bir dergide geçerli bir şekilde yayımlandığı zaman, bilgi haline gelir. Bu nedenle, önceden yayımlanmış bir çalışmaya ne zaman atıf yaparsanız, ahlak, bu çalışmayı saygı ile anmanızı gerektirir. Bunu, geniş zaman kullanarak yaparsınız. “Streptomycin, M.
Tuberculosis’in büyümesini engeller (13)” demek doğrudur. Yani ne zaman yayımlanmış çalışmaları tartışır veya atıf yaparsanız geniş zaman kullanmalısınız. Zira, yer almış bilgiye atıf yapmaktasınız. Şimdiki kendi çalışmanız geçmiş zamanda olmalıdır. Bu çalışmanız, yayımlanıncaya kadar, yerleşmiş bilgi olarak kabul edilemez. Streptomyces herrenk’in, en iyi 37¡C’da büyüdüğünü belirlediyseniz, “S. herrenk en iyi 37¡C’da büyüdü” demeniz gerekir. Muhtemelen sizin olan, önceki bir çalışmaya atıf yapıyorsanız, o zaman “S. herrenk en iyi 37¡C’da büyür” demeniz doğru olur.
Bölüm 28
Jargon’ dan Uzak Durmak
Kısa bir kelimenin amaca hizmet ettiği yerde, asla uzun bir kelime kullanmazdım. Bu ülkede, damarları “ligate” eden profesörlerin olduğunu biliyorum. Diğer cerrahlar sadece diker ve bu da pekala kanamayı durdurur. Oliver Wendell Holmes, Sr.
JARGONUN TANIMI
Sözlük tanımına göre (örneğin, Webster’s Ninth New Collegiate Dictionary), jargonun üç tanımı vardır: “(1) karışık, anlamsız dil, acayip, yabancı görünümlü veya ilkel dil (2) teknik terminoloji veya özel bir grubun ya da işin karakteristik adı (3) gizemli ve çoğunlukla dolaylı, uzun kelimelerle ortaya çıkan, önemli hissi veren dil”. Mümkünse, her üç tip jargondan da uzak durulmalıdır. İlk ve üçüncü tanımlarda anlatılan kullanımdan her zaman kaçınılmalıdır. İkinci tanım (“teknik terminoloji”), bilimsel yazımda kaçınılması çok daha zor olandır. Fakat işini iyi bilen yazarlar, teknik terminolojinin tanıtılıp açıklaması yapıldıktan sonra kullanılabileceğini öğrenmişlerdir. Belli ki, teknik eğitim almış okuyucular için yazmaktasınız. Dolayısıyla, sadece alışılanın dışındaki teknik terimlerin açıklanmasına ihtiyaç vardır.
AĞIZDA YUVARLAMA VE DİĞER GÜNAHLAR
Yazara zorluk yaratan ve en başta gelen gereksiz kelime kullanımı jargondur. Aşırı hallerde bu sendrom, tek heceli kelimelerin tamamen bir kenara bırakılması şeklinde ortaya çıkar. İngilizce’den örnekler verilirse, bu eğilimde olan yazarlar, hiçbirşeyi asla “use” ile ifade etmezler, “utilize” kullanırlar. Asla “do” kullanmaz, yerine “perform” kullanırlar. Asla “start” değil, “initiate” kullanırlar. Asla “end” kullanmaz, “finalize” veya “terminate” kullanırlar. “Make” yerine “fabricate” kullanırlar. Bunlar gibi, “first” yerine “initial”; “last” yerine “ultimate “, “before” yerine “prior”, “after” yerine “subsequent to”, “prohibit” yerine “militate against”, “enough” yerine “sufficient”, “too much” yerine “plethora” gibi. Arada bir, bazıları “drug” kelimesi kullanırlar. Fakat çoğu, “chemotherapeutic agent” kullanmak için can atarlar.
İLKELER
Bu kitabın bütün okurlarının ustalaşması gereken birkaç önemli kavram aşağıda verilmiştir. Fakat, bu kavramlar tipik bilimsel jargonla ifade edilmektedir. Biraz gayretle, bu cümleleri basit İngilizceye çevirebilirsiniz:
1.) As a case in point, other authorities have proposed that slumbering canines are best left in a recumbent position.
2.) It has been posited that a high degree of curiosity proved lethal to a feline.
3.) There is a large body of experimental evidence which clearly indicates that members of the genus Mus tend to engage in recreational activity while the feline is remote from the locale.
4.) From time immemorial, it has been known that the ingestion of an “apple” (i.e., the pome fruit of any tree of the genus Malus, said fruit being usually round in shape and red, yellow, or greenish in color) on a diurnal basis will with absolute certainty keep a primary member of the health care establishment absent from one’s local environment.
5.) Even with the most sophisticated experimental protocol, it is exceedingly unlikely that you can instill in a superannuated canine the capacity to perform novel of legerdemain.
6.) A sedimentary conglomerate in motion down a declivity gains no addition of mossy material.
7.) The resultant experimental data indicate that there is no utility in belaboring a deceased equine.
BÜROKRASİ DİLİ
Maalesef birçok bilimsel yazım, jargonun ilk ve üçüncü tanımına uyar. Çoğu zaman da bilim adamları, Meyer (34) tarafından anlatılan bürokrat masal kahramanı Henry B. Quill gibi yazmaktadır: “Quill, devletin ana dilinde ustalık kazanmıştı. Fiilleri karmaşaya sokar, özneleri kapatır ve herşeyi “modifier”ların az gelişmişliği içinde gizlerdi. Önemsiz düşünceleri, özenli ifadeler vererek örer, işler ve süsler; yine bilineni söylerdi. Genelleştirmeyi yaygın bir vadide sel suları gibi yayardı. Herşeye, “aspects”, “feasibilities”, “alternatives”, “effectuations”, “analyzations”, “maximizations”, “implementations”, “contraindications” ve “appurtenances” serperdi. En iyi şekliyle, tam bir durağanlık oluşur ve bazen bu, sayfalarca sürerdi”. Bazı jargon veya bürokrasi dili, açık ve basit kelimelerden oluşur. Fakat bu kelimeler neredeyse bitmez tükenmez şekilde ard arda dizildiğinde, anlamları hemen ortaya çıkamaz. Aşağıdaki, ağaçları korumak için yazılan önemli bir devlet yönetmeliğini inceleyin. (Code of Federal Regulations, Title 36, Paragraph 50.10) Bu yazı Washington’daki mill” parklara ve Planlama Komisyonu dinlenme alanlarına asılmıştı:
TREES, SHRUBS, PLANTS GRASS AND OTHER VEGETATION
(a) General Injury. No person shall prune, cut, carry away, pull up, dig, fell, bore, chop, saw, chip, pick, move, sever, climb, molest, take, break, deface, destroy, set fire to, burn, scorch, carve, paint, mark, or in any manner interfere with, tamper, mutilate, misuse, disturb or damage any tree, shrub, plant, grass, flower, or part thereof, nor shall any person permit any chemical, whether solid, fluid or gaseous to seep, drip, drain or be emptied, sprayed, dusted or injected upon, about or into any tree, shrub, plant, grass, flower or part thereof except when specifically authorized by competent authority; nor shall any person build fires or station or use any tar kettle, heater, road roller or other engine within an area covered by this part in such a manner that the vapor, fumes or heat therefrom may injure any tree or other vegetation.
(ÇEVİRİ: Bitkilerle oynamayın).
Jargon, mutlaka özel kelimelerin kullanılması demek değildir. İki kelime seçeneği ile karşılaştığında jargon seven bir kişi, her zaman uzun olanı seçer. Bu kişi; kısa, basit ifadeleri uzun kelimeler zincirine çevirmekten gerçekten zevk alır. Ve çoğu zaman, uzun kelimeler veya uzun kelime dizileri, basit ifadeler kadar açık değildir. Herkese soruyorum, “at this point in time” nasıl olur da, basit kelime “now”dan daha anlamlı olabilir? “If” ile anlatılmak istenen, onun yerine “in the event that” gibi havalı bir ifade koyularak nasıl daha iyi olabilir?
Bölüm 29
Kısaltmalar Nasıl ve Ne Zaman Kullanılır?
Çok fazla kısaltma kullanan yazarların engellenmesi gerekir. Maeve O’Connor
Bölüm 30
Kişisel Bir Özet
Belki bir şarkı, belki bir vaaz olabilir! Robert Burns
Bilimsel kitap ve dergilerle 30 yılı aşan bir süredir yakından ilişki içindeyim. Bu deneyim, içime bu konuda birkaç bilgelik tohumu yerleştirmiş olabilir. Mutlaka, bazıları oldukça kuvvetli olan önyargılar da vermiştir. Benim içime yerleşmiş olan her ne ise, hepsi şimdi size arıtılıp damla damla sunulacaktır. Bu felsef” çalışmanın “şarkı” mı, “vaaz” mı, özet ya da bunlardan hiçbiri mi olduğunu belirlemeyi size, yani okurlara bırakıyorum. Seneler boyunca, çeşitli bilimsel laboratuvarları pek çok kez ziyaret etme fırsatı buldum. Hemen daima, laboratuvarların kendilerinden veya içerdikleri araç ve donanımın kalitesinden etkilendim, bazen şaşkınlığa uğradım. Görünüşe göre bu laboratuvarlarda, insan en yeni ve en iyi (ve en pahalı) donanım ve malzemelerin kullanıldığına inanabilirdi. Aynı dönemlerde, aynı laboratuvarların binlerce ürününü gördüm. Ürünlerin (bilimsel makaleler) bazıları, üretimlerine giden masraf ve kaliteyi gerçekten yansıtıyordu. Fakat çoğu öyle değildi. Burada kaliteyi ve emeği yansıtmayan çoğunluk hakkında konuşmak istiyorum. Kendime birçok defalar sorduğum gibi, size de soruyorum. Niçin, pek çok bilim adamı, laboratuvarda çok parlak işler yapabilecek yetenekleri varken, birinci sınıf düzeyindeki bir kompozisyon dersinde bile başarısız not alacak yazılar yazarlar? Size soruyorum, niçin bazı bilim adamları $40.000’a malolsa bile en yeni “ultra centrifuge” cihazını ister ve bu cihazla elde edilen sonuçları veren uygun bir grafik çizdirmek için bir grafikçiye $20 ödemeyi reddederler? Bunların benzeri, daha bir düzine soru aklıma geliyor. Maalesef ben cevapları bilmiyorum ve başkalarının bildiğinden de kuşku duyuyorum. Belki hiç cevabı yoktur. Eğer yoksa, bu bana biraz felsefe yapma özgürlüğü verir (Kitapta bu sayfalara geldiyseniz, daha birkaç paragraf için kahramanca devam edebilirsiniz).
Eğer bilgiyi yaşadığımız ev olarak düşünürsek, bilimsel bilgi, evi nasıl inşa edeceğimizi
bize anlatacaktır. Fakat evi güzel yapabilmek için artistik bilgiye, evdeki hayatı anlayabilme
ve takdir edebilmek için ise insan” bilgiye ihtiyacımız vardır.
Teknik Terimler Sözlüğü
Abstract (Kısa …zet). Genellikle, makalenin her önemli bölümünün bir özetini veren, makalenin kısa şekli. Sonuçların özeti olan “Summary” den farklı.
Acknowledgements (Teşekkür). Makalenin (Tartışma’dan sonra, fakat Kaynaklar’dan önce) kişilere ve kurumlara; makalenin oluşumu sırasındaki yardım, öneri ve maddi katkıları için teşekkür etmek amacıyla tasarlanmış bölümü.
Ad hoc reviewer. Bak Referee.
Address. Yazarı tanıtır ve posta adresini verir.
Alphabet-number system (Alfabe-sayı sistemi). Kaynaklar’da veya atıf yapılan literatür
kısmında, kaynakların alfabetik sırayla düzenlendiği bir sistem.
Archival journal (Arşiv dergisi). Bu terim “temel dergi”yle eşdeğerdir ve özgün araştırma sonuçları yayımlayan dergi anlamı taşır.
Author (Yazar). Deneylerin tasarım ve gerçekleştirilmesinde aktif olarak katkıda bulunan ve sunulan araştırma sonuçlarında entellektüel sorumluluk taşıyan kişi.
Biological Abstracts. Biyolojide, en büyük ve en iyi bilinen yayım yeri (Kısa …zet formunda). Biosciences Information Service tarafından yayımlanmaktadır.
Camera-ready copy (Ofset baskı için hazır kopya). Dergi veya kitapta fotoğrafik üretimle, dizgiye gerek olmaksızın üretime hazır olan herşey. Yazarlar çoğunlukla; karışık formülleri, kimyasal yapıları, akış diyagramları v.s.’yi, dizgi sırasındaki hatalar ve prova okunmasından kaçınmak için “camera-ready copy” olarak hazırlarlar.
Caption. Bak Legend
CBE. Bak Council of Biology Editors.
Chemical Abstracts. Kimya’da, en büyük ve en iyi bilinen yayım yeri (Kısa …zet formunda).
American Chemical Society tarafından yayımlanmaktadır.
Citation-order system (Atıf sırası sistemi). Kaynakların metin içinde kullanıldığı sıraya göre, sayısal atıf yapılan kaynak sıralama sistemi.
Compositor. Dizgiyi yapan. Eşdeğer terimler typesetter ve keyboarder.
Conference report (Konferans bildirisi). Konferansta sunulmak için yazılan makale. Birçok konferans bildirisi, geçerli yayın tanımına uymaz. İyi yazılmış bir bildiri kısa olmalıdır. Deneysel ayrıntılar ve kaynaklar en az düzeyde tutulmalıdır.
Copy editör. Sorumluğu; baskı için işaretler koyarak gerekli yazım, dilbilgisi ve stil düzenlemelerini yapmak suretiyle metni yayıma hazırlamak olan (genellikle yayımcının elemanı) kişinin adı.
Copyright (Yayım Hakkı). Yazılı entelektüel eseri, yeniden üretme, yayımlama ve satma için özel bir yasal hak.
Council of Biology Editors (Biyoloji Editörleri Konseyi). †yeleri biyoloji ve ilgili alanlarda; dergi ve kitapların yazımı, yayımı ve editörlüğü ile uğraşan bir organizasyon. Philip L. Altman, Executive Director, 9650 Rockville Pike, Bethesda, MD 20814.
Cropping (Kesme). Yayımlanmış fotoğrafta görünmesine ihtiyaç olmayan kısımları belirlemek için fotoğrafta yapılan işaretleme.
Current Contens. Birçok derginin başlık sayfalarını fotoğrafik üretimle sunan haftalık dergi. Bilim adamları böylece, kendi alanlarında nelerin yayımlandığını izleyebilirler. Değişik alanlarda (Sanat ve Beşeri Bilimler dahil), “Institute for Scientific Information” tarafından altı değişik baskısı yayımlanmaktadır.
Discussion (Tartışma). Bir IMRAD makalesinin son bölümü. Amacı, çalışmanın sonuçlarını mevcut bilgi dokusuna işlemektir. …nemli noktalar Conclusions (Sonuçlar) da ifade edilir.
Dual publication (‚ift yayın). Aynı verilerin, iki (veya daha fazla) kez, temel dergilerde yayımlanması. Bilimsel ahl‰kın açık şekilde bozulması.
Editor. Bir dergide veya çok yazarlı bir kitapta, neyin yayımlanacağına karar veren kişiye verilen ad.
Editorial consultant. Bak Referee.
Festschrift. Değişik yazarların, belli bir kişinin hatırasına veya adına ithaf ettikleri yazılardan oluşan cilt.
Galley proof. Bak Proof.
Graph (Grafik). Verilerin; çizgi, çubuk ve diğer görsel malzeme ile sunuluşu. Grafikler, verilerin yönünü ve eğilimini göstermede çok yararlıdır. Kesin değerlerin listelenmesi zorunlu ise, tablo daha iyidir.
Hackneyed expression. ‚ok kullanılmış, bayat ifadeler.
Hard copy. Modası geçmiş, kağıt üzerindeki metin, bilgisayar ke1ime işlemciyle hazırlandığı zaman, hard copy denir.
Harvard system. Bak Name and Year System.
Impact factor (Etki faktörü). Dergilerin kalitesine karar vermede bir baz. Yüksek etki faktörü olan (Science Citation Index’in belirlediği, yayımlanmış her makale başına ortalama atıf sayısı) bir dergi, düşük etki faktörü olan bir dergiden daha fazla kullanılmış demektir.
IMRAD. Introduction (Giriş), Methods (Yöntemler), Results (Sonuçlar) ve Discussion
(Tartışma) nın oluşturduğu bir akronim. Pekçok modern bilimsel makalenin düzenleme şeması.
Incunubula. 1455 ve1500 M.S. arasında basılan kitaplar.
Introduction (Giriş). IMRAD makalesinde ilk bölüm. Amacı, araştırılan problemi açıkça ortaya koymak ve okuyucuya ilgili temel bilgiyi vermektir.
Jargon. Webster’s Ninth Collegiate Dictionary, jargonu “karışık, anlamsız dil” olarak tanımlar. Keyboarder. Bak Compositor
Legend. Görsel malzemeye verilen isim veya başlık; görsel malzemeyi açıklayıcı bilgi. Bu bilgiler, grafik veya fotoğraf üzerine yazılmamalıdır. Bunlar, kompozitör tarafından dikkatle görsel malzemenin altına yerleştirilir. Caption adı da verilir.
Literature Cited (Kaynaklar). Birçok dergi tarafından, makalede atıf yapılan kaynakları sıralamak için kullanılan başlık. References veya nadiren Bibliography başlıkları da kullanılır.
Managing Editor. ‚oğunlukla derginin işletmesiyle uğraşan kişiye verilen ad. Tipik olarak, managing editor edit etme işlemiyle (metinlerin kabulü) uğraşmaz, fakat kopya editörlüğünden (üretme işleminin bir kısmı) sorumludur.
Markup for the Typsetter. Kopya editörleri tarafından (bazen de italikler için altını çizme gibi, yazarlar tarafından), dizgi tipini belirtmek için kullanılan işaret ve semboller.
Masthead statement. ‚oğunlukla yayımcı tarafından derginin başlık sayfasında, derginin sahibini, amaç ve kapsamını anlatan otoriter ifade.
Materials and Methods. Bak Methods.
Methods (Yöntem). IMRAD makalesinin ikinci bölümü. Amacı; deneyleri, bilgi ve becerisi olan her meslektaşın tekrarlayıp, aynı veya benzer sonuçları elde edebileceği kadar ayrıntılı olarak tanımlamaktır.
Monograph. Uzmanlar tarafından, uzmanlar için ayrıntılı olarak yazılmış kitap.
Name and Year System (isim ve yıl sistemi). Metinde atıf yapılan kaynakların, yazarın soyadı ve yayının senesine göreÑörneğin, Smith (1950) Ñ verildiği kaynak verme sistemi.
Offprints. Bak Reprints.
Oral report. Yayımlanmış makaleye benzer bir düzenlemedir. Ancak deneysel ayrıntı ve çok sayıda kaynak olmaksızın anlatılır.
Peer review. Metnin, yazarın meslektaşları (aynı alanda çalışan bilim adamları) tarafından değerlendirilmesi.
Primary journal. …zgün araştırma yayımlayan dergi.
Primary publication. Yazarın meslektaşlarının, deneyleri tekrarlayabileceği veya sonuçları deneyebileceği formda ve bilimsel topluluğa açık dergi veya başka bir dokümanda, özgün araştırma sonuçlarının ilk yayımı.
Printer. Tarihsel olarak, baskı yapan araç veya baskı yapan kişi. Ancak çoğu zaman printer, basan firmayı ifade eder ve baskı işlemine giren her işlemi tanımlayan kısa bir ifade olarak kullanılır.
Proof (Prova). Yazarlara, editörlere veya yönetici editörlere baskı hatalarını düzeltmek için gönderilen dizilmiş malzeme. Sayfa numarasız olanlara “galley proofs” sayfa numaralı olanlara “page proofs” denir.
Proofreaders’ marks. Provalardaki hataları kompozitörün dikkatine getirmek için kullanılan işaret ve semboller.
Publisher (Yayımcı). Bir kitap veya derginin yayım işlerini yapan kişi veya kuruluş.
Referee. Genellikle yazarla aynı veya benzer alanda çalışan, bir metni inceleyip editöre yayımlama konusunda görüş veren kişi. Reviewer terimi, daha az anlamlı fakat daha çok kullanılan bir terimdir.
Reprints (Tekil Kopyalar). Dergi makaleleri ayrı olarak basılıp, yazarlara (genellikle ücretle) gönderilir, bilim adamları arasında geniş ölçüde dağıtımı yapılır.
Results (Sonuçlar). IMRAD makalesinin üçüncü bölümü. Amacı, sunulan çalışmada elde edilen yeni bilgiyi sunmaktadır.
Review paper. Temel dergilerde önceden yayımlanmış çok sayıda makaleyi değerlendirmek için yazılan makale. Böyle makaleler, belli alandaki kaynakların basitçe anlatılması olabileceği gibi, mevcut literatürün yorumlu ve eleştirili bir derlemesi de olabilir.
Reviewer. Bak Referee.
Running head. Kitap veya derginin ardışık sayfalarında tekrarlanan başlık yazısı. Çoğunlukla dergilerdeki makalelerin başlıkları kısaltılarak başlık yazısı olarak kullanılır.
Science writing (Bilim Yazısı). Amacı; bilimsel bilgiyi, bilim adamları veya bilim adamı olmayanları da içeren geniş okuyucu kitlesine iletmektir.
Scientific paper (Bilimsel Makale). …zgün araştırma sonuçlarını anlatan yazılmış ve basılmış rapor.
Scientific writing (Bilimsel Yazım). Amacı, yeni bilimsel buluşları iletmektir.
Series titles. Bir zaman sürecinde, seri olarak yayımlanmış makalelerin başlıkları. Bu başlıklar, serideki bütün makalelerde ortak olan bir ana başlığa sahiptir. Altbaşlık (genellikle romen rakamı ile verilir) her makale için özeldir.
Society for Scholarly Publishing. Bilim adamları, editörler, yayımcılar, kütüphaneciler, basımcılar, kitapçılar ve bilimsel yayımla uğraşan diğer kişilerden oluşan bir organizasyon. Alice O’Leary, Administrative Officer, 2000 Florida Avc., NW,
Washington, DC 20009.
Summary (Özet). Genellikle makalenin sonunda yer alan, sonuçların bir özeti. Bir makalenin önemli bölümlerini özetleyen ve makalenin başında gözüken Abstract’tan farklı. Syntax. İfade, cümlecik veya cümlede kelimelerin sırası.
Table (Tablo). Sayıların genellikle kolon formunda sunuluşu. Tablolar, birçok bulgu sunmak gerektiğinde ve kesin sayıların önemli olması halinde kullanılır. Sadece verilerin şekli önemliyse, grafik tercih edilir.
Thesis (Tez). Yüksek derece almak için, adaydan istenen metin. Amacı, adayın özgün araştırma yapabildiğini kanıtlamaktır. Dissertation terimi de esasta eşdeğer anlamlıdır, fakat daha çok doktora için sunulan metin için kullanılması gerekir.
Title (Başlık). Kitap, makale, poster v.b.’de içeriği yeterince tanımlayan en az sayıda kelime.
Trade books (Ticaret Kitapları). Halka, kitap ticareti (toptan veya perakende) ile satılan kitaplar. …te yandan, pek çok bilimsel kitap esasta doğrudan adrese postalama ile satılır.
Type composition. Yayımcı tarafından metnin, kopya editörünün kompozitör için koyduğu işaretlere göre yazılması.