Home » Kitap » Kitap Özeti: Savaş Sanatı – Sun Tzu > Bölüm 2

Kitap Özeti: Savaş Sanatı – Sun Tzu > Bölüm 2

Bölüm III SAVAŞTA STRATEJİ
1. Savaş Sanatı’nın en pratik kavramı, düşman ülkesini tümüyle, zarara uğratmadan ele geçirme fikridir. Yakıp yıkmanın kimseye faydası olmaz. Aynı şekilde, bir orduyu da tümüyle ele geçirmenin nimetleri sınırsızdır.
2. Bu nedenle, savaşların tümünde savaşarak zaptetmek en üstün başarı demek değildir. Üstün başarı düşmanın direncini savaşmadan kırmaktır.

3. (a) Komutanlığın en üstün meziyeti düşman planını çözüp, kırmaktır.
3. (b) En iyi ikinci meziyet düşman güçlerinin birleşmesini engellemektir.
3. (c) Üçüncüsü ise düşman ordusuna savaş meydanında taarruzda bulunmaktır.
En kötü meziyet ise surlarla korunan bir kentin kuşatılmasıdır.
4. Savaşta ana kurallardan biri, mümkün olabildiğince surlarla korunan kentlerin kuşatılmasından kaçınmaktır. Kuşatmada kullanılacak savaş gereçlerinin hazırlanması bile aylar sürecektir.
5. Öfkesini kontrol etmesini bilmeyen komutan ordusunu düşman üstüne karınca sürüsü gibi yollayandır. Bu taktik, ordusunun en az üçte birinin daha savaşın başında boşu boşuna yok olmasından başka sonuç getirmez. Özellikle kuşatma esnasında başa gelen en büyük felaket budur.
6. Akıllı lider düşman ordusunu savaşmadan, düşman kentlerini kuşatmadan ele geçirmesini bilir. Düşman krallığını savaş meydanında uzun sürecek savaşlardan çok savaş oyunları ile bitirir.
7. Ordusunu savaş meydanlarında boşuna kırdırmadığından imparatorluk tahtına göz dikebilir. Böylece bir adam bile yitirmeden kesin zafere ulaşabilir. İşte buna Stratejik Savaş denir.
8. Savaşta önemli bir kural: Elindeki ordunun gücü düşmandan on misli büyük ise düşmanı kuşat; beş misli büyük ise saldır; iki misli büyük ise ordunu ikiye böl.
9. Güçleriniz eşitse hala çatışmaya girebilirsin; gücün zayıfsa düşmandan uzakta durmanda fayda var; ancak her alanda düşmandan zayıfsak geri çekilmek yapılacak en akıllıca iştir.
10. Her ne kadar, küçük bir kuvvetle inatçı bir direniş yapmak mümkünse de, genelde büyük kuvvetlerin zafere daha yakın olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır.
1 1 . Komutanlar devletin kalesidir. Kalenin her noktası sağlam ise, devlet güçlü; kale çürükse devlet zayıftır.
12. Bir komutan yapacağı üç hata ile ordusunun başına felaket getirebilir.
13. (a) Orduya ilerleme veya geri çekilme emri verdiğinde ordunun bu emri uygulayamayacağının farkında olmaması. Buna orduyu topallaştırma da denir.
14. (b) Ordudaki koşulları düşünmeksizin orduyu krallığını yönetir gibi yönetmeye kalkması. Bu, askerin zihninde huzursuzluk yaratır.
15. (c) Zor koşullara uyum askeri prensibini göz önüne almaksızın, subay seçimi. Bu, askerin güvenini sarsar.
16. Ordunun huzuru kaçar, güvenini yitirirse bu durumdan diğer prenslerin yararlanmaya çalışıp, sorun yaratacakları Kesindir. Bu da orduya anarşi getirecek, zaferi olanaksızlaştıracaktır.
17. Zafer için beş ana koşulun bulunduğunu bilmeliyiz:
(a) Savaşı, ancak ne zaman savaşılıp ne zaman savaşılmayacağım bilen kazanır.
(b) Savaşı, elindeki zayıf gücü de kuvvetli gücü de iyi kullanan kazanır.
(c) Savaşı, ordusunun her seviyedeki personeline aynı ruhu veren kazanır.
(d) Savaşı, düşmanın en hazır olmadığı zamanı beklemesini bilen kazanır.
(e) Savaşı, askeri kapasiteye sahip olup, sivil yönetim tarafından müdahale edilmeyen komutan kazanır.

Bölüm IV TAKTİK
1. Eski savaşçılar, önce kendilerini yenilgi olasılığından uzakta tutarlar; sonra da düşmanı yenmek için uygun fırsatı kollarlar.
2. Yenilgiden kendimizi korumak bizim elimizdedir. Ancak, düşmanı yenme fırsatını bize düşman verir.
3. İyi bir savaşçı kendisini yenilgiden koruyabilir, ancak düşmanı yenmeyi garantileyemez.
4. Sonuç olarak, üstün yetenekli komutan gücü yeterli olmasa da savaşı kazanmayı becerebilir.
5. Yenilmezlik savunma taktiklerine bağlıdır, düşmanı yenmek ise saldırıyı gerektirir.
6. Savunmada kalmak, güç yetersizliğini gösterir, saldırı ise aşırı güç göstergesidir.
7. Savunması ile ünlü komutan topraktaki her deliğe saklanabilirken, ataklığı ile ünlüsü cennetin üst katmanlarından atağa kalkar. Sonuçta, bir elimizde kendimizi koruma , diğer elimizde ise mutlak zafer yer alır.
10. Yerden bir tüy kaldırmak büyük bir gücün simgesi değildir. Ayı, güneşi görmek keskin görüş olmadığı gibi, gök gürültüsünü duymak da kulak hassaslığını göstermez.
11. Eskilerin akıllı savaşçı dediği savaşçı akıllılık unvanını sadece savaşta kazanması ile değil, savaşı kolaylıkla kazanmakta gösterdiği beceriklilikle elde etmiştir.
13. Zaferlerini hata yapmayarak kazanır. Hata yapmamak zaferi kesinleştirir. Çünkü, zaten yenilmiş bir düşman ele geçirilmiştir.
14. Usta savaşçı, kendisi için yenilginin olanaksız olacağı pozisyonu hazırlar, düşmanı yenme fırsatı doğduğunda bu fırsatı kaçırmaz.
15. Savaşta zafer stratejisine sahip komutan çatışmaya ancak zaferi kazandıktan sonra girer. Yenilgiye mahkum komutan ise önce çatışmaya girer, zafere sonra yönelir.
16. Gerçek lider Ahlak Faktörünü işler, Disiplin Faktörüne sımsıkı yapışır; böylece başarıyı kontrolü altına alır.
Muzaffer bir ordunun karşısına çıkacak bir toplama ordunun ağırlığı, demir güllenin karşısında kefeye konacak bir buğday tanesi kadardır.
Saldırıya geçen bir ordunun gücü derin bir kanyona akan nehir sularına benzer.

Bölüm V ENERJİ
1 . Büyük bir gücün kontrolü ile bir kaç kişinin kontrolü aynı prensiplere bağlıdır. Sadece rakamların bölünmesi gerekir.
2. Kumandanız altında bulunacak büyük bir ordu ile küçük bir birlik arasında büyük bir fark yoktur. Sadece işaretleme kullanımı değişir.
3. Ordunuzun düşman saldırısına sarsılmadan dayanabilmesinin güvencesi dolaylı veya doğrudan yapılacak manevralara bağlıdır.
4. Ordunuzun düşman üzerindeki etkisinin yumurta karşısındaki değirmen taşına benzemesi, düşmanın zayıf ve güçlü yanlarını keşfetme bilimindeki başarınıza bağlıdır.
5. Her türlü savaşta doğrudan metod, çatışmaya girmekte kullanılır; ancak zaferin güvencesi dolaylı metotlardadır.
6. Beceriyle uygulanan dolaylı taktikler hava ya da yeryüzü gibi tükenmez; nehir ya da ırmakların akışı gibi durmaz; güneş ya da ay gibi yeniden doğmak için batar; dört mevsim gibi geri gelmek üzere gider.
7. Sadece yedi nota bulunmasına karşın bu yedi notanın karışımından pek çok melodi yaratılır.
10. Savaşta, doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiden fazla saldırı metodu yoktur. Ancak bu iki metodun karışımları çeşitli manevra yöntemlerini oluşturur.
1 1 . Doğrudan metod da dolaylı metod da sonunda birbirine bağlanır. Bu sonsuz dairede ilerlemek gibidir. Asla bitmez.
12. Orduların saldırısı sel baskınına benzer. Karşısına çıkan taşları bile sürükler.
13. Verilecek bir kararın kalitesi avına saldırıp parçalayan şahinin süzülüşündeki ahenge, zamanlamaya benzer.
14. Bu nedenle, usta savaşçı saldırıda korkunç, karar vermede çabuk olandır.
15. Enerji gerilmiş yay, kararsa okun atılmasıdır.
16. Savaşın kargaşa ve gürültüsü içinde düzensizlik varmış gibi gözükse de bu yanıltıcıdır. Bütün karışıklık içinde ordunun başı ile sonu görülmeyebilir, ancak bu aynı zamanda yenilginin ilacıdır.
17. Çalışılmış düzensizlik, disiplinin; çalışılmış korku, cesaretin; çalışılmış zayıflık, güçlülüğün hazırlayıcısıdır.
18. Düzenliliği düzensizlik pelerinin altına .saklamak kısaca bir bölme meselesidir. Cesareti ürkeklik gösterisi ile örtmek, ilerisi için enerji biriktirmektir. Gücü zayıflık maskesi altına almaksa savaş taktik manevrasıdır.
19. Böylece düşmanı harekete zorlama ustalığına sahip komutan, düşmanı yanıltıcı manevraları ustalıkla kullanır; düşmana bazı önemsiz yemler verip düşmanı yeme saldırtır.
20. Yemleri sürekli olarak göstererek düşmanı sürekli hareket etmeye zorlar; sonra da asıl ordusuyla pusuya yatar, düşmanı bekler.
2 1 . Akıllı savaşçı, birleşik enerjinin etkisine inanır; bireysel bazda, savaşçılarından aşırı beklentide bulunmaz.
Becerisini doğru adamları seçip, yan yana getirerek birleşik enerjiyi üretip, kullanmakta gösterir.
22. Savaşçılar, birleşik enerjiyi kullandığında, düşmanın üzerine tepelerden aşağı yuvarlanan taşlar gibi akarlar. Unutmamalı ki bir taş düzlükte hareket edemez; dört köşeli ise tepelerden de akamaz.

Bölüm VI GÜCÜN KULLANIMI
1. Savaş alanına ilk gelip düşmanını bekleyen dinç kalır, sonradan gelip , gelir gelmez savaşa girense daha savaşın başında tükenir.
2. Akıllı savaşçı kendi kararını düşmana kabul ettirir; düşmanın kendi kararını zorlamasına izin vermez.
3. Düşmana avantaj sunarak düşmanın ya kendi istediği şekilde yaklaşmasına müsaade eder ya da vuracağı darbelerle düşmanın yaklaşmasına olanak tanımaz.
4. Düşman dinlenmeye çekildiğinde yorar, yiyeceği bolsa açlığa düşürür, kamp kurmuşsa hareket etmeye zorlayarak dinlenmesine müsaade etmez.
‘ 5. Düşmanı savunmaya zorlayacak noktalarda gözükür, beklenmediği yerlerde bulunur.
6. Ordu, düşmanın bulunmadığı arazide geniş mesafeleri rahatça alabilir.
7. Saldırılarınızdan başarıdan emin olmanın yolu, düşmanca savunulmayan noktalara saldırmaktır. Savunmanızın güvenliğinden de düşmanın saldırmasının imkansız olduğu noktaları tutarak emin olabilirsiniz.
8. Saldırıda başarılı komutan neyi savunduğunu bilemeyen düşmana saldırır; savunmada başarılı olan komutan ise neye saldırdığını bilmeyen düşmana karşı mevzilerini savunandır.
9. Kurnazlık ve gizlilik denilen kutsal sanat! Senin sayende görünmez olmayı; senin sayende duyulmaz olmayı öğrenip, düşmanın kaderini elimizde tutuyoruz.
10. Düşmanın zayıf noktalarını hedef alırsanız ilerlerken direnişle karşılaşmazsınız; düşmandan çabuksanız düşman takibinden rahatlıkla kurtulursunuz.
1 1 . Düşman ister derin bir hendeğin ardında, isterse yüksek bir tepede mevzide bulunsun, çatışmaya girmek arzusundaysak düşmanı bizim istediğimiz yere çekip, bizim koşullarımızda savaşmaya zorlamalıyız.
12. Savaşı arzulamadığımızda ise, kampımızın izleri ortada olsa bile, bıraktığımız izlerle oynayarak düşmanı şaşırtabiliriz.
13. Düşmanın pozisyonunu öğrenip, kendimizi düşmandan gizleyerek güçlerimizi dağıtmadan bir arada tutabiliriz. Bu arada düşmanı bölmeyi başarmak çok önemlidir.
14. Düşmanı parçalara bölerken kendi güçlerimizi bir arada tutarsak düşmanın ayrı, ayrı birimlerinin karşısına tek güç halinde çıkabiliriz.
15. Böylece zayıflattığımız düşman kuvvetlerine üstün bir güçle saldırabilirsek, düşmanlarımızı zora düşürebiliriz.
16. Düşmana saldırmayı arzuladığımız noktayı çok ustaca saklamalıyız. O zaman düşman pek çok olasılığı aynı anda göz önüne almak zorunda kalacak; bu da güçlerini bir noktada birleştirmesine engel olacaktır. Karşımıza toplu bir düşman gücü yerine bölünmüş birimler çıkacaktır.
17. Böyle bir durumda düşman, ön cephesini güçlendirmeye kalktığında ard cephesini, solunu kuvvetlendirmeye kalktığında sağını zayıflatacak; her yöne destek sağlamaya çabaladığında ise her cenahı birden gücünü yitirecektir.
18. Olası çatışmalara her an hazır olma kaygısı düşman birimlerini zayıflatacak, düşmanı bu tür çabalara zorlama da bize sayısal üstünlük sağlayacaktır.
19. Savaşılacak yer ve zamanı bilirsek, kendimizi savaşa konsantre edebiliriz.
20. Ama, yer, ve zaman bilinemiyorsa sol cenah sağ cenaha, ardçılar öncülere yardım edemeyecektir. Hele bir de ordunun uç noktaları arasında büyük mesafe varsa bu problem daha da öldürücü durum alır.
21 . Böyle bir durumda düşman kuvvetleri sayı olarak bizden üstün bile olsa sonunda zafer bizim olacaktır.
22. Düşman sayıca bizden üstünken bile düşmanı bizimle savaşmaktan caydırabiliriz. Bu da onun planlarını keşfetmeye, zafere yönelik stratejilerini önceden anlamaya bağlıdır.
23. Düşmanı kızıştırıp gücünü, hareket kabiliyetini anlayın. Saldırıya zorlayıp, kendisini ortaya çıkartmaya, kuvvetli ve zayıf noktalarını göstermeye zorlayın.
24. Düşman ordusu ile kendi ordunuzu dikkatle mukayese ederek hangi noktalarda sizden güçlü, hangi noktalarda sizden zayıf olduğunu keşfedin.
25. Taktik manevralar esnasındaki en büyük başarınız bu manevraları düşmandan saklamakta göstereceğiniz ustalıktır.
26. Unutmayın, zafer sizin ne yaptığınızı anlayamayan düşmanın hatalı taktikleri sayesinde gelecektir.
27. Zafer esnasında uyguladığım taktikleri herkes görebilir, ancak kimsenin göremediği , zafer yolunu açan stratejilerimdir.
28. Size zafer kazandıran bir taktiği bir daha tekrarlamayın. Ancak, metotlarınızı koşullara göre gerekli değişiklikleri yaparak sürdürebilirsiniz.
29. Askeri taktikler suyun akışına benzer. Bildiğiniz gibi su doğal olarak yükseklerden aşağılara akar.
30. Böylece savaşta uygulanacak etkili yol güçlüden uzakta durup, zayıfa saldırmaktır.
31 . Su nasıl toprağın eğimine göre akarsa, asker de zafere düşmanın durumuna göre akar.
32. Suyun nasıl sabit bir şekli yoksa, savaşta da sabit koşullar yoktur.
33. Taktiklerini düşmana göre değiştirebilmeyi beceren komutan zafere ulaşacaktır.

Bölüm VII SAVAŞTA MANEVRA
2. İyi bir komutan, ordusunu toplayıp, güçlerini konsantre ettiğinde, askerde bulunan değişik nitelikleri bir potada birleştirmen, dengelemelidir.
3. Bundan sonra taktik manevra gelir. Taktik manevra en zor iştir. İnsanların içindeki kötülük tohumlarını doğruluğa, talihsizliği kazanma hırsına dönüştürmek dünyanın en zor işidir.
4. Savaşın en önemli sanatlarından biri olan ALDATMACA, taktik manevra yeteneği ile doğru orantılıdır. Düşman sizi karşısında beklerken, uzun dolambaçlı yolları takip ederek düşmanın arkasına geçip, düşmanı beklemediği anda vurarak amaca ulaşmak taktik manevralardan başka bir silahla yapılamaz.
5. Manevrayı disiplinli bir ordu ile yapmak avantajlı; disiplinsiz, kalabalık bir sürüyle yapmak tehlikelidir.
6. Avantajlı konuma geçebilmek için ordunuzun tam teçhizatlı hale gelmesini beklerseniz çoğunlukla çok geç kalmış olursunuz. Öte yandan aynı amaçla bir birliği uçarcasına sevk etmek de birliğin malzeme ve ekipmanından ayrı kalmasına neden olur.
7. Avantajı ele geçirmek uğruna, ordunuza emir verip, tam teçhizatla, gece gündüz durmaksızın kilometrelerce sürecek uzun, yorucu yürüyüşlere zorlarsanız, komutanlarınızla, öncü birliklerinizin düşman eline geçmesini izlemekten başka bir avantaj kazanamazsınız.
8. Ordunuzun güçlü birimleri hızla ilerlerken, ağır birlikler geride kalacak; böylece birlikleriniz düşmana ulaştığında yorgun ve ancak onda bir gücünde olacaktır.
9. Düşmanı şaşırtmak amacıyla elli mil yol yapacak olursanız, hem öncü birliklerinizin liderini yitirecek hem de ancak yarı güçle savaş meydanına varacaksınız.
10. Aynı amaçla otuz kilometre yol yaparsanız ordunuzun üçte ikisi varacaktır.
1 1 . Malzeme, silah, mühimmat ve ekipmanını yitirmiş bir ordunun kendisinin yitik bir ordu olduğunu söyleyebiliriz.
12. Sahip olduğu olanakları bilmediğimiz dost güçlerle işbirliği yapamayız.
13. Önceden uçurumlarını, bataklıklarını, dağlarını, ormanlarını, tuzaklarını bilmediğimiz topraklardan bir orduyu geçirmek akıl işi değildir.
14. Yöresel kılavuzlar kullanmadan doğanın olanaklarını avantaja çeviremeyiz.
15. Savaşta duygularını, hareketlerini, amacını düşmandan gizle. Kazanırsın.
16. Birliklerini birleştirme ya da bölme kararını sana çevre koşulları verdirtecektir.
17. Rüzgar gibi hızlı, orman gibi yoğun ol.
18. Saldırı ve yağmada ateş, düşmana direnişte yalçın dağ ol.
19. Planlarınız gecenin karanlığı gibi görülmez olsun, saldırınız ise gök gürültüsü gibi insin.
20. Yağmalamada ganimeti askerleriniz arasında bölüştürün. Yeni yerleri fethettiğinizde de askerlerinizin faydalanacağı imkanlar yaratın.
21. Harekete geçmeden düşün, tasarla.
23. “Ordu Yönetim Kitabı” der ki; Savaş alanında söylenen söz fazla ileri gitmez. Davul ve gonklar bu yüzden gereklidir. Cisimler de kolay, kolay görülemez. Bayrak ve flamalar da bu yüzden gerekir.
24. Bayrak, flama, boru ve gonklar askerlerimizin kulaklarını, gözlerini bir nokta üzerinde yoğunlaştırabilmenin, askeri bir bütün haline getirmenin araçlarıdır.
25. Bu şekilde tek gövde haline gelmiş bir ordunun karşısında ilerlemek en büyük cesareti bile aşar, gerilemek ise olanaksızlaşır Büyük kitleleri yönetme sanatı işte budur.
26. Gece savaşında, ateş ve davul işaretlerini, gündüz savaşlarında ise bayrak ve flama işaretlerini ordunuzun gözünü, kulağını etkilemekte kullanın.
27. Ordu ruhunu, komutan aklını yitirebilir.
28. Ordunun ruhu sabah keskindir; öğleyin bayrak sallanmaya başlar; akşamsa aklı kampa dönmektedir.
29. Akıllı bir komutan, bu nedenle, askerini düşmanın ruhunun keskin olduğu zaman değil, yorgun olduğu, geri dönme beklentisine girdiği zaman saldırtır. Buna ruh okuma sanatı denir.
30. Disiplin ve sükunetle düşmandaki düzensizliği, kargaşayı beklemek-inisiyatif kullanma sanatıdır.
31. Düşman henüz uzakta iken hedefe yakın olmak, düşman zorluklarla uğraşıp dururken rahat, rahat bekleyebilmek, düşman açlıkla mücadele ederken karnı tok olabilmek. Buna güç tasarruf sanatı denir.
32. Bayrak ve flamaları düzenli, sakin, güvenli gözüken bir orduya saldırmaktan kaçınmak koşulları değerlendirme sanatıdır.
33. Tepede mevzilenmiş ya da tepe aşağı saldırıya geçmiş düşmana karşı ilerlemek askeri kurallara aykırıdır.
34. Savaşmayı bilen düşmanı takip etme. Savaşma arzusu kuvvetli düşmana saldırma.
35. Düşmanın gösterdiği yemi kapma. Evine dönen orduya sataşma.
36. Düşman ordusunu kuşattığında bir açık nokta bırak. Bunalmış düşmanı çok zorlama.

Bölüm VIII TAKTİK DEĞİŞTİRME
2. Zor koşullar altındaki yerlerde kamp yapma. Yüksek yolların birleştiği yollarda müttefiklerinle işbirliği yap. Tehlikeli pozisyonlar olan ücra yerlerde oyalanma. Kuşatma altında strateji değiştir. Ümitsiz koşullarda savaş.
3. Girilmemesi gereken yollar, saldırılmaması gereken ordular, kuşatılması gereken kentler, zorlanmaması gereken mevziler, dinlenmemesi gereken hükümdar emirleri vardır.
4. Taktik değişikliklerin avantajlarını tam olarak anlayan komutan birliklerini nasıl yöneteceğini iyi bilir.
5. Bunları anlayamayan komutan ise, içerisinde bulunduğu ülkenin koşullarını tam olarak bilse bile bilgisini pratik avantaja çeviremez.
6. Savaş Sanatı’nın Plan Değiştirme dersinde tecrübeye sahip olmayan savaş öğrencisi, Beş Avantaja sahip olsa bile, adamlarını en iyi şekilde kullanamayacaktır.
7. Akıllı liderin planlarında avantaj ve dezavantaj beklentileri bir potada eriyecektir.
8. Bu sayede avantaj beklentilerimiz zorunlu olarak değiştiğinde, ana plana dönüp amacımıza ulaşabiliriz.
9. Öte yandan, zorlukların ortasında bile karşımıza çıkması olası bir avantajı yakalamaya; kendimizi felaketlerden korumaya hazır olmalıyız.
10. Düşman komutanlarını, başlarına çeşitli dertler yaratarak, sürekli meşgul et; cazip yemlerin peşine boşuna düşürterek zorla, sayılarını azalt.
1 1 . Savaş Sanatı bize düşmanın üzerimize gelmemesini ummaktansa düşmanı karşılamaya hazırlıklı olmamızı, düşmanın bize saldırmamasını dilemektense bizim pozisyonlarımızın düşmanın saldırısını imkansızlaştırmasını öğretir.
Bir komutanın yapacağı beş hata felaket getirebilir.
(a) Dikkatsiz cesaret, yok olmaya götürür.
(b) Korkaklık, düşmana esir düşmeye götürür.
(c) Acelecilik, hakaretlerle kışkırtılabilir.
(d) Şeref Düşkünlüğü, utanmaya götürür.
(e) Adamlarına aşırı düşkünlük, endişe ve tereddüde götürür.
13. Bu beş hata bir komutanın, savaş alanında işleyebileceği beş savaş günahıdır.
14. Bir ordu yenildiğinde, lideri katledildiğinde neden mutlaka bu beş günahtadır. Bunları önemseyin.

Bölüm IX ORDUNUN İLERLEMESİ
1 . Şimdi meselemiz ordunun kamp kurmasında. Gözünüz düşman işaretlerinde olsun. Dağları çabuk geçip vadilere yakın yerleri tercih edin.
2. DAĞ SAVAŞI: Kampı yüksek noktalarda güneşi karşınıza alarak kurun. Savaşmak için tepelere tırmanmayın.
3. NEHİR SAVAŞİ: Ordunuz nehri geçtiğinde olabildiğince kısa zamanda nehirden uzaklasın.
4. İlerlemekte olan düşman nehir geçiyorsa, nehrin ortasında karşılamak üzere saldırmayın. En iyi an düşmanın yarısının geçtiği yarısının hala su içinde olduğu andır.
5. Saldırı hususunda ne kadar sabırsız olursanız olun, sakın nehri geçmek üzere nehir kenarında durmakta olan düşmana saldırmayın.
6. Uzun mesafeli silahlarınızı güneşe bakar şekilde düşmandan yüksek araziye yerleştirin. Düşmana nehir yukarı saldırmayın.
7. BATAKLIK SAVAŞI: Bataklıkları geçerken amacınız en kısa zamanda bataklıktan çıkmak olsun.
8. Bataklıkta savaşmak zorunda kalırsanız, unutmayın ki elinizde su ve otunuz vardır. Arkanızı ağaçlara verip savaşın.
9. DÜZ ALAN SAVAŞI: Düz alanda sağınızı ve ardınızı tepelere verip, düşmanı önünüze alın.
11. Tüm ordular yüksek yerleri alçak zeminlere, aydınlık alanları karanlık yerlere tercih ederler.
12. Askerlerinize özen gösteriyor, kamp yerlerini kuru arazide kuruyorsanız, askerlerinizi salgın hastalıklardan korumuş olursunuz. Sağlıklı bir ordu zafere daha yakındır.
14. Tepelere sağanak yağmurlar indiğinde geçmeyi tasarladığınız nehir kabarmış, köpürmüş olabilir. Bu durumda en iyisi beklemektir.
15. Dik uçurumların, sel yamaçlarının, derin çukurların, saklı vadilerin, sık çalılıkların, bataklıkların büyük yarıkların bulunduğu bölgelerden olabildiğince çabuk çıkın, böyle yerlerden zorda kalmadıkça uzakta kalın.
16. Siz bu tür yerlerden uzakta kalmaya dikkat ederken, düşmanı buralara sürüklemeye; düşmana saldırıya geçtiğinizde de düşmanın ardında bu tür alanların olmasına özen gösterin.
17. Kampınızın çevresinde tepeler, yüksek otlarla örtülü göletler, kamış tarlaları, ya da çalılıklarla kaplı koruluklar varsa bu alanları adamakıllı kontrol edin.
Bu tür alanlar, pusu kurmak isteyen düşman baskıncılarının ve casuslarının en çok tercih ettikleri yerlerdir.
18. Düşman size yakınlaşmasına rağmen hala sakin ise bulunduğu pozisyonun doğal gücüne inanıyor demektir.
19. Düşman sakin durmakla birlikte sizi kışkırtıyorsa, sizin üzerine gelmenizi istiyor demektir.
20. Düşmanın kamp yerine ulaşım kolay gözüküyorsa, mutlaka size bir yem gösteriyordur.
24. Sakin sesle verilen komutlar, yoğunlaşan hazırlıklar düşmanın saldırıya geçeceğini; sert komutlar, saldırı gösterileri ise düşmanın geri çekileceğinin işaretleridir.
26. Belirgin bir anlaşma ile birlikte gelmeyen barış önerileri tuzak belirtisidir.
27. Düşman birlikleri arasında koşuşturma artar, askerler bölük, bölük toplanırlarsa kritik an gelmiştir.
28. Bazı birlikler ilerlerken bazıları geri çekiliyorsa, bu yemdir.
29. Askerler mızraklarına yaslanıyorsa, acıkmışlardır.
30. Su getirmeye giden askerlerin ilk işi su içmek olmuşsa, ordu susuz kalmıştır.
31 . Düşman kazanabileceği avantajlı bir pozisyon gördüğü halde hareket etmiyorsa, askerler tükenmiştir.
33. Kampta kargaşa varsa komutanın otoritesi zayıftır. Bayraklar, flamalar aşağı yukarı hareket ediyorsa askerin içine fitne düşmüştür. Subaylar kızgın ise asker yorgundur.
34. Düşman, atlarını buğdayla beslemeye, öküzlerini kesip yemeye başlarsa, yemek kazanlarını ateşe koymuyorsa, çadırlarına dönmeyeceklerini, ölene kadar savaşmaya hazır olduklarını anlamalıyız.
35. Küçük gruplar halinde fısıldaşan ya da alçak sesle konuşan asker gruplarının oluşması asker arasında muhalefetin varlığını gösterir.
36. Çok fazla ödül düşmanın kaynaklarının tükendiğini, çok fazla ceza ise aşırı sıkıntı koşullarının varlığını belirtir.
,37. Coşku ile savaşa girişip, düşmanın gücünü görünce korkuya kapılmak haber almanın zaafını gösterir.
38. Gelen elçiler bize kompliman yapıyorsa, düşman ateşkes istemektedir.
39. Düşman birlikleri kızgınlıkla ilerler, karşımıza dikilir ama çatışmaya girmeye ya da geri dönmeye kalkmazsa bu durumda son derecede uyanık ve tedbirli olmamız gerekir.
40. Birliklerimizin gücü düşmanla hemen, hemen eşit ise düşman genellikle doğrudan saldırmaz. Bu durumda yapmamız gereken şey, güçlerimizi toplamak, düşmanı yakından takip ederken takviye sağlamaya çalışmaktır.
42. Komutanına güven duymayan askere ceza verildiğinde asker komutanına itaatkar olmayacaktır. İtaatsiz asker ise asla zafer kazanamaz.
Komutanına inanan askere ceza uygulanmazsa asker komutanına güvenini yitireceğinden yine başarısız olacaktır.
43. Bu nedenle askerin komutanına inanmasını sağlamak için ayırım göstermeden bir yandan adıl davranıp, diğer yandan çelik gibi disiplin altında tutmalıyız. Bu zafere giden en kesin yoldur.
44. Eğitimde askere, emre itaat alışkanlığı verilmişse ordu disiplinlidir. Aksi halde disiplin yoktur. Disiplin zaferin anahtarıdır.
45-Şayet bir komutan hem adamlarına güvendiğini gösterip, hem de emirlerine kesin itaat istiyorsa, kazanç iki yönlü olur.

Bölüm X ARAZİ FAKTÖRÜ
9. Düşman ordusu sizin dar bir geçidi ele geçirmenize engel olduğunda, dar geçidin düşmanca korunuş tarzını inceleyin. İyi korunuyorsa üzerine gitmeyin.
10. Uçurumlu tepeleri ilk siz ele geçirmişseniz, yüksek ve güneşli noktalara yerleşip düşmanı bekleyin.
11 . Düşman sizden önce davranıp yerleşmişse, üzerine gitmeyin. Düşmanı geri çekiliyor gibi yaparak yerinden çıkarmayı deneyin.
12. Düşmanla aranızda oldukça büyük bir mesafe varsa ve her ikinizin de güçleri birbirine yakınsa savaşa girmek kolay olmayacağı gibi savaşın sonucu da her zaman lehinize olmayabilir.
14. Ordunun başına doğal nedenlerin dışında,daha çok komutanın hatalarından kaynaklanacak altı bela gele bilir.Bunlar:
(a) Geri çekilme
(b) Baş kaldırma.
(c) Çöküş.
(d) Harap olmak.
(e) Kargaşa.
(f) Bozgun.
1 5. Diğer koşullar aynı kalmakla birlikte şayet bir birliğin karşısına kendisinin on misli bir düşman çıkarsa bu birliğin tek şansı kalır. Geri çekilme.
Askerler çok güçlü ancak subayları zayıfsa sonuç baş kaldırmadır. Subaylar güçlü asker zayıfsa, sonuç çöküştür.
Üst subayların kızgınlıkla amirlerine baş kaldırıp, baş komutanın emrini beklemeden kendi başlarına düşmanla savaşa kalkmalarının sonucu ‘Harap Olmak’tır.
Bir komutan zayıf, otoritesini yitirmiş, verdiği emirler açık,belirgin olmayıp, sürekli değişiyorsa; emrindeki subaylar da askerler de belirli görevlere sahip değil ve üstüne üstlük ordu katmanları düzensiz, rast gele kurulmuş ise bu duruma tek ad verilebilir. Kargaşa.
Bir komutan düşmanın gerçek gücünü sezemez de, kendi zayıf bir birliğini kendinden güçlü düşmana saldırtır ya da seçme birliklerini güçlü düşmanı karşısında ordunun ön saflarına yerleştirmeyi ihmal ederse, bunun tek sonucu olabilir.Bozgun.
Sorumluluk sahibi her komutanın yenilgiye düşmemek için dikkat etmesi gereken altı yol vardır.
Arazinin doğal koşulları bir askerin en önemli müttefikidir. Ancak,bunun yanı sıra, düşmanın gücünü sezme yeteneği, zafere giden güçlerin kontrolü, zorlukları, tehlikeleri, mesafeleri görme kapasitesi bir komutanın test sorularıdır.
Bu hususları bilip savaş sırasında kullanan komutan savaşı kazanır. Bunları bilmeyen ya da kullanamayan komutan kaybetmeye mahkumdur.
Savaşın sonucunun zafer olacağı kesinse, başınızdaki hükümdar istemese bile savaşın. Ama, savaşın zaferle sonuçlanmayacağını görüyorsanız, hükümdar yal varsa bile savaşmayın.
Düşmana karşı savaşı kazanınca kavuşacağı şan, şeref ve şöhreti düşünmeden savaşan, gereğinde üstün düşman karşısında geri çekilmesini bilen, tek amacı ülkesini korumak olan komutanlar ülkelerinin mücevheridir.
Askerlerinize öz çocuklarınız gibi bakın, sizi en derin vadilere kadar takip edeceklerdir. Onlara yetişkin oğullarınız gibi bakın, yanınızda ölmeyi her şeye tercih edeceklerdir.
Ancak, askerinize düşkün olduğunuz halde otorite kullanamıyorsanız; yumuşak kalpli olduğunuz halde emirlerinizi dinletemiyorsanız, askerleriniz arasında kargaşa hüküm sürüyorsa, askerleriniz yaramaz çocuklara dönmüştür. Hiç bir işe yaramazlar.
Askerlerimizin savaşa hazır olduğunu bilmemize rağmen, düşmanın savaşa hazır olmadığının farkında değilsek, zafere giden yolun ancak yarısındayız demektir.
Düşmanın savaşa hazır olmadığını bilmekle birlikte kendi askerlerimizin savaşa henüz hazır olmadığı gerçeğini göremiyorsak zafere giden yolun henüz yarısındayız demektir.
Düşmanın savaşa hazırlıklı olduğunu, kendi askerimizin savaşa hazır olduğunu bilmemize rağmen, üzerinde bulduğumuz doğal koşulların savaşmaya uygun olmadığını göremiyorsak zafere giden yolun yine yarısındayız demektir.
Deneyimli asker, harekete geçtiğinde asla şaşırmaz, birliğini asla kaybetmez.

Bölüm XI ARAZİDE DOKUZ KONUM
1 -Savaş Sanatı dokuz tip arazi tanımlar.
(a) Karışık Arazi
(b) Yakın Arazi
(c) İhtilaflı Arazi
(d) Açık Arazi
(e) Anahtar Arazi
(f) Ciddi Arazi
(g) Zor Arazi
(h) Kuşatılmış Arazi
(i) Ümitsiz Arazi
2. Savaş kendi ülkemizde yapılıyorsa bu arazi türüne “Karışık Arazi” denir.
3. Düşman arazisine girmemize rağmen henüz kendi sınırlarımızın yakınındaysak bu tür araziye “Yakın Arazi” denir.
4. Sahip olunması her iki tarafa da büyük avantaj sağlayan araziye “İhtilaflı Arazi” denir.
5. Her iki tarafın da kolaylıkla girip çıkabildiği araziye “Açık Arazi” denir.
6. Üç krallığın arazilerinin birleşme noktasında yer alan arazilere “Anahtar Arazi” denir. Bu tür arazilere sahip olan krallık, imparatorluğun da büyük kısmına sahip olur.
7. Bir ordu düşman ülkesinin bağrına girmiş olmasına karşın, ardında kuvvetli
düşman kaleleri bulunmakta ise bulunduğu arazi konumu “Ciddi Arazi” olarak adlandırılır.
8. Geçilmesi zor olan dağlık ormanlar, çalılık yamaçlar, bataklıklarla kaplı arazilere “Zor Arazi” denir.
9. Dar vadilerden geçilerek ulaşılabilen, içinden daracık keçi yolları ile çıkılabilen arazilere “Kuşatılmış Arazi” denir. Bu tür alanlarda zayıf bir birlik koca bir orduyla başa çıkabilir.
10. Sadece gecikmeden savaşmamız halinde içinden sağ çıkabileceğimiz araziye “Ümitsiz Arazi” denir.
11. Karışık Arazi’de savaşma. Yakın Arazi’de durma. İhtilaflı Arazi’de saldırma.
12. Açık Arazi’de düşmanın yolunu kapatma. Anahtar Arazi’de müttefiklerinle işbirliği yap.
13. Ciddi Arazi’de düşmanı yağmala. Zor Arazi’de yoluna dikkatle devam et.
14. Kuşatılmış Arazi’de stratejini gözden geçir. Ümitsiz Arazi’de savaş.
15. Eskinin deneyimli komutanları düşmanın öncüler: ile ardçıları arasındaki ahengi bozmanın ustaları olmuşlardı. Böylece, ordu karargahlarının kendilerine bağlı birliklerle olan işbirliğini bozmanın yanı sıra yedek güçlerin zor duruma düşen birliklerin imdadına yetişmesine engel oluyor,komutanların subaylarına verdiği komutların birliklere ulaşmasını da durduruyorlardı.
17. Kendilerine avantaj sağlayacağını gördükleri zaman ilerliyorlar, görmediklerinde hareketsiz bekliyorlardı.
18. “Düzgün bir şekilde saldırı için ilerlemekte olan kuvvetli bir düşman karşısında ne yapardınız?” diye sorulduğunda , “Düşman için çok önemli olan bir şeyi elime geçirmeye çalışır, sonra da düşmanın aman dilemesini beklerdim.”diye cevap verirlerdi.
20. Düşman topraklarını işgal etmekte olan bir ordunun prensipleri şunlardır: Düşmanın içine ne kadar girerseniz askerleriniz arasındaki dayanışma o kadar artar. Düşmanı askerleriniz arasındaki dayanışma yok eder.
23. Askerlerini kaçışın olanaksız olduğu noktalara sür ki, ölesiye savaşsınlar. Ölümle karşı karşıya olan bir askerin beceremeyeceği iş yoktur. Ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olan askerler de subaylar da güçlerinin zirvesine çıkarlar.
24. Çıkış yolları kapalı, kaçma olanağı kalmayan askerler korku duygusunu yitirirler. Direnme güçleri sonsuzlaşır. Hele, bir de yabancı topraklardaysa, inatçı bir cephe oluştururlar. Yardım gelmesi de zor gözüküyorsa, sıkı bir mücadele verirler.
25. Böyle bir durumda askerleriniz emir beklemeye bile görmeden kulakları kirişte olur; verdiğiniz her emir anında yerine getirilir; sınırsız sadakat gösterirler, her konuda sonsuz güvenebileceğiniz askerlere dönüşürler.
27. Askerlerimiz paraya çok önem vermiyorlarsa bu zengin olmak istememelerinden değildir.
Ömürleri çok uzun olmuyorsa, bu da kesinlikle ölmek istemelerinden değildir.
28. Askerlerinize savaş emri verdiğinizde, içlerinde hüngür, hüngür ağlayanlar, zırhlarını göz yaşlarıyla yıkayanlar çıkabilir. Ancak savaşa girdiklerinde her birisinin bir kahraman olacağından şüpheniz olmasın.
29. Usta savaş taktisyeni çıngıraklı yılana benzer. Kafasına saldırırsan, kuyruğundaki zehirle saldırır; kuyruğuna saldırırsan, dişlerini geçirir; gövdesine saldırırsan, hem dişleri ile hem de kuyruğu ile saldırır.
32. Savaşta bir ordunun yönetim prensibi asker için yüksek bir cesaret seviyesi belirlemek ve her askerin bu seviyeye ulaşmasını sağlamaktır.
33. Güçlülük ile zayıflığın aynı anda nasıl en iyi kullanılacağı sorusunun cevabı arazi pozisyonlarındaki seçimlerdedir.
34. İşinin ehli komutan ordusunu sanki bir kişiyi yönetir gibi, elinden tutarak yöneten komutandır.
35. Çok konuşmayarak, gizliliği güven altına almak; dimdik durup, adaletli olarak disiplini sağlamak komutanın görevidir.
36. Subaylarının, askerlerinin kafasını gerektiğinde yanlış rapor ve olaylarla karıştırıp, her şeyi sorgulamalarını engellemesini de bilmelidir.
38. Ordu komutanı, en kritik anda, yüksek bir yere tırmanıp altındaki merdiveni atmasını bilmelidir. Elini göstermeden ordusunu düşman içine başka türlü süremez.
39. Gemilerini yakar, yiyecek kazanlarını kırar; ordusunu koyun sürüsü gibi bir o tarafa, bir bu tarafa yönelterek yönünün anlaşılmasına olanak yaratmaz.
40. Düşmanı kendi planına uygun bir noktaya sürerek, tehlikeye düşmesini sağlamak komutanın en önemli görevlerindendir.
42. Düşman arazisinde ilerlerken genel prensip, ne kadar ileri gidilirse askerin o kadar dayanışma göstereceği prensibidir. Sınır yakınlarında ise tam tersine kargaşa daha olasıdır.
43. Kendi ülkeni ardında bırakıp, komşu araziye girdiğinde, kritik arazidesin demektir. Dört yönde iletişim kurulabiliyorsa, birleşen yolların bulunduğu anahtar arazidesindir.
44. Bir ülkenin içlerine girdiğinde ciddi arazidesin. Düşman arazisinde fazla ilerlemediğinde bulunduğun arazi yakın arazidir.
45. Düşmanın sağlam kaleleri gerinde kalmış, önünde ise dar geçitler bulunmaktaysa bu araziye kuşatılmış arazi denir. Çıkış olanağı yoksa bu araziye Ümitsiz Arazi denir.
46. Bu durumda, dağınık arazide adamlarıma amaç birliği aşılarım. Yakın arazide ise, tüm birliklerimin arasında yakın temas olmasına bakarım.
47. İhtilaflı arazide, artçı birliklerime dikkat eder, hızlandırırım.
48. Açık arazide, dikkatimi savunmam üzerinde yoğunlaştırdım. Birleşen yolların bulunduğu anahtar arazide müttefiklerimle işbirliğini ararım.
49. Ciddi arazide malzeme ikmalini güvence altına almaya çalışırdım. Zor arazide ise dikkatimi ordumu durmaksızın ilerletmeye verirdim.
50. Kuşatılmış arazide ordumun geri çekilme yollarını kapatırdım. Ümitsiz arazide, askerlerime hayatlarının kurtulmasının ümitsiz olduğunu söylerdim.
51. Bunun nedeni, düşman tarafından kuşatıldığını, yardım gelmesinin olanaksız olduğunu bilen askerde olağan üstü inatçı bir direniş gücü, sınırsız bir savaşma isteğinin ortaya çıkacağını; askerlerimin tehlike altında her emri yerine getireceğini bilmemdir.
54. Savaşçı bir prens güçlü bir ülkeye saldırdığında komutanlıktaki ustalığını, düşman kuvvetlerinin birleşmesini engellemekteki başarısıyla gösterir. Kendisini düşmana olduğundan güçlü gösterip, düşmanın olası müttefiklerini karşısına çıkmaktan caydırır.
55. Diğer ülkelerle işbirliği yapmaktan ya da onlardan yardım istemektense, kendi gizli planlarını uygulayarak düşmanlarının başını döndürür, korkutur. Bunu başardığında, düşman kentlerini fazla zorlanmadan ele geçirir, düşman krallıklarını sona erdirir.
56. Askerlerine kural dışı ödüller ver, önceki planların dışında da emirler buyur. Bunları hakkıyla yaptığında, ordunu tıpkı tek kişilik bir birimmiş gibi yönettiğini göreceksin.
57. Askerlerine planı değil, görevi söyle. Sonucu, parlaksa göster. Durum sıkıntılıysa sakın bir şey söyleme.
58. Ordunu ölüm tehlikesine, zorluklara sür; zaferle dönecektir.
59. İnsan doğası gereği zora düşmedikçe yeteneklerini sonuna kadar kullanmaz.
60. Savaşta zafer, kendi konumunu düşman hedeflerine göre ayarlamakla gelir.
61. Düşman saflarının ardına inatla sarkmak, sonunda düşman komutanını öldürme başarısını getirecektir.
68. Düşmanın açığını buluncaya kadar yeni gelin gibi çekingen ol; açığı bulduğun an yaban tavşanı gibi fırla. Düşman için artık çok geçtir.

Bölüm XII ATEŞLE SALDIRI
17. Avantaj görmedikçe hareket etme; kazanacak bir şey olmadıkça ordularını kullanma; bulunduğun pozisyon kritik olmadıkça savaşma.
18. Hiç bir hükümdar ordularını kendi öfkesi için savaşa sokmamalı, hiç bir komutan kendi hırsı için savaşa kalkmamalı.
19. Size bir avantaj sağlayacaksa ilerleyin, yoksa yerinizde kalın.
20. Zamanla öfke mutluluğa, sinirlenme memnuniyete dönüşebilir.
21 . Ancak, yok edilen bir krallık asla yeniden kurulamaz; ölüler canlanamaz.

Bölüm XIII CASUSLUK VE İSTİHBARAT
1. Yüz bin askerlik bir orduyu kurup, uzak savaşlara göndermek, halkın üzerine büyük yük bindirir, devletin olanaklarını tüketir.Sadece günlük harcamalar yüz bin gümüşe kadar yükselebilir. Ülke içinde de, dışında da büyük kargaşalık olacak, tükenen insanlar savaş yollarında dökülecektir. Yüz bin askerin en az dört, beşyüz bin aile olduğu düşünülecek olursa, etkinin ne kadar geniş bir alanda olduğu anlaşılabilir.
4. Bilge hükümdarla, iyi bir komutanın normal askerlere oranla kolaylıkla savaş kazanıp, zafere ulaşması İSTİHBARAT’a bağlıdır.
7. Beş tür casus kullanılır.
(a) Yöresel casuslar.
(b) İç casuslar.
(c) Devşirme casuslar.
(d) Hükümlü casuslar.
(e) Hayatta kalan casuslar.
8. Bu beş tür casusun hepsi bir arada kullanıldığında gizli istihbarat sistemini kimse ele geçiremez. Buna, “İplerin Kutsal Kullanımı” denilir.
Bu güç her hükümdarın en kıymetli kaynağıdır.
9. Yöresel casuslardan anlaşılan bir bölgede yaşayan kişilerden haber alma hizmeti almaktır.
10. “İç Casus” düşman subaylarının kullanımıdır.
11. “Devşirme Casuslar”, ele geçirilip, düşman aleyhine kullanılan düşman casuslarıdır.
12. “Hükümlü” ya da “Ölü Casus”lar düşmanı yanıltmak amacıyla çeşitli davranışlara yönlendirilip sonra da bizim casuslarımızca düşmana bilinçli olarak belirtilen casuslardır.
13. “Yaşayan Casuslar”, düşman kampından haber getirmeyi başaran casuslardır.
14. Ordu içinde en yakın takipte tutulacak kişiler casuslardır. Başka hiç bir birim casuslar kadar ödüle layık değildir. Yeryüzündeki başka hiç bir meslek casusluk kadar gizliliğe sahip değildir.
15. Doğal üstün zekaya sahip olmayan hiç kimse casus olamaz.
16. Casuslar iyilik ve dürüstlük olmadan yönetilemez.
17. Casusların raporlarını anlamak ve doğruluğundan emin olmak için ince zeka seviyesi gerekir.
18. Uyanık ol! Her iş için casus kullan.
19. Bir casus zamanı gelmeden bir haberi başkasına vermişse, hem casusu hem de haberi alan kişiyi öldür.
20. Amaç ister bir orduyu vurmak, ister bir şehri zaptetmek, isterse bir kişiye suikast düzenlemek olsun, komutanların, komutan yardımcılarının, kapı muhafızlarının, nöbetçilerin isimlerini öğrenmek özel öneme sahiptir. Casuslarımızın amacı bu bilgilere sahip olmaktır.
21 . Düşmanın aramıza gönderdiği casuslar tespit edilip, rüşvetle kandırılmalı, ele geçirilip, rahat edecekleri yerlerde tutulmalıdır. Böylece onları kendi saflarımıza çekip devşirme casus yaparak kendi hizmetimizde kullanabiliriz.
22. “Devşirme Casusların” bize sağlayacağı bilgiler sayesinde mahalli ve iç casusları elde edebiliriz.
23. Yine yalnız onların sayesinde “Ölü Casusları” kullanarak yanıltıcı bilgileri düşmana ulaştırabiliriz.
24. Son olarak, yine onların sayesinde “Yaşayan Casuslardan bilgi alabiliriz.
25. Casus kullanmanın tek amacı düşman hakkında bilgi toplamaktır. Bu bilgi ise, ilk olarak “Devşirme Casustan” alınabilir. Bu nedenle “Devşirme Casus” el üstünde tutulmalıdır.