Home » İktibas » Özgünlüğümüz

Özgünlüğümüz

kardesligimizi-yeniden-insa-edelim-IHA-20140116AW000377-3-t

Ramazan Kayan’ın 26 Aralık 21014 tarihli yazısı

İnsan, davranışlarıyla insandır… İnsanın; insan, hayat, dün, bugün ve gelecek anlayışı, bu tavrın bir özetidir…

 

Bir mü’min olarak inandığımız inanç değerlerinin bize özgün bir duruş önerdiğinin bilincindeyiz…

İşte bu duruş, yaşamın iman istikametinde şekillenmesidir. Müslüman’ın Kur’ani ölçüleri, nebevi ilkeleri, İslami değerleri hayatın her anına ilmek ilmek işlemesi ve imanla örmesidir…

Yarınlara umut sunma mücadelesi veren bizler, zikzaklarla örülü yaşam çemberinin girift yapısına karşı dinamik ve duru bir duruşu sergilemenin bilinci ile hareket ediyoruz…

Kaygan bir zeminde, kaypaklıkların kanıksandığı bir dünyada tutarlı, kararlı, nitelikli ve net bir duruş önceliğimizdir. Çünkü artık İslam’ı okumak, dinlemek, anlamak, anlatmak yetmiyor, hatta bu bilinci kuşanmak da yeterli değil; duruşumuz önemli…

Olayları, toplumu, tarihi, bilimi, evreni, hayatı, zamanı okurken öncelikle doğal ve doğru bir duruş gerekiyor…

Duruşlarını bozanların zamanla nasıl duyarsızlaştıklarına ve değersizleştiklerine tanık oluyoruz… Bu durum, kendimizi yenileme ve sorumluluk yüklenme duyarlılığı ile İslami duruşumuzu sosyalleştirmeyi zaruri kılıyor…

İşte bu sorumluluğun bir parçası olarak; insanların derdi ile dertlenmek, doğruları dillendirmek, haksızlıklara karşı direnmek için mücadelemizi sürdürmeliyiz…

Kaos ve karmaşa günlerinde savrulmamak için, yorgun ve yılgın ruhların soluklanması için, toplumların derin bir sessizliğe büründüğü zaman dilimlerinde güçlü ses verebilmeliyiz…

Niteliği önceleyen, netliğini koruyan, değer merkezli bir mücadele öncelikli bir ihtiyaçtır…

Bu hareketler ve mücadeleler de doğru yerde durup, doğru şeyler söylemek durumundadır, tabii ki zamanlamayı da doğru yaparak…

Bu doğrular yarınlarda da arkasında durabileceğimiz ve Hesap Gününde bizi mahcup etmeyecek mahiyette olmalıdır…

Evet, hakikati yoruma boğmadan, olgulardan ziyade ilkeleri esas alan, şahısları değil mesajı önceleyen bir çizgi öncelikli hedefimiz olmalıdır…

Müteal değerlere yaslanarak, muhalif damarımızı koruyarak, mutedil çizgimizi sürdürmek kararlılığında olmalıyız…

Nicelik kaygısı ile hareket etmeyeceğimizi, küresel güçler karşısında pasif izleyiciler olmak yerine inisiyatif almak durumunda olduğumuzu belirtmemiz lazım…

Bunu yapmaya çalışırken marjinal tutumlardan, şaz ve uç görüşlerden, sığ anlayışlardan, çiğ davranışlardan, kısır döngülerden, anlamsız tartışmalardan uzak olduğumuzu ifade etmek gerekiyor…

Bireysel ve toplumsal olarak kendimizi yenilemek durumundayız. Aksi halde körelmekten ve yok olmaktan kurtulamayız. Dinamik bir hayata, durgun ve donuk söylemlerle bir şey katamayız. Yeni hastalıkları eski reçetelerle tedavi edemeyiz…

Bunun için de yeni cümleler kurmalıyız, sorularımızı sormalıyız… Çünkü sorusu olmayanın sorumluluğu da yoktur…

Bu çıkış, fikri donukluğu, kalbi boşluk ve dağınıklığı, ruhsal yorgunluğu ve pratikteki belirsizliği aşmaya yöneliktir…

Bu çerçevede şu hedeflerin altını çizmemiz gerekiyor:

Çağın idrakine İslam’ın kadim değerlerini aşılamamız ertelenemez bir sorumluluktur. Bu bağlamda İslam’ın değerleri ile hayatın gerçeklerini meşru zeminde telif edecek bir fıkhın oluşması zorunluluk arz ediyor…

Zamanın ve coğrafyanın ruhunu ıskalamadan; realite ve idealler arasında nasıl köprü kuracağımızın gayretini sürdürmeliyiz…

Ancak bunu sürdürebilmek yani iddialarımızı yaşamlaştırmak, taleplerimizi gerçekleştirmek için de bizden istenen bedelleri ödemek durumundayız…

İnsanımızın makûs talihinin değişmesi için masum ve mütevazı çabalarımızı artırmaktan başka çıkış yolumuz yok…

Dönüştürülmeye teşne, sisteme eklemlenen, iddialarından vazgeçen, nerede duracağı bilinmeyen açılımların ürkütücü anaforu karşısında; güven verici, yüreklendirici, meşru zeminde açılımları ve sıçramaları gerçekleştirmek sorumluluğu altında bulunuyoruz…

Evet, bu zulme, sömürüye, çürümeye, yozlaşmaya karşı bir şeyler yapmalıyız. Bu yangın sönmeli… Bu sihir bozulmalı… Bu karanlık dağılmalı… Bu yolda, kim neye sahipse o kadar sorumludur…

Tüm hareketlerimiz ve davranışlarımız bu amaca yöneliktir…

Özgürlük mücadelesinin erlerinin sizlerden beklentileri: duyarlılık ve dua…