Home » Dinler Tarihi » Yahudilik – Cemaat liderliği

Yahudilik – Cemaat liderliği

Cemaat liderliği
Klasik Kohenlik (Kehuna)
Kohen
Yahudilikte Kudüs Tapınağı’nın işleri ve kurbanlardan sorumlu olan mabet görevliliğinin rolü İkinci Tapınak’ın M.S. 70 yılında yıkılmasından bu yana önemli ölçüde azalmıştır. Babadan oğula geçen bir statü olan Mabet görevliliği müessesesi, günümüzde artık törensel görevler dışında herhangi bir görevi olmamasına rağmen, halen birçok Yahudi cemaatinde saygı görür. Birçok Ortodoks Yahudi cemaatinde, gelecekteki Üçüncü Tapınak için Mabet görevlilerine ihtiyaç duyulacağına ve gelecekteki görevlerine hazır olmaları gerektiğine inanılır.
Kohen – Baba tarafından Musa’nın erkek kardeşi Harun’un soyundan gelir. Tapınak’ta, kurban kesme işlemi Kohenler tarafından gerçekleştirilirdi. Günümüzde, Kohen soyundan gelenler Tora okumak üzere ilk olarak çağırılır, Nesihat Kapayim’e (Cemaati Bereketlendirme) çıkar, Pidyon törenini gerçekleştirmenin de aralarında bulunduğu diğer özel yasa ve törenlere riayet ederler.
Levi (Levioğlu) – Baba tarafından Yakub’un oğlu Levi’nin soyundan gelir. Kudüs Tapınağı’nda, Leviler Mezmurları okur, yapım, bakım, temizlik ve koruma görevlerini gerçekleştirir, Kohenlere yardım eder, kimi zaman da halka yasaları ve Tapınak törenlerini yorumlardı. Günümüzde, Tora okumak üzere ikinci sırada bir Levi çağırılır.
İbadet önderleri
Mişna ve Talmud zamanından günümüze dek, Yahudilik çok az ayin ve törenin uygulanması için uzmanlaşmış veya yetkin kişilerin bulunmasını gerektirmiştir. Bir Yahudi ibadet için gerekli koşulların çoğunu kendi başına yerine getirebilir. Tora ve aftara (Neviim kitabından ek kısımlar) okunması, matem tutanlar için dua edilmesi, damat ve gelin için bereketlendirme duası edilmesi, yemeklerden sonra şükran duası edilmesi gibi bazı faaliyetlerde minyan oluşturulması, yani on yetişkinin hazır bulunması gerekir (Ortodoks ve kimi Muhafazakar Yahudiler minyan için on yetişkin erkek bulunmasını şart koşarken, bazı Muhafazakar Yahudiler ile Reform Yahudileri kadınları da minyana dahil ederler).
Bir sinagogda en yaygın olarak bulunan profesyonel din adamları şunlardır:
Cemaatin hahamı – Cemaatin Yahudi hukuku ile ilgili sorularını cevaplamakla görevli Yahudi alim. Bu rol, cemaatin yetki mercii tarafından atanmayı gerektirir (örn. saygın bir Ortodoks haham tarafından veya şayet cemaat Muhafazakar ya da Reform ise, akademik ruhban okulları tarafından). Her cemaatin bir hahamı olması gerekmez. Kimi cemaatler hahamları olmasına rağmen, cemaat üyelerinin de şatz veya baal kriyah (bkz. aşağısı) olarak hareket etmesine izin verebilir.
Hazan (kantor) – Şatz olarak hareket eden eğitimli okuyucu. Güzel sesli, geleneksel ezgilere hakim, duaların anlamına vakıf ve bunları içtenlikle okuyabilen kişiler arasından seçilir. Bir cemaatin kendini bu işe vakfetmiş bir hazana sahip olması gerekli değildir.
Yahudi ayinlerinde, birçok cemaatte her zaman olmasa da bazen bir haham ve/veya hazan tarafından doldurulan iki özel rol vardır. Diğer cemaatlerde, bu roller ayinin bölümlerini dönüşümlü olarak yöneten cemaat üyeleri tarafından geçici olarak doldurulur:
Şaliah tzibur veya Şatz (cemaatin lideri –kelime anlamı ile, “temsilci”) ibadet için bir araya gelenlere önderlik eder, kimi zamanda cemaat adına dua eder. Şatz, cemaat adına bir dua okurken aracı değil, kolaylaştırıcı olarak hareket eder. Tüm cemaat, bu gibi duaların okunmasına, duanın sonunda amin diyerek katılmış olur; bu hareket ile şatzın duası cemaatin duası haline gelir. Duaları doğru şekilde okuyabilen her yetişkin şatz olabilir. Ortodoks ve kimi Muhafazakar cemaatlerde, sadece erkekler ibadetin başına geçebilirken, Muhafazakar ve Reform hareketleri artık kadınların da bu görevi üstlenmesine izin vermektedir.
Baal kriyah veya baal koreh Tora’dan haftanın bölümünü okur. Baal kriyah olmak için gerekli şartlar şatz olmak için gerekli olanlar ile aynıdır. Aynı kişi çoğu zaman tek bir rolden fazlasını üstlenmek için gerekli niteliklere sahiptir ve sıklıkla her iki rolü de üstlenir. Çoğu zaman bu rolleri üstlenecek çok sayıda insan vardır ve farklı ibadetler (ya da ibadetin bölümleri) farklı kişilerin önderliğinde yapılır.
Başta büyük cemaatler olmak üzere, birçok cemaatte bir de Gabbay vardır:
rabbi2
Gabbay (Sinagog yöneticisi) – Tora okuyacak kişiyi çağırır, şayet sabit bir şatz yoksa her ibadette şatzı belirler ve sinagogun temiz tutulmasını ve ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlar.
Bu üç vazife genellikle gönüllülük esasına dayanır ve bunları üstlenmek onur kabul edilir. Aydınlanma’dan bu yana, büyük sinagoglarda sıklıkla şatz ve baal kriyah olarak haham ve hazanlar işe alınmaktadır; birçok Muhafazakar ve Reformcu cemaatte hâlen bu uygulama söz konusudur. Öte yandan, Ortodoks sinagoglarında bu mevkiler dönüşümlü veya geçici olarak cemaat üyelerince doldurulur. Her ne kadar çoğu cemaat bir veya daha fazla hahamı işe alsa da, ABD’de profesyonel hazanların hizmetinden yararlanan cemaatlerin sayısı genelde düşerken diğer mevkiler için profesyonellerin kullanımı hâlen nadiren rastlanan bir durumdur.
Uzmanlık gerektiren dini roller
Dayan (yargıç) – Özel hukuki eğitim almış, bet din (rabinik mahkeme) mensubu atanmış haham. İsrail’de, dini mahkemeler, Yahudi cemaatinin evlilik ve boşanma davalarına, dine geçiş ile ilgili konulara ve mali anlaşmazlıklarına bakar.
Mohel – Brit milah (sünnet) işlemini gerçekleştiren sünnetçi. İşinin ehli bir mohelden eğitim almış ve sünnet yasaları konusunda uzmandır.
Şohet (dini kasap) – Etin kaşer olabilmesi için, hayvanın, bir başka şohet tarafından eğitilmiş, kaşrut yasaları ve anatomi konusunda uzman bir şohet tarafından kesilmesi gerekir.
Sofer (yazıcı) – Tora tomarları, tefilinler, mezuzalar (kapı pervazlarını yerleştirilen içinde Tora’dan pasajlar bulunan kutucuk) ve gitinler (boşanma belgeleri), kutsal metinler yazma yasaları üzerine titiz bir eğitimden geçmiş, İbranice güzel yazı sanatında usta bir sofer tarafından yazılmalıdır.
Roş yeşiva – Yeşiva yöneten Tora alimi.
Yeşiva Maşgiah – Yeşivadaki öğrencilerin duygusal ve ruhsal refahını teftiş eder ve mussar (Yahudi etiği) konusunda ders verir.
Maşgiah – Kaşer gıda üreticilerini, ithalatçılarını, tedarikçilerini ve restoranlarını gıda ürününün kaşer olduğundan emin olmak için teftiş eder. Kaşrut yasaları konusunda uzman olmalı, şayet kendisi haham değilse, bir haham tarafından eğitilmiş olmalıdır.
Tarihçe
Yahudi tarihi
Kökenler
Geleneksel bakış
Esther kitabından sahneler M.S. 244’te inşa edilen Dura-Europos sinagogunun duvarını süslemektedir.
Özü itibariyle, Tanah İsrailoğullarının tarihlerinin en başından İkinci Tapınak’ın yapımına kadar (M.Ö. 535 civarı) geçen dönemdeki Tanrı ile ilişkisinin hikâyesini anlatır. Bu, sıklıkla çekişmeli bir ilişki olmuş, İsrailoğulları Tanrı’ya olan inançları ile diğer tanrıların cazibesi arasında bocalamışlardır. Kutsal Kitap’ta yer alan gerçek üstü şahsiyetler arasında, inançları ile mücadele eden İbrahim, İshak ve Yakub ile İsrailoğullarını Mısır’dan çıkartan Musa da vardır.
İlk İbrani ve Yahudi halkının babası olarak kabul edilen İbrahim, çevresinde gördüğü putperestliği reddederek tek tanrıcılığı benimsemişti. Tek Tanrı’ya iman etmesinin ödülü olarak, İbrahim’e kalabalık bir soy vaat edildi: “[Rab] sonra Avram’ı dışarı çıkararak, ‘Göklere bak’ dedi, ‘Yıldızları sayabilir misin? İşte senin soyun o kadar çok olacak'” (Tekvin 15:5). İbrahim’in ilk çocuğu İsmail, ikinci oğlu ise Tanrı’nın İbrahim’in kültünü sürdürecek ve sürülüp kurtarıldıktan sonra İsrail Diyarı’nı (o zamanki adı ile Kenaan Ülkesi) miras alacak olan İshak’tı. Tanrı ata Yakub’u ve çocuklarını, birçok kuşaktan sonra esir edilecekleri Mısır’a gönderdi. Tanrı’nın Musa’ya İsrailoğullarını esaretten kurtarmasını emretmesinin ardından Mısır’dan Çıkış gerçekleşti. İsrailoğulları, M.Ö. 1313 (Yahudi Yılı 2448) tarihinde Sina Dağı’nda toplantılar ve onlara Tora indirildi. (Neviim ve Ketuvim ile birlikte, bu kitaplar Yazılı Tora olarak bilinirken, Mişna ve Talmud ise Sözlü Tora olarak bilinir.) Sonunda, Tanrı onları İsrail diyarına götürdü.
Tanrı, Musa’nın erkek kardeşi Harun’un soyundan gelenleri İsrailoğlu toplumu içinde mabet görevlileri sınıfı olarak belirledi. İlk dinsel törenleri mişkanda (taşınabilir tapınak) yönettiler; sonrasında da onların soyundan gelenler Kudüs Tapınağı’nda ibadetten sorumlu oldular.
İsrailoğulları İsrail diyarına yerleştikten sonra, taşınabilir tapınak Şiloh şehrine yerleştirildi ve 300 yılı aşkın bir süre boyunca da burada kaldı. Bu süre içinde, kimileri halkın günahlarının cezası olarak Tanrı tarafından gönderilen saldırgan düşmanlara karşı halkı toparlaması için Tanrı önemli erkekler, zaman zaman da kadınlar, gönderdi. Bu, Yeşu Kitabı ile Hakimler Kitabı’nda anlatılır. Zaman içinde, ulusun ruhani düzeyi öylesine düştü ki, Tanrı Kadim Filistinlilerin Şiloh’daki taşınabilir tapınağı ele geçirmesine izin verdi.
Bunun üzerine, Samuel Kitapları’nda anlatıldığı gibi, İsrail halkı Samuel peygambere diğer milletler gibi, daimi bir hükümdar tarafından yönetilmeleri gereken bir noktaya geldiklerini söyledi. Samuel, isteksizce bu talebi kabul etti ve büyük fakat çok mütevazı bir insan olan Saul’u Hükümdar olarak atadı. Halk, Saul’a baskı yaparak kendisine Samuel tarafından aktarılan bir emre karşı gelmeye itince, Tanrı Samuel’e onun yerine Davud’u atamasını söyledi.
Kral Davud tahta geçtikten sonra, Nathan peygambere daimi bir tapınak yapmak istediğini söyledi ve yaptıklarının ödülü olarak, Tanrı Davud’a oğlunun tapınağı yapmasına izin vermeyi ve tahtın hep çocuklarında kalacağını vaat etti (Davud’un tapınağı inşa ettirmesine izin verilmemişti, zira, birçok savaşta yer aldığı için barışı temsil eden bir tapınak yaptırması uygun olmayacaktı). Bunun sonucunda, Tanrı’nın arzu ettiği ve Krallar Kitaplarında belirtildiği gibi, ilk daimi tapınağı Kudüs’te yaptıran da Davud’un oğlu Süleyman oldu.
170120150851380154252_3
Kudüs’teki Batı Duvarı (Ağlama Duvarı), İkinci Tapınak’ı çevreleyen duvardan geri kalmıştır. Tapınak Dağı, Kudüs’teki en kutsal mekandır.
Rabinik gelenek, Sözlü Tora veya sözlü kanun olarak bilinen hukuki yorum ve ayrıntıların esasında Tanrı’nın Sina Dağı’nda Musa’ya söylediklerine dayanan yazılı olmayan bir gelenek olduğunu savunur. Ne var ki, Yahudilere yönelik baskıların artması ve ayrıntıların unutulma tehdidi ile karşı karşıya gelmesi sonucunda, bu sözlü yasalar Haham Yehuda haNasi tarafından M.S. 200 civarında derlenerek Mişna oluşturuldu. Talmud, Mişna ile sonraki üç yüzyıl boyunca redakte edilen haham yorumları olan Gemara’nın bir derlemesinden oluşuyordu. Gemara, Yahudi ilim dünyasının iki önemli merkezi Filistin ve Babil’den çıkmıştır. Daha eski olan derlemeye Kudüs Talmudu denir. Dördüncü yüzyılda, İsrail’de derlenmiştir. Babil Talmudu ise, I. Ravina, II. Ravina ve Rav Aşi tarafından M.S. 500’de derlenmiş, ancak daha sonraları da düzenlenmeye devam etmiştir.
Eleştirel tarihi bakış
Kadim Samilerin dini
Eleştirel yaklaşan akademisyenler (mütedeyyin olan ve olmayan Yahudiler) aralarında İbrani Kutsal Kitabı’nın da bulunduğu kutsal metinlerin Tanrı tarafından dikte ettirildiğini reddederken kimileri bunların vahyolunduğu savını reddeder. Bunun yerine, bu metinlerin insanlar tarafından kaleme alındığını ve belirli tarihi ve kültürel bağlamlarda anlam kazandığını düşünürler. Bu akademisyenlerin birçoğu belgesel hipotezin genel ilkelerini kabul eder ve Tora’nın birbirinden ayrılan hikâyelere dikkat çekecek bir şekilde bir araya getirilmiş bir dizi tutarsız metinden oluştuğunu öne sürer.[26][27][28]
Tora tomarı.
Bu akademisyenler, İsrailoğullarının ve İsrail dininin kökenlerine dair çeşitli teorilere sahiptir. Çoğunluğu, Birinci Tapınak döneminde İsrail ulusunu oluşturan insanların kökenlerinin Mezopotamya ve Mısır’a dayandığı konusunda birleşse de, bazıları bu halkların atalarının bir kısmının veya tümünün Mısır’da köle olup olmadığını sorgulamaktadır. Birçoğu, Birinci Tapınak döneminde, İsrail halkının henoteist olduğunu, yani her milletin kendine ait bir tanrısı olduğuna, ancak kendi tanrılarının diğerlerinin tanrılarından üstün olduğuna inandıklarını savunur. Kimileri ise, katı tek tanrıcılığın Babil döneminde, belki de Zerdüştlükteki dualizme bir tepki olarak geliştiğini savunur.
Bu görüşe göre, Yahudilerin çoğunluğu kendi tanrılarının tek tanrı (dolayısıyla da herkesin tanrısı) olduğuna ve vahyin kaydının (Tora) evrensel gerçekleri içerdiğine ancak Helenistik dönemde inanmaya başlamıştır. Bu yaklaşım, Yahudi olmayanlar arasında Yahudiliğe olan ilgideki artışı (bazı Yunanlılar ve Romalılar, görsel olarak temsil edilemeyen bir tanrıya olan inançlarından ötürü Yahudileri en “felsefi” halk olarak görüyordu) ve Yahudilerin evrensel gerçekleri belirlemeye çalışan Yunan fesefesine yönelik yoğunlaşan ilgisini yansıtıyor, dolayısıyla da –potansiyel olarak- en azından “tüm tanrılar birdir” anlamında tek tanrıcılık fikrine gidiyordu. “Yahudilik ile bire bir örtüşen, sınırları açık şekilde belirlenmiş bir Yahudi ulusu fikri de bu zamanda oluşmuştur.” Bir akademisyene göre, nihayetinde Hıristiyanlık dininin ve Rabinik Yahudiliğin doğuşu ile sonuçlanan ilk Hıristiyanlar ile Ferisiler arasındaki çatışma, Yahudilerin kendi ulusal adanmışlık iddiaları ile teolojik evrenselciliği bağdaştırma mücadelelerini yansıtıyordu.
Tel Aviv Üniversitesi’nden Prof. Ze’ev Herzog’a göre, bir devlet dini olarak tek tanrıcılık muhtemelen “İsrail Krallığı’nın ortadan kaldırılmasının ardından, Yehuda Krallığı döneminde icat edilmiştir.” Herzog şöyle devam ediyor: “Tek tanrıcılığın İsrail ve Yehuda krallıkları tarafından ne zaman benimsendiği sorusu, iki tanrıdan bahseden eski İbranice yazıtların keşfedilmesi ile ortaya çıkmıştır; Yehova ve Aşerah’ı. Negev tepesi bölgesinin güneybatısındaki Kuntiliet Ajrud ve Yahudiye eteklerindeki Khirbet el-Kom’daki iki kazı alanında, “Yehova ve Aşerah’ı,” “Yehova Şomron ve Aşerah’ı,” “Yehova Teman ve Aşerah’ı”ndan bahseden yazıtlar bulunmuştur. Yazıtları hazırlayanlar, iki tanrıyı, Yehova ve eşi Aşerah’ı tanıyorlar ve bu ikilinin adına şükranlarını sunuyorlardı.”
Kenaan etkisi
Yehova’nın kökenleri, merkezinde Yunan panteonuna çok benzer bir tanrılar panteonunun bulunduğu daha önceki Kenaan dinine dayanıyor olabilir. Bu panteonun en tanınan tanrısı, Tevrat’ta da ismi altmışdan fazla defa geçen Ba’al’di.[35] Ba’al, tapılması Tanah’da defalarca yasaklanan fırtına ve bereket tanrısıydı.[36] Hayatta kalmaya odaklanmış bir toplumda, bereket en yüksek faydayı temsil ediyordu. Bununla birlikte, Ba’al panteonun başı değildi. Bu unvan, Merhametli El’e aitti. İlk olarak Mendenhall tarafından ortaya atılan bir teoriye göre, kendi kendini marjinalize etmiş, bir grup mazlum insan, yani apiru (kurulu düzenin dışında duran insanları tanımlayan, muhtemelen İbrani kelimesinin de kökeni olan bir terim) baş tanrıları olarak El’e tapınmaya başladı.
Esasında bir Kenaan tanrısı olmayan Yehova olarak bilinen tanrıya tapınma, muhtemelen Levant bölgesinin güneyindeki Midyan’da ortaya çıkmış, Levant bölgesine de güneyden bir grup göçebe tarafından getirilmişti (Tevrat geleneğine göre, Mısır’dan gelen köleler). Yabancı tanrı Yehova’nın yerel tanrı El ile birleştiği ve Yehova’nın El’in birçok özelliğini aldığına inanılmaktadır: yaşlı bir tanrı; bilge bir tanrı; hatta yaratıcı bir tanrı. Bu birleşmeye ek kanıt olarak, Tanah’ta Tanrı için “El” kelimesi kullanılır. Özellikle, Rabinik kaynaklarda Tanrı için “El-Şaday” terimi kullanılır. El-Şaday’ın, El’in yeryüzünde oturmasına yapılan bir gönderme ile, “Dağda oturan El” anlamına gelmesi kuvvetle muhtemeldir.
Genellikle, İsraillilerin yeni, yerleşik bir etnik grup olarak konumlarını M.Ö. 12. yüzyılda pekiştirdikleri düşünülürse de, başta Israel Finkelstein olmak üzere bazı arkeologlar İsraillilerin baskı altındaki insanlar tarafından oluşturulmuş bir koalisyon olduğu iddiasını, Yahudi halkının ayrı bir etnik grup olarak ortaya çıkışının M.Ö. dokuzuncu veya sekizinci yüzyıla kadar gerçekleşmediğini savunarak reddetmektedir.
Zaman içinde, Yahudilik Kenaan panteonunun diğer tüm tanrı ve tanrıçaları ile tüm bağlantılarını keserek tek tanrıcı bir din olmuştur. Ancak bunun ne zaman gerçekleştiği de ayrı bir tartışmanın konusudur. Yehova’nın El ile birleşmesinden ve sadece Yehova’ya ibadeti merkez alan resmi ortodoksluğun ortaya çıkışından çok daha sonra İsrailoğullarının Yehova’nın eşi olarak Aşerat’a da tapınması veya hürmet göstermesini savunan argümanlar ortaya konmuştur. Kenaan panteonunda El’in eşi olan Aşera’dan, genellikle bu tanrıçaya tapınmanın veya stylize edilmiş bir ağaç şeklinde olduğuna inanılan kült sembolünün kullanımının kınanması bağlamında Tanah’da kırktan fazla defa bahsedilir. Çok da puta benzemeyen bu sembolün özellikle İsrailoğulları kadınları arasında yaygın bir tapınma aracı olarak kullanılmasına (resmi ortodoksluk tarafından olmasa da halk arasında) hoşgörü gösterildiğine inanılmaktadır.
Kuntillet Ajurd ve Khirbet el-Kom’da bulunan yazıtlarda, “Yehova ve Aşera’sına” atıfta bulunulmaktadır. Yazıtların tanrıça Aşera’ya mı yoksa Aşera kültünün bir sembolü olan “Aşera”ya mı atıfta bulunduğu tartışılmaktadır. Her iki durumda da, Yehova’nın Aşera ile ilişkilendirildiğine şüphe yoktur. Muhtemelen Yehova’nın El’in birçok özelliği ile birlikte, eşini de aldığı algılaması ortaya çıkmıştır.
Aşera’nın ve tüm Kenaan tanrılarının İsrailoğullarının dininden kati olarak tasviye edilmesinde, M.Ö. 621 yılında Josiah tarafından gerçekleştirildiğine inanılan reformasyonun muhtemelen etkisi olmuştur.
Antik çağ
Ana maddeler: İsrail Krallığı (Kuzey), Yehuda Krallığı, Babil Sürgünü, Helenistik Yahudilik, ve Haşmonayim Krallığı
Başkenti Kudüs olan Birleşik Monarşi Saul’un hükümdarlığı döneminde kuruldu ve Kral Davud ve Süleyman’ın hükümdarlığında devam etti. Süleyman’ın ardından, ülke İsrail Krallığı (kuzeyde) ve Yehuda Krallığı (güneyde) olmak üzere iki ayrı krallığa ayrıldı. İsrail Krallığı, M.Ö. 8. yüzyılda Asur hükümdarı II. Sargon tarafından fethedildi ve ülkenin başkenti Samarya’dan çok sayıda insan esir edilerek Media ve Habur vadisine götürüldü. Yehuda Krallığı ise, M.Ö. 6. yüzyılda Babil ordusu tarafından fethedilene kadar bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürdü. Bu sırada, Yahudilikte ibadetin merkezinde yer alan Birinci Tapınak da yıkıldı. Yehudalı seçkinlerin Babil’e sürgün edilmesi ile ilk Yahudi diyasporası da oluşmuş oldu. Bu esaret döneminde, Babil’deki Yahudiler, “Babil Talmudu”nu, Yehuda’da kalan Yahudiler ise “Filistin Talmudu”nu kaleme almışlardır. Bunlar, Tora’nın ilk bilinen yazılı halleridir ve Babil Tamudu da günümüzde kullanılan Talmud’dur. Babil’in Persler tarafından fethedilmesinin ardından, Babil Sürgünü olarak da bilinen yetmiş yıllık dönemden sonra Babil’deki Yahudilerin birçoğu memleketine döndü. Yeni İkinci Tapınak inşa edildi ve eski dini uygulamalara yeniden başlandı.
İkinci Tapınak’ın ilk yıllarında, en yüksek dini otorite, Büyük Meclis olarak bilinen başını Ezra Kitabı’ndan Ezra’nın çektiği bir konseydi. Büyük Meclis’in diğer başarıları arasında, Tevrat’ın son kitaplarının bu dönemde kaleme alınması ve kanunun kesinleştirilmesidir. Helenistik Yahudilik, M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren Ptolomeos dönemi ve sonrası Mısır’da yayılmaya başlamış ve gnostisizm ile Erken Hıristiyanlığın yükselişine paralel olarak 3. yüzyıldaki düşüşüne kadar, Roma İmparatorluğu’nun her yerinde kayda değer bir hoşgörülen din (religio licita) haline gelmiştir.
Milattan sonra 66’da, Roma yönetimine karşı patlak veren Yahudi ayaklanmasından sonra, Romalılar Kudüs’ü neredeyse tümüyle yıktı. İkinci bir ayaklanmanın ardından ise, Yahudilerin Kudüs şehrine girmesi yasaklanırken çoğu Yahudi ibadeti de Roma tarafından yasaklandı. Kudüs’ün yıkılmasının ve Yahudilerin sürülmesinin ardından, Yahudilerin ibadetinin Tapınak etrafında merkezlenmesi sona erdi, kurbanın yerini dua aldı ve ibadet, cemaatin öğretmeni ve önderi olarak hareket eden hahamlar etrafından yeniden şekillendirildi (bkz. Yahudi diyasporası).
Tarihte Yahudi gruplaşmaları (1700 yılına kadar)
Milattan Sonra 1. yüzyıl civarında, aralarında Farisiler, Sadukiler, Zealotlar, Esseniler, Yazıcılar ve Hıristiyanların da bulunduğu çok sayıda küçük Yahudi mezhebi bulunuyordu. İkinci Tapınak’ın M.S. 70 yılında yıkılmasının ardından bu mezhepler de yok olmuştur. Hıristiyanlık, Yahudilikten kopup ayrı bir din haline gelerek varlığını sürdürdü; Ferisiler ise Rabinik Yahudilik (günümüzde kısaca “Yahudilik”) şeklinde ayakta kalmıştır. Saddukiler, Neviim ve Ketuvim’in vahyolunduğunu reddederek tek vahyolunmuş kitap olarak addettikleri Tora’ya dönmüşlerdir. Sonuç olarak, Ferisilerin inanç sisteminin (modern Yahudiliğin temelini oluşturan) bazı temel özellikleri Saddukilerden de kabul görmemiştir.
Sadece Tora’yı esas alan Saddukiler gibi, 8. ve 9. yüzyıllarda bazı Yahudiler Mişna’da kayda geçen (ve daha sonra her iki Talmud ile hahamlar tarafından geliştirilen) Sözlü Yasa’nın otoritesini ve vahyolunduğunu reddetmiş, bunun yerine sadece Tanah’ı esas almışlardır. Bu gruplar kısa sürede, rabinik geleneklerden ayrılan kendi sözlü geleneklerini oluşturmuş, sonunda da Karaim mezhebini kurmuşlardır. Günümüzde hâlen az sayıda Karay varlığını sürdürmekte, bunların büyük bölümü de İsrail’de yaşamaktadır. Rabinik Yahudiler ve Karay Yahudileri birbirlerinin Yahudi olduğunu kabul etmekle birlikte, öteki inancın kusurlu olduğunu savunmaktadır.
Zaman içinde, Yahudiler farklı etnik gruplara bölünmüşlerdir; diğerlerinin yanı sıra, Aşkenaz Yahudiler (Orta ve Doğu Avrupalı), Sefarad Yahudileri (İspanya, Portekiz ve Kuzey Afrika’dan), Etiyopya’dan Beta Israel ve Arap Yarımadası’nın güney ucundan Yemen Yahudileri. Bu kültürel bir ayrım olup herhangi bir doktrinel anlaşmazlığa dayanmamaktadır, ancak aradaki mesafe uygulama ve dualarda küçük farklılıklara yol açmıştır.
Baskılar
Ana madde: Yahudilere yönelik baskılar, Antisemitizm ve Antisemitizmin tarihi
Antisemitizm (Yahudi düşmanlığı), Ortaçağ’da ortaya çıkmış, kendini, baskılar, pogromlar, din değiştirmeye zorlama, sürülmeler, sosyal kısıtlamalar ve gettolara kapatma şeklinde göstermiştir.
Bu niteliksel olarak, antik çağlarda Yahudilere yönelik baskılardan farklı olmuştur. Antik çağdaki baskı siyasi sebeplere dayanıyor, Yahudiler başka herhangi bir etnik gruptan farklı bir muameleye tabi tutulmuyorlardı. Kiliselerin yükselişi ile birlikte, Yahudilere yönelik saldırıların daha ziyade özellikle Hıristiyanlığın Yahudilere ve Yahudiliğe bakışından kaynaklanan teolojik değerlendirmelerden destek almaya başlamıştır.
Hasidizm
Hasidik Yahudilik
Hasidik Yahudilik, Baal Şem Tov (veya Besht) olarak da tanınan Yisroel ben Eliezer (1700-1760) tarafından kurulmuştur. Kökenleri, Yahudi halkının baskıya uğradığı, Avrupalı Yahudilerin kendi içlerine dönerek Talmud çalışmalarına odaklandığı bir döneme dayanır; çoğu kişi, Yahudi yaşamının birçok ifadesinin gereğinden fazla “akademik” hale geldiğini ve ruhaniyet ile neşe üzerinde hiç durmadığını hissediyordu. Müritleri birçok takipçi çekerek Avrupa’nın her yerinde sayısız Hasidik tarikatlar kurmuşlardır. Hasidik Yahudilik zaman içinde Avrupa’daki birçok Yahudinin yaşam biçimi haline gelmiş, 1880’li yıllardaki Yahudi göç dalgaları, bu akımı Amerika Birleşik Devletleri’ne de taşımıştır.
Başlarda, Hasidik olan ve olmayan Yahudiler arasında ciddi bir hizipleşme yaşanmıştır. Avrupalı Yahudilerden Hasidik hareketi reddedenleri Mitnagdim (“Karşıtlar/Reddiyeciler”) olarak adlandırıyordu. Hasidik Yahudiliğin reddedilmesinin sebepleri arasında, Hasidik ibadetin aşırı yoğun olması, liderlerine geleneklerin dışında yanılmazlık ve mucize yaratma özelliklerini isnat etmesi ve mesihçi bir mezhep haline gelebileceğine yönelik endişeler vardı. O zamandan bu yana, Hasidler ile rakipleri arasındaki farklılıklar kademeli olarak azalmış, bugün her iki grup da Haredi Yahudiliğin parçası haline gelmiştir.
Aydınlanma ve Reform Yahudiliği
Ana madde: Haskala ve Reform Yahudiliği
On sekizinci yüzyılın sonlarında, Avrupa Aydınlanma olarak da bilinen bir grup entelektüel, sosyal ve siyasi hareketin etkisi altına girdi. Aydınlanma, Avrupa’da Yahudilerin kendi dışlarındaki laik dünya ile etkileşimlerini yasaklayan kanunların azalmasına da yol açarak Yahudilerin laik eğitim ve deneyime erişimesine imkân vermiştir. Gerek Aydınlanma’ya gerekse bu yeni özgürlüklere tepki olarak özellikle Orta Avrupa’da Haskala veya “Yahudi Aydınlanması” adı verilen buna paralel bir Yahudi hareketi de başlamıştır. Hareket, laik toplum ile entegrasyona ve akıl gibi, dini olmayan bilgiye ulaşma çabasına önem veriyordu. Haskala’nın destekçileri ile daha geleneksel Yahudi kavramlarının takipçileri arasındaki etki ve tepkiler Yahudilikte bir dizi farklı kolun oluşumu ile sonuçlanmıştır: Haskala destekçileri Reform Yahudiliği ve Liberal Yahudiliği, gelenekselciler Ortodoks Yahudiliği, her iki taraf arasında bir denge noktası arayan Yahudiler ise, Masorti ve Muhafazakar Yahudiliği kurmuşlardır. Bu süreçte birkaç küçük grup da ortaya çıkmıştır.
Günümüzde Yahudilik
Yahudilik dünyanın her yerine yayılmıştır. Mumbai şehir merkezinde bir sinagog.
Amerika Birleşik Devletleri, İsrail, Kanada, Birleşik Krallık, Arjantin ve Güney Afrika gibi modern ekonomilere sahip sanayileşmiş ülkelerin birçoğunda, çok farklı Yahudilik uygulamaları bulunmakta, bunun yanı sıra, laik ve dindar olmayan Yahudilerin sayısında da artış görülmektedir. Örneğin, 2001 Ulusal Yahudi Nüfus Araştırması’na göre, dünyada en kalabalık ikinci Yahudi nüfusa ev sahipliği yapan Birleşik Devletler’deki Yahudi toplumunda, 5,1 milyon Yahudiden 4,3 milyonu din ile bir şekilde bağlantılıydı. Din ile ilgisi olan Yahudi nüfusun %80’i bir şekilde dini ibadete katılırken sadece %48’i bir sinagoga üyeydi.
Bu durumu bir kriz olarak algılayan ABD ve Kanada’daki dini (ve laik) Yahudi hareketleri, Yahudi cemaatindeki karma evlilikler ve asimilasyon oranlarındaki artıştan büyük endişe duymaktadır. Amerikalı Yahudiler daha geç evlendikleri ve daha az sayıda çocuk sahibi oldukları için, ülkedeki Yahudiler arasındaki doğum oranları 2,0’dan 1,7’ye düşmüştür (nüfus ikame oranı 2,1’dir). Karma evlilik oranları ABD’de %40 ile 50 arasında iken, karma evlilik yapan çiftlerin çocuklarından sadece üçte biri Yahudi olarak yetiştirilmektedir. Karma evlilikler ve düşük doğum oranları yüzünden, ABD’deki Yahudi nüfusu 1990 yılında 5,5 milyondan 2001 yılında 5,1 milyona düşmüştür. Bu, Diyaspora’daki Yahudi cemaatindeki genel nüfus eğilimleri açısından da gösterge niteliği taşımakla birlikte, toplam nüfus üzerine odaklanılması, Haredi Yahudilik gibi bazı mezhepler ile cemaatlerdeki büyüme eğilimlerini gizlemektedir.
Baal teşuva hareketi, dine “dönen” veya daha dindar hale gelen Yahudilerin oluşturduğu bir harekettir.
Yahudilik ve diğer dinler
Hıristiyanlık ve Yahudilik
Ana madde: Hıristiyanlık ve Yahudilik
Ayrıca bakınız: Judeo-Hıristiyan, Hıristiyanlık ve antisemitizm, Yahudilikte İsa’ya bakış, İsa’nın kültürel ve tarihi geçmişi ve Hıristiyan-Yahudi uzlaşısı
Tarihçiler ve teologlar bazı Hıristiyan gruplar ile Yahudi halkı arasındaki değişen ilişkiyi düzenli olarak gözden geçirmektedir; Hıristiyan-Yahudi uzlaşısı başlıklı makale güncel meselelerden birini ele almaktadır.